Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

1 Temmuz 2013 Pazartesi

Yoksa Herkesin Tanrısı Farklı mı?


Tepeden tırnağa yalanlar üzerinde inşa edilen ve toplumu düşünsel olarak iğfal etmeye yönelen bir iktidarın, “doğru” tarafı olabilir mi!
İşte, iktidarın geldiği nokta, camiide içki içildiğini görmedim, yalan söyleyemem diyen allahın en sevgili kullarından bir müezzinin 6 saat boyunca iktidarın savcılarınca sorguya çekilmesidir! Bu bir zulüm makinesi/mekanizmasıdır. Tepedeki kişiyi, en alttaki uzantısından tanırsınız..
Birinin allahı, görmediğini görmedim diye söyletir. Diğerinin allahı ise, görmediğini gördüm diye söyletmeye zorlar..
Siyasal dincinin dinciliğini, inancını/tanrıyı kullanmasını bundan daha net, açık, saf  anlatacak dünyada başka hiç bir şey bulamazsınız!
Dinsel olarak da, aslında çoğumuzun bildiği, büyük bir riyakarlık da patlamıştır!
***
Şu görüş dile geliyor arada sırada: 11 yıldır iktidardalar, bu kadar yanlışı nasıl yaparlar?!
Bu düşünce, yaptıklarının siyasal ve toplumsal hata olduğunu görebilecek aklıbaşında birilerinin iktidarda olduğunu varsayar... Oysa öyle bir şey yok, 11 yıldır tek adam iktidarını inşa etmeyi sürdüren bir siyasal ideolojiden bahsediyoruz.
Bu iktidar 2007 seçimlerinden sonra zalimliği bir zulüm iktidarına yöneldi. O seçimlerden sonra zulmün başadresi, yalancı bir balkon konuşmasıyla eziyete start verdi! Yandaşlar, liberaller, AKP’den demokratikleşme dahil çok şey uman pek çok kanaat önderi, bu yalanın bilerek veya bilmeyerek peşine takılarak bugüne kadar geldi..
Arkadaşlar, bugün yaşadığımız zulüm, Ergenekon, Balyoz, Odatv davaları üzerine inşa edilerek, bugün bu kadar büyük bir toplumsal şiddete gelişti, evrildi, dönüştü!! Bu davalar içeriklerine, delillerine, doğruluğuna veya yanlışlığına bakılarak anlaşılsaydı.. daha başında hukuk adına lime lime edilse ve gerçeğin yanında durulsaydı, bugün başımıza bu dağ düşmeyebilirdi.. Şu görülmedi: Bir ülkede hukuk ve adalet yoksa, hiç bir şey yoktur! Evet iddia ediyorum, ne demokrasi ne insan hak ve özgürlükleri ne başka bir şey!!
Bazı açıkgözler, gerçeği hiç öğrenmek istemeyerek, salt Ordu’nun vesayetine son verilmesi için, bugün hapishaneleri dolduran yüzlerce suçsuz insana büyük bir kıyım yapılmasına göz yumdular. Ordu’nun iktidar ve toplum üzerindeki vesayetine son verilmesinin binbir yolu yordamı vardı, iktidar hiç birini denemedi, denemek istemedi, sadece ve sadece suçsuz insanları içeri tıkma yolunu seçti.
Bugün Silivri’nin asker kanadı dünden itibaren üç günlük açlık grevine girdi. Onların büyük çoğunluğu içeride yeniden demokrasi, hukuk, insan hak ve özgürlükleri, tarih ve gelecek okuyarak kitaplar yazarak gerçekleri görerek bugün topluma gerçekten çok daha büyük değerler katacak düzeye yükseldiler..
Bu davalara göz yumularak ve destek çıkılarak 6 yıldır yapılan hata, bugün büyük bir şiddet dalgası olarak topluma geri dönüyor. O zamanın destekçilerinden pek çok kimse bugün RTE bizi aldattı diyor. Toplumsal olarak hepimiz çok büyük bedeller ödüyor olmamıza rağmen, şüphesiz, bunu söylemek de bir erdemdir. Bu erdem yaygınlaşmalı.. İnsanlar yanlışlıklarını görebilir, geç ayılabilir; gerçek, bunu çok önceden görenlerin tekelinde değildir.
Ama buradan çok önemli bir ders çıkartılmalı: Bir lider ve bir siyasal iktidar sözkonusu olduğunda, ancak bir süreçten bahsedebiliriz. Gerçek olan ise bu sürecin bütünüdür, anlık veya kısa vadeli görüntüler değil. 
Hele hele en kötü şey, kanaat liderlerinin bir siyasal iktidara kesin teslim olmasıdır. İktidar, her zaman bir baskı aracı, çıkar dağıtma ve güç biriktirme yeridir.. Aklı başında ve çıkar peşinde koşmayan hiç kimse, siyasal olarak, böyle bir iktidara kol kanat germez, geremez. Yoksa bütün icraatlerinde sorumluluğu paylaşır.
Bu ise ne acı bir şeydir!
***
RTE, ders alacak bir kimse değil. Sadece, iktidarını her tür aracı kullanarak güçlendirecek bir diktatör heveslisidir. Yaptıkları, bize hata gibi gözükür; onların doğruları ise, demokrasi, insan hak ve özgürlükleri, hukuk ve adalet üzerinde yükselmez; uygarlık ve insani değerlerle zerre kadar ilişkileri yoktur. Bu nedenle, “doğrularımız”, 180 derece birbirine ters düşer!
İktidara kenetlendin mi, hata üzerine hata yaparsın.. diktatörlerin temel işlevi de budur!
Duyuyoruz ki, Ankara’da iktidarın polisiye-siyasal savcılığı, Gezi Protestosunu, hükümeti darbe yoluyla yıkmaya çalışmak ile suçlayacakmış..  
Aman aman, Silivri’yi de bundan daha iyi hiç bir şey anlatamaz.. 
Tıpkı RTE’nin CNN’e BBC’ye Reuters’e bindirmesi gibi.. Batı basını Odatv davasında uyanmıştı, ama şimdi, birden, RTE’nin sözlerinde, buradaki medya üzerinde büyük zulmü ve diktatör heveslisini çıplak olarak bir anda gördü!
Bir diktatör heveslisinin, diktatörlüğünü sürdürmek istemekten başka yapacağı bir şey yoktur..
Bir de, bütün bu olanlardan çıkartabileceği ders, 250 bin kişilik polis gücünü, iki kat arttırma olabilir ki, böyle duyumlar geliyor.. Eh, sırada ordusu da var..
Ordusunu, örneğin açlık grevine başlayan subayların üzerine saldırtır mı dersiniz?!
--30 Haziran 2013 Pazar / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder