Tepeden tırnağa yalanlar üzerinde inşa edilen
ve toplumu düşünsel olarak iğfal etmeye yönelen bir iktidarın, “doğru” tarafı
olabilir mi!
İşte, iktidarın geldiği nokta, camiide
içki içildiğini görmedim, yalan söyleyemem diyen allahın en sevgili
kullarından bir müezzinin 6 saat boyunca iktidarın savcılarınca sorguya
çekilmesidir! Bu bir zulüm makinesi/mekanizmasıdır. Tepedeki kişiyi, en alttaki
uzantısından tanırsınız..
Birinin allahı, görmediğini görmedim diye söyletir. Diğerinin allahı ise,
görmediğini gördüm diye söyletmeye
zorlar..
Siyasal dincinin dinciliğini,
inancını/tanrıyı kullanmasını bundan daha net, açık, saf anlatacak dünyada başka hiç bir şey
bulamazsınız!
Dinsel olarak da, aslında çoğumuzun bildiği,
büyük bir riyakarlık da patlamıştır!
***
Şu görüş dile geliyor arada sırada: 11 yıldır iktidardalar, bu kadar yanlışı
nasıl yaparlar?!
Bu düşünce, yaptıklarının siyasal ve
toplumsal hata olduğunu görebilecek aklıbaşında birilerinin iktidarda olduğunu
varsayar... Oysa öyle bir şey yok, 11 yıldır tek adam iktidarını inşa etmeyi
sürdüren bir siyasal ideolojiden bahsediyoruz.
Bu iktidar 2007 seçimlerinden sonra zalimliği bir zulüm iktidarına yöneldi. O
seçimlerden sonra zulmün başadresi, yalancı bir balkon konuşmasıyla eziyete
start verdi! Yandaşlar, liberaller, AKP’den demokratikleşme dahil çok şey uman
pek çok kanaat önderi, bu yalanın bilerek veya bilmeyerek peşine takılarak
bugüne kadar geldi..
Arkadaşlar, bugün yaşadığımız zulüm, Ergenekon, Balyoz, Odatv davaları üzerine inşa
edilerek, bugün bu kadar büyük bir toplumsal şiddete gelişti, evrildi, dönüştü!!
Bu davalar içeriklerine, delillerine, doğruluğuna veya yanlışlığına bakılarak
anlaşılsaydı.. daha başında hukuk adına lime lime edilse ve gerçeğin yanında
durulsaydı, bugün başımıza bu dağ düşmeyebilirdi.. Şu görülmedi: Bir ülkede hukuk ve adalet yoksa, hiç bir
şey yoktur! Evet iddia ediyorum, ne demokrasi ne insan hak ve özgürlükleri
ne başka bir şey!!
Bazı açıkgözler, gerçeği hiç öğrenmek
istemeyerek, salt Ordu’nun vesayetine son verilmesi için, bugün hapishaneleri
dolduran yüzlerce suçsuz insana büyük bir kıyım yapılmasına göz yumdular. Ordu’nun iktidar ve toplum üzerindeki
vesayetine son verilmesinin binbir yolu yordamı vardı, iktidar hiç birini
denemedi, denemek istemedi, sadece ve sadece suçsuz insanları içeri tıkma
yolunu seçti.
Bugün Silivri’nin asker kanadı dünden
itibaren üç günlük açlık grevine
girdi. Onların büyük çoğunluğu içeride yeniden demokrasi, hukuk, insan hak ve
özgürlükleri, tarih ve gelecek okuyarak kitaplar yazarak gerçekleri görerek
bugün topluma gerçekten çok daha büyük değerler katacak düzeye yükseldiler..
Bu davalara göz yumularak ve destek çıkılarak
6 yıldır yapılan hata, bugün büyük bir şiddet dalgası olarak topluma geri
dönüyor. O zamanın destekçilerinden pek çok kimse bugün RTE bizi aldattı diyor.
Toplumsal olarak hepimiz çok büyük bedeller ödüyor olmamıza rağmen, şüphesiz,
bunu söylemek de bir erdemdir. Bu
erdem yaygınlaşmalı.. İnsanlar yanlışlıklarını görebilir, geç ayılabilir;
gerçek, bunu çok önceden görenlerin tekelinde değildir.
Ama buradan çok önemli bir ders çıkartılmalı:
Bir lider ve bir siyasal iktidar sözkonusu olduğunda, ancak bir süreçten
bahsedebiliriz. Gerçek olan ise bu
sürecin bütünüdür, anlık veya kısa vadeli görüntüler değil.
Hele hele en
kötü şey, kanaat liderlerinin bir siyasal iktidara kesin teslim olmasıdır.
İktidar, her zaman bir baskı aracı, çıkar dağıtma ve güç biriktirme yeridir..
Aklı başında ve çıkar peşinde koşmayan hiç kimse, siyasal olarak, böyle bir
iktidara kol kanat germez, geremez. Yoksa bütün icraatlerinde sorumluluğu
paylaşır.
Bu ise ne acı bir şeydir!
***
RTE, ders alacak bir kimse değil. Sadece,
iktidarını her tür aracı kullanarak güçlendirecek bir diktatör heveslisidir.
Yaptıkları, bize hata gibi gözükür; onların
doğruları ise, demokrasi, insan hak ve özgürlükleri, hukuk ve adalet
üzerinde yükselmez; uygarlık ve insani değerlerle zerre kadar ilişkileri
yoktur. Bu nedenle, “doğrularımız”, 180
derece birbirine ters düşer!
İktidara kenetlendin mi, hata üzerine hata
yaparsın.. diktatörlerin temel işlevi de budur!
Duyuyoruz ki, Ankara’da iktidarın
polisiye-siyasal savcılığı, Gezi Protestosunu, hükümeti darbe yoluyla yıkmaya çalışmak ile suçlayacakmış..
Aman aman, Silivri’yi de bundan daha
iyi hiç bir şey anlatamaz..
Tıpkı RTE’nin CNN’e BBC’ye Reuters’e bindirmesi
gibi.. Batı basını Odatv davasında uyanmıştı, ama şimdi, birden, RTE’nin
sözlerinde, buradaki medya üzerinde büyük zulmü ve diktatör heveslisini çıplak
olarak bir anda gördü!
Bir diktatör heveslisinin, diktatörlüğünü
sürdürmek istemekten başka yapacağı bir şey yoktur..
Bir de, bütün bu olanlardan çıkartabileceği
ders, 250 bin kişilik polis gücünü, iki kat arttırma olabilir ki, böyle duyumlar
geliyor.. Eh, sırada ordusu da var..
Ordusunu, örneğin açlık grevine başlayan
subayların üzerine saldırtır mı dersiniz?!
-- 30 Haziran 2013 Pazar / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder