Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

31 Mayıs 2018 Perşembe

Kilit parti HDP ve AKP’nin yumuşak karnı


29 Mayıs 2018 Salı / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet

Seçimin iki kilit partisinden ilki olan Saadet Partisi’nin rolünün önemini dünkü yazımda vurgulamıştım. Özellikle yüzde 48-52 arasında dolaşıyorsa oy oranı, SP’nin AKP’den oy devşirecek bir odak olarak rolü anlaşılır.
Şüphesiz, Başkanı hapiste rehin tutulan HDP seçimlerde ayrı bir öneme sahip. 1 Kasım 2015 genel seçimlerinde, yaşadığımız olağanüstü “iç savaş-Hendek savaşı” sonrası önemli bir oy kayması oldu HDP’den AKP’ye. Referandum oylamasında da Kürt seçmen oyları üzerinde büyük bir devlet – iktidar baskılaması oldu ve 500 bin kadar oy evet’e aktı.

AKP’nin yumuşak karnı

Muhafazakar Kürt seçmenin oyu, yüzde 30 kadar, AKP’ye gidiyor.
Başkanlık seçiminde bu oran öyle kalacak mı, yoksa 500 bin kadar oy, rengine göre, bu kez AKP’den HDP’ye ve biraz da SP’ye akar mı?
İktidar, devlet aracıyla, tabii ki başta YKS’nın kararı ile bu baskıyı sürdürecek. Özellikle HDP’ye yoğun oy çıkan sandıklarda, 144 bin seçmeni ilgilendiren “sandık birleştirme kararı” bunun işareti.. Devlet tüm bölgede egemenlik kurmuşken, bu birleştirmenin, HDP’li seçmeni yıldırmaya yönelik olduğu açık. Özellikle bu bölgelerde seçmenin taşınması ve her bir sandığın güvenliğinin sağlanması önemli.


Barajı Aşması gerek

HDP’nin yüzde 10’luk insafsız ve ahlaksız barajı geçmesi, milletvekilliği ve Meclis’te temsiliyet ve Meclis’te muhalif çoğunluk kurulması açısından açısından önem taşıyor.
Başkanlık seçiminde ise HDP’li seçmenin, mağduriyet de yaşayan Demirtaş’a oy vermesi doğal.
Başka bir nokta da şu: AKP’ye oy verecek muhafazakar Kürt seçmenden önemli bir kısmının, HDP’nin barajı aşıp Meclis’e girebilmesi için, “Cumhur İttifakı”na değil, HDP’ye oy vermesi beklenebilir. AKP Meclis’te çoğunluğu yitirirse, nedenlerinden biri de bu seçmen olacak.
HDP’nin ikinci turda Millet İttifakı’na destek çıkması, doğal beklenti.
İkinci turda da Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı arasındaki gerilimin aynen sürmesi beklenmeli. Millet İttifakı’ndan ikinci turda RTE’ye kayma olur mu? İktidarın bu beklentisinin gerçekleşmeme olasılığı büyük.
Çünkü ikinci tura kalırsa seçimler, Millet İttifakı’nın bir koalisyon halinde iktidara taşınması söz konusu. İyi Parti’si, Saadet’i, CHP’si ve hatta Kürdüyle birlikte. Muharrem İnce, başarılı bir kampanya sürdürüyor. Alanların adamı olduğunu fazlasıyla kanıtladı.
Bu seçimlerin sonucu Devlet Bahçeli’nin de parti içindeki yazgısını belirleyecek. MHP’den RTE’nin başkanlığına beklendiği kadar oy çıkacak mı? Tahminler yüzde 5 civarında. MHP’nin oyu ne olacak?
Seçim sistemini AKP – MHP kendi lehlerine düzenledi, ancak olasılıkla AKP-MHP aleyhine sonuçlar doğuracak.
***
Bu mektuba yer vermeliyim: Çünkü vatandaş ne yapacağını bilmiyor. Belki bu başvurular için yol gösterecek ve çözüm üretecek bir ortak merkez mi olmalı?
Bakırköy’deki usulsüz seçmen yazınızı okudum. Elk.Mühendisiyim, Sarıyer’de 72 daireli 8 bloklu bir sitede oturuyorum. E -Devlet’ten seçmen kaydıma baktım ben ve kızım varız. Ama 8 daireli bloğumuzda oturmayan ama kayıtlı 8 seçmen vardı. Yönetici bu kişiler sitemizde yaşamıyor dedi. CHP İstanbul İl Başkanlığına bilgi verdim, Sarıyer ile konuşacaklarını söylediler. Sarıyer ilçeden Engin bey ve Buket hn. aradılar bilgilendirdim. Yöneticiye yönlendirdim, site sakinlerinin listesiyle muhtarlığa gidildi.Muhtar bunlar gerçek seçmen fakat başka sokakta oturuyor,yanlışlık olmuş deyip düzeltmiş.e-devlete girince seçmen olarak ben ve kızım varız,ama binadaki diğer 7 dairedekiler görünmüyor. Halktv programcılarına ulaşamadım. CHP Ankara’yı aradım Mehmet Ali Çelebi yok, sekreteri yok, halkla ilişkilerde yanıt veren yok. Sonuç olarak sandıktaki mühür falan diyorlar ya, fasarya. Fazladan basılan oy pusulaları ve mühürler AKP nin elinde. Oylar dışarda basılıp sandığa girecek boş oylar cebe konacak. Sandık başında oylarda adet olarak usulsüzlük yok, mühürsüz oy yok. Sandık gücü ve ilgililer sandıkta AKP’nin oylarını korumuş olacaklar. CHP’lilerin olduğu binada bunu yapıyorlarsa vay geldi varoş ilçelerdeki oyların başına. Referandumdan ders aldılar, bu sefer mühürlü oylarla seçimi alacaklar. Oran 70-30 olursa belki, ama 50 civarlarında olursa geçmiş ola.”

İki kilit parti, düğümü çözecek: SP’nin rolü


28 Mayıs 2018 Pazartesi / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet

Önümüzdeki seçimlerin iki kilit partisi var, biri HDP diğeri SP.
İlki Kürt seçmen oylarını parti şemsiyesi altında toplayacak ve yüzde 10 barajını aşarak Meclis’te milletvekili çoğunluğunun muhalefetin eline geçmesinde başrolü oynayacak.
İkincisi, yani Saadet Partisi, önceki normal seçimlerde yüzde 2,5 kadar olan oy oranını sahiplenecek; ve AKP’ye oy vermiş muhafazakar ama şimdi son derece rahatsız seçmen kitlesinden bir kısmını daha üstüne eklemek. Mesela yüzde 4-5’i bulmak.
İki partinin hedeflerine ulaşması, AKP’nin en korkulu rüyası...
Ve seçimlerin kilit noktaları.

SP önemli bir siyasi kimlik kazandı

Saadet Partisi Karamollaoğlu ile bir parti kimliği kazandı. AKP ve lideri ile “dansı” başarılıydı ve bu dans benzer seçmen kitlesi üzerinde, iktidarın yolsuzluklarından, dini kullanmalarından bıkkın ve rahatsız, öncelikle de iktidarın ulufe, rant, para dağıtmalarından nemalanmayan veya nemalanmak istemeyen inançlı muhafazakâr seçmen kitlesinde ciddi bir seçenek oluşturdu.
Yüzde 5 oy alırsa Saadet, AKP’ye oy veren seçmen kitlesinin özellikle en dış halkasında ciddi bir çözülme anlamına gelecek.

Çözülen parti olayı

Bu seçimler AKP çözülmeye mahkum parti olduğunun kanıtını verebilir. Reisleri çevresinde tutunan bir parti olarak kalacağının işareti görülebilir.
Saadet’e meyilli seçmen kitlesi ilk sınavını Cumhurbaşkanlığı seçiminde verecek. Sanırım bu seçmen kitlesi “mührü RTE’ye ve milletvekilliği için de SP’ye basmak” gibi bir ikili tercihte bulunmayacak veya çok az bulunacak.
Ama tüm oylarını S. Partisi üzerinde toplayacağı açık.
Çünkü SP her durumda Meclis’te temsil edilecek ve resmen bir seçenek olarak siyasi bir kimlik kazanacak. Seçmen bunu görüyor ve istiyor olacak.

CHP listelerinde 6 SP’li

Millet İttifakı, SP’ye Meclis’e girme şansını verdi.
Üstelik, ittifakın gereği olarak 6 SP’li milletvekili adayı CHP listelerinden seçilebilecek yerlere kondu. Bu, ittifakın, kazandıracağı fazladan milletvekilliklerini “adilce paylaşım” pazarlığı.. Bu milletvekilleri seçimlerden sonra partilerine döneceklerdir. Böylece SP Meclis’te büyük bir olasılıkla Grup kurmuş olacak.
Saadet Partisi’nin bir diğer hedefi de AKP’ye oy veren ama iktidardan rahatsız Kürt muhafazakar seçmeni. SP onlara bir seçenek sunuyor ve oluşturuyor.
Karamollaoğlu bu nedenle Kürt seçmene çok sık sesleniyor. AKP’nin yumuşak karnına vuruyor.
Muhafazakar Kürt seçmen, önce olağanüstü koşulların sonucunda yapılan 1 Kasım 2015 seçiminde ve sonra da Referandum’da AKP’ye destek veren en önemli kitleydi.
AKP şimdi de bu oyları çok önemsiyor.
YSK’nın Güneydoğu’da sandık birleştirme kararı, devlet eliyle ve baskısıyla bu oylar üzerinde önemli bir oyunun tezgahlanmak istendiğini gösteriyor. Bunu yarınki yazımda HDP bağlamında ele alacağım.

İktidarın yolsuzluk ve 

AKP’nin ortalıkta alacağı yüzer gezer oy bulunmuyor! Cumhurbaşkanlığı tercihinde olsun veya milletvekili tercihinde olsun, hemen hemen her oyun lideri ve partisi var. Bu nedenle AKP bu seçimdeki kendi öz oyu + Cumhurbaşkanlığına MHP’den gelecek oylarla baş başa kalacak.
Yani işi zor mu zor, eğer çok çok iyimser bir bakışa sahipseniz, hem Cumhurbaşkanlığını hem milletvekili çoğunluğunu alması imkansıza yakın bile dersiniz.
Saadet bekleneni alırsa ve HDP Meclis’e girerse iktidarın korkuları gerçekleşecektir.
Yarın HDP seçmeni ve biraz da MHP.

RTE İÜ Rektörünü görevden alacak, veya..


27 Mayıs 2018 Pazar / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet


Kaç gram artış yapacaksınız demokraside, hukukta, adalette, özgürlüklerde?


RTE, eminim İstanbul Üniversitesi Rektörünü görevden almaya hazırlanıyor. Bugün yarın rektöre, tıpkı belediye başkanlarına olduğu gibi, birer mesaj gider koltuğu boşaltması için; dahası Cumhurbaşkanı bizzat, bu ne kepazelik o koltukta nasıl oturabilirsin, diyecektir.
Artık bu kadar kör gözüm parmağına böyle bir rezalete yol açılabilir mi bir rektör?
Hayır RTE buna izin veremez ve göz yumamaz. Mutlaka kulağından tutup bir kenara koyacaktır!
Neden böyle diyorum? Daha dün açıkladığı manifestosunda ve seçim bildirgesinde bu ülkeye daha fazla demokrasi daha fazla hukuk daha fazla özgürlük vaat eden bizzat Cumhurbaşkanı değil miydi?
 Şimdi aynı Cumhurbaşkanı bizzat o koltuğa oturttuğu, üniversitenin seçmediği bir rektörün kalkıp da Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’yi tıp fakültesine sokulmaması için dekana talimat vermesine, üstelik tüm yardımcılarıyla birlikte görevden alınmasına, YÖK’ün de alet edilerek, nasıl göz yumar?
İÜ Rektörü Cumhurbaşkanına YÖK ile birlikte kumpas mı kurdu yoksa?

“Sen hangi dünyada yaşıyorsun?”

Evet eminim okurken böyle diyorsunuzdur bana.
Üstelik izah da ediyorsunuzdur: İÜ’nün seçtiği rektörü atamayıp siyasi mezhebinden seçip atadığı rektör, orada siyasi bir figür olarak durmuyor mu, üstelik Cumhurbaşkanını da temsilen? Cumhurbaşkanı atamasaydı, o koca dünyanın başına geçeceğini rüyasında görse inanır mıydı?
Diyorsunuz ki: Ne amaçla o koltuğa oturtulduğunu bilir. Saraydan bir işaret alasına gerek yoktur. Önemli anlarda görevini yerine getirir, tıpkı İnce olayında olduğu gibi..
Rektörün kendi mi inisyatif kullanarak harekete geçti, yoksa Saray YÖK ile birlikte rektörü mü harekete geçirdi.. bütün bunlar önemsiz ayrıntılar.
Bu süreçte tek önemli bir nokta var: Cumhurbaşkanının ne tutum aldığı.
Bunca zaman geçtiği halde bu rezalete susulduğuna göre, Saray yönetiminde “rektörün görevini tıkır tıkır yerine getirdiği” konusunda bir fikir birliği var.
Tamamen siyaseten atanmış rektörlerin görevlerini çok iyi yerine getirdiğine şüphe mi var?

Emrinize hazır ve nazırız efendim

Mesela Ege Üniversitesi Rektörü, bakın sosyal medya hesabından neler yazdı:
Ege Üniversitesi Ailesini temsilen 382 kişilik akademik ve idari kadromuz ile Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan'ı karşıladık. Kentimize hoş geldiniz Sn. Cumhurbaşkanımız @RT_Erdogan onur verdiniz. https://twitter.com/ProfNecdetBudak/status/990215964150173696/photo/1pic.twitter.com/6nwWMOSWDO 
Olay bir ay önce gerçekleşti, yani 26 Nisan’da. Rektör bey, öğretim üyelerine çağrı yaptı, haydi Cumhurbaşkanını karşılamaya geliyorsunuz diye. 382 kişi toplanmış. Kimi rektör istediği diye, kimi gitmezsek başıma ne gelir endişesiyle, kimi zaten RTE – iktidar hayranı olduğu için, kimi kendisine rektör tarafından kadro açılması minnettarlığıyla vb.
Sadece bu saydığım nedenler bile üniversitelerin ne hale sokulduğunu, akademik ve siyasi özgürlüklerin sıfırı tükettiğini gösterir.
Şüphesiz çağrıya uymayan ve gitmeyen yüzlerce akademisyenin varlığını da anımsatalım.

Nesine inanacağız?

Cumhurbaşkanı seçim manifestosunda adalet, özgürlük, hukuk, yargı konusunda vaatlerde bulunuyor.
Hayır ucuz polemik yapmayacağım: Yahu 16 yıldır iktidardasınız, bu ülkede adaletsizliği de, özgürsüzlüğü de, hukuksuzluğu da, yargı bağımlılığını da bugüne kadar görülmemiş bir ölçüde peydah eden sizlersiniz, demeyeceğim.
Şimdi 16 yıllık iktidarınızdan şikayetçi olmak da neyin nesi? Yoksa onlar sizler değil miydiniz” cümlesini de kurmak istemiyorum.
Sadece tek soru soracağım: Osman Kavala’yı hangi hukuki gerekçeyle, iddiasız ispatsız hâlâ hapiste tutuyorsunuz? Hangi vicdanla?

Kaç gram demokrasi ve hukuk?

Seçim bildirgenizde demokrasi, hukuk, adalet, bağımsız yargı vaadinizi ciddiye alalım, peki?
Bu kavramları gündeme getirirken, düşüncenizde bu kavramların evrensel içerikleri, ağırlıkları, değerleri mi var?
Yoksa bugüne kadar hep söylediğiniz “hukuk devletiyiz, yargı bağımsız, demokrasi tüm kurallarıyla yürürlükte” gibi, gerçekle ilişkisiz söylemlerinizin özgül ağırlığında bir kaç gram değişiklik mi yapmayı düşünüyorsunuz?
Kaç gram? Veya kaç miligram?