30 Haziran 2019 Pazar / Bilim ve Siyaset -
Cumhuriyet
Hemen hemen tüm kuvvetlerin, Adaletin,
Yargının, tem ekonomik kurumların, tüm devlet ve birimlerinin “Tek Adam”a bağlı olduğu ve Meclis’in
iyice önemsizleştiği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi diye anılan ucube yönetim
biçiminin değişmesi konusu muhalefetçe gündeme getirildi.
Konuya girmeden bir noktayı daha
belirtelim: “Tek Adam”ın gücü sadece yukarıda saydıklarımız değil. Bu yetmiyor
mu, başka ne var diyebilirsiniz. Tüm güttüğü bu kurumlardan aldığı büyük güçle,
neredeyse tüm ekonomik faaliyetleri sürdüren işveren örgütleri üzerinde de yer
yer fırtına estiriyor, hizaya getirme konuşmaları yapıyor, dahası tehdit derecesinde
sözler söylüyor.
360
oy gerekiyor
Peki muhalefetin, yeniden güçlü bir
parlamenter sisteme dönelim, dileği mümkün mü?
Bunun için Anayasa değişikliği veya
referandum gerekir. Meclis’te Anayasa değişikliği için, milletvekili sayısının
üçte ikisi, yani 400 milletvekili gerekir. Referandum için ise 360 oy..
Bugün Meclis’te AKP+MHP’nin 341
milletvekili, muhalefetin ise 243 milletvekili bulunuyor (11 koltuk boş).
Cumhurbaşkanı ve ortağı Tek Adam sistemini
değiştirmeyeceklerine göre, muhalefet de iktidardan büyük bir katılım
olmadıkça, Anayasa değişikliğini ve referandumu gerçekleştirecek sayıdan
yoksundur. Referandum için bile 117 milletvekilinin muhalefete destek vermesi
gerekir ki, bugünkü koşullarda bu olanaksız gözüküyor. Ancak iktidarda büyük
bir parçalanma olması durumunda...
Ülkeyi
iflas ettiren sistem
Yani muhalefetin parlamenter sisteme
geçelim talebinin gerçekte bir karşılığı bulunmuyor.
Ama daha ilk yılında Türkiye ekonomisini
iflas ettirmiş, ülke tarihinin en yüksek borçlu ülkesini yaratmış, ülkeyi
işsizler ordusuna dönüştürmüş, Suriye’de batağa düşürmüş, 6 aylık seçim
sürecinde bile borç yükünü artırmış, devlette asla tasarrufa gitmeyen, yüksek
istişare kurulu adındaki ülkeye ne yararı dokunacağı meçhul siyasi oluşumun
üyelerine ilk toplantıda 5’er bin TL zam yapmaktan çekinmeyen Tek Adam
sisteminin şüphesiz ki değişmesi gerekiyor.
Ayrıca, çoğulcu bir iktidar yapısı tüm
ülkeye yeniden hayat verecektir. Burhan
Kuzu boş konuşuyor. Siz henüz koalisyon dönemlerinin ekonomik büyüme
hızlarına bile ulaşabilmiş değilsiniz.
Ve muhalefetin daha şimdiden bu konuda
sesini yükseltmesi, sistemin iflası konusunda sık sık uyarması ve ülkede bir
tartışma yaratması normal ve doğal. Hayat bunu önümüze sık getirecek, ama bu
durmadan yapılacak bir propaganda şüphesiz ki değil, ülkenin o kadar berbat
sorunu var ki, bunlara yoğunlaşmak gerekiyor.
Tek
Adam da zor durumda
İstanbul’da ağır ve tarihi bir yenilgi
alan Cumhurbaşkanı da tek adam yalnızlığı içine hapsolmuş durumda. Vitrinden
indirip siyasi sorumluluklarına son verdiği Ali Babacan ve Gül gibi
isimlerle bile yeniden ilişkiye geçiyor, gelseler vitrine koyacak yeniden, o
kadar durum kötü yani! İyi günde kapı önüne, kötü günde gel yanıma..
Ve partisinden yoğun eleştiriler alıyor.
RTE ve ona bağlı biatçılar faturayı parti örgütüne kesmek isterken, yenilginin
ana sorumlusu olan RTE’yi gündeme getiren yok. Böyledir bu iş.
Bir
parti, liderini sıfır değiştirme gücüne sahipse, o parti yaşayan bir organizma
değil ölüdür. Bir de, eleştiri ve karşı söz söyleyen
bir adamına “sen de başımıza hukukçu
kesildin” diyorsa, herkese kesin sesinizi diye bağırıyor
demektir.
Özellikle milletvekilleri ile bakanlar
arasında ilişkinin kesilmesi, partisinin “iş
takipçiliğine” ağır darbe vurmuş durumda. RTE ve Bahçeli, İstanbul
yenilgisinin ağır iki adamı, sistemin aksayan yönlerini konuşacaklarmış. Her
halde bunu konuşacaklar.. Milletvekillerine nasıl yeniden rol veririzi..
Biliyorsunuz devlet en önemli emilecek meme..
Milletvekillerinin, seçmenleriyle devlet arasında bu emme – basma
bağlantılarını kurması gerekiyor.