Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

11 Temmuz 2013 Perşembe

Geceyarısı Darbecileri / Yasal Öldürme


Evet, iktidar, geceyarısı operasyonlarıyla bu kez sivil toplumu ve uzmanlık kuruluşlarını devre dışı, etkisiz ve gelirsiz bırakmaya yöneldi.. Yine bir “torba yasa” görüşülürken, bir önerge yasa maddesine dönüştürülüp için tıkılıyor ve 423 bin mühendisin çatı örgütü olan TMMOB (Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği)’nin yetki ve gelirleri kentlerin heyulası bakanlığa devrediliyor.. Meclis’te hiç görüşülmemiş, korsan bir yasa..
12 Eylül 1980 darbeci generalleri de, çok kızdıkları mimar mühendis odalarının bu yetkilerini kaldırmak istemiş ama başaramamıştı... İktidarın 12 Eylülcü rejimin niteliklerini aşan ve ancak darbeci ordu ve generalleriyle kıyaslanabilecek yasa, hukuk, adalet vb uygulamaları iler karşıya bulunuyoruz. RTE İktidarı, her adımıyla, her yasasıyla, her kararıyla, polisiyle, bakanlarıyla, milletvekilleriyle, valileriyle... kendisine yakıştırılan diktatörlük ve faşizm rejimini inşa etmeyi sürdürüyor..
Biz bunları sayıp döktükçe, karşımızda, demokrasinin=sandık olduğuna inananlar, sadece, uygulamaların meşru ve yasal olup olmadığına bakıyor. Evet, hukuki ve meşru gibi görünüyor herşey! İşte Meclis, oy çokluğuyla bir kanun kabul ediyor.. İktidarda seçilmişler var.. O halde toplumun kazanılmış bütün demokratik hak ve hukukunu yok edebilirler... Meclis’te kabul edilen yasalar, Anayasa’ya, demokratik hukuk ve sosyal devlet ilkelerine ve toplumun özgürce gelişmesine mi hizmet ediyor yoksa iktidarın diktatörlüğüne mi, hiç önemli değil.. Adamlar Anayasa’nın herkes izin almaksızın gösteri, yürüyüş miting yapabilir açık hükmünü bile takmıyor. Vali bey ve bağlı olduğu yukarıya doğru zincir, anayasayı çiğniyor.
Bu iktidar, Anayasa ile hiç bir zaman uyum içinde olmadı.. Anayasa’yı takmıyor. Ruhuyla uyuşmuyor. İktidar herhangi bir yasa ile de kendini bağlı görmüyor..
Önemli olan, birilerinin meşru yoldan iktidar gelmiş olması değildir, iktidara geldikten sonra yaptığı gayri meşru, hukuksuz, yasa tanımaz, ülkeyi bölüp parçalayan, keyfi ve diktatoryal, toplumu demokratik bütün giysilerinden arındıran uygulamalarıdır. Seçimle iktidara gelmiş olması mı önemli, yoksa ülkeyi bu hale getirmesi mi?
Temel mesele şu: Bir iktidarın, gayri meşruluğa düştüğü halde, hala iktidarda kalması, “demokrasi”ye uygun olabilir mi? Bence hemen düşmesi, istifa etmesi, çekilmesi gerekir..
***
İktidar adamlarının niteliklerine bakın hele: Anayasa Mahkemesi 10 yıllık tutukluluk süresini iptal ediyor.. Bekir Bozdağ hukukçu, Başbakan yardımcısı, yorumluyor hemen: Bu karar çok isabetli olmuştur, sevindim... Ama Mahkeme bize 1 yıl izin verdi, bu demek değil ki tahliyeler olacak....
Bozdağ adındaki, buz kütlesi gibi yüzünü gördükçe her keresinde kaygılarımın tepe yaptığı kişi, öğreniyoruz ki, vaktiyle Ceza Muhakemesi Kanunu görüşülürken, yine bir geceyarısı değişiklik önergesiyle, tutukluluk süresini 10 yıla uzatan aynı kişi.. Bu kez ise “isabetli oldu” diyor... Bu kadar yüzkaralık, pişkinlik olabilir mi?
Ayrıca, Anayasa Mahkemesi Başkanı, Fikret Bila’ya açıklama yapıyor ve bu kişiyi yalanlıyor: Hükümetin yeni yasa yapmasını beklemesi gerekmiyor mahkemelerin.. Hakimler ellerindeki dosyaya göre hemen karar verme yetkisine sahipler..  Bozdağ ise, siyasi makamdaki kişi olarak, yalan yanlış yorumuyla mahkemeleri etkilemeye çalışıyor ve adeta “salıvermeyin kimseyi” diyor.. Bunların hepsi suç..
11 yıldır, demokrasinin d desini görse mertek sanacak bu kişiler iktidarda. Bozdağ, RTE’yi verdiği bu olağanüstü hizmetlerin karşılığını, Başbakan Yardımcılığı koltuğuna tırmanarak aldı. Tıpkı jöleli bir fırdöndünün, her dönemin adamı bir yüzsüzün de, benzer şekilde ödüllendirildiği gibi..
Bunların hepsi “siyasal İslamcı”.. İktidarda siyasal İslamın has adamları, çocukları oturuyor.. Her gün, her an, siyasal İslamdan demokrasi çıkmazı kanıtlıyorlar..
Mısır’da Mursi bunu kanıtladı ve şimdi ülkesini ateşin içine attı.. RTE iktidarı da durmadan bunu kanıtlıyor ve ülkeyi bir yangın yerine çeviriyor...
Askeri yönetimin Mursiciler üzerine ateş açarak 50’yi aşkın kişiyi öldürmesiyle, RTE iktidarının, Gezi Parkı göstericilerinin üzerine aynı şekilde farklı silahlarla ateş açarak 5 genci öldürmesi arasında, özünde bir fark yoktur.. Polisin şiddeti ile Mısır’daki askerin şiddeti, benzerdir...
Gezi Parkı olaylarının hiç birini içinden yanından gözlemlemek ihtiyacını hissetmeyen bazı gazetecileri, şimdi Mısır’da “olayların içinde” görüyoruz.. 
Çünkü orada “asker” var.. 
Türkiye’de polisin öldürmesi, kafa göz yarması, göz çıkartması, sakat bırakması, ne de olsa “meşru”, yani herşey yasal ve seçilmiş bir iktidardın emriyle gerçekleşiyor!!!
Öldürme yasal! 
Yasal olsun da, binlerce kişi ölsün...
--11 Temmuz 2013 / Bilim ve siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder