İktidarın
borazanı gazetelere sızdırılmasından öğreniyoruz ki, sözde yeni bir
“demokratikleşme” paketi hazırlanıyormuş.. Türkiye çapındaki direnişi “Yahudi
Diyasporası”na bağlayan, ama hemen arkasından ben böyle demedim diyen Beşir Atalay’a göre, bu paket kimsenin
hayal bile edemeyeceği kadar demokratikmiş.. Biliyoruz, sizin “ileri demokrasi”
hayallerinizin yanına bile yaklaşamayız!
Açzıklayın
halka kardeşim, madem o kadar “demokratik”siniz! Bilelim, tartışalım,
eleştirelim, övelim, reddelim.. yani fikrimizi söyleyelim! Ne hazırladığınızı
neden saklıyorsunuz?
Cem evlerine kamuya yararlı “dernek statüsü” vereceklermiş
ki elektrik ve su parası ödemesinlermiş.. Ama cem evlerini asla ibadethane
olarak kabul etmiyorlar, laflarına bak “gitsinler camide ibadet etsinler”.. Bir
yandan da RTE bütün inanışlara saygılı olduklarını dile getiriyor.. Peki
Alevilerin inanışı inanış değil mi? Alevi topluluğu iki kuruşa, elektrik ve su
parasına satın alacaklar, inanışın parayla ölçümü mü var? O zaman size de
sorarlar, kaç para, diye!
Ama bunların
ölçüsü tamamıyla para ile.. maddiyat ile.. Kalkıp nutuk atıyorlar, “yol yaptık, ev yaptık, ekmek dağıttık..
nankörler, bizi neden sevmiyorsunuz, eleştiriyorsunuz, karşı çıkıyorsunuz..”
Ülkeyi yönettikleri için yapmaları gereken en sıradan ve normal şeyler için
bile halka fatura çıkartan bir iktidar... tabii ki inançları da pazarlık konusu
yapacaktır: Bedeli ne?
Taksim
Direnişi, özgürlüklerin asla pazarlık konusu yapılamayacağının, satın
alınamayacağının temel öğretisidir, bu iktidar için.. Sen istediğin kadar “gözün doysun, istediğin her mal var, daha ne
istiyorsun” de..
İnsanın vicdanı
satın alınamaz.. Özgürlüklerin hiç biri satın alınamaz.. Demokratik hak ve
özgürlükler pazarlık konusu yapılamaz.. Vicdan, en değerli hazinemizdir bizim
insan olarak..
Vicdansızlıklar ise, asla affedemeyeceklerimiz..
***
Bir örnek: Suriye’de iç savaştan Türkiye’ye
kaçanlara kapılarını “insani nedenlerle” açtıklarını
açıklayanlar kimdi? Erdoğan - Davutoğlu
ikilisi.. Az buz değil, 400 bini aşkın Suriyeli Türkiye’de yaşıyor..
Peki, bu yaptığınız insani- vicdani görev
oluyor da, Taksim Gezi Parkı’na bitişik Divan
Oteli’nin, yaralananlara, polis saldırısından kaçan ve etkilenenlere
kapısını açmasına, ilk yardım yapılmasına izin vermesine, RTE iktidarının bu
saldırısı ne demek oluyor? TC Yurttaşı oldukları, size muhalefet ettikleri için
mi? Sizin insani vicdani görev’in
altını kazıdığınızda, siyasi çıkar, siyasi hedefler çıkıyor. Size hizmet eden
vicdani ve insani, size hizmet etmeyen herkes düşman, ezile, yokedile..
İktidarınızda insani ve vicdani yokluktan
bahsedebiliriz ancak.. Divan Oteli ve yöneticileri, bir vicdani
abide olarak Gezi Direnişi tarihinde yerini almıştır.. Bu onlara hangi siyasi-parasal bedelle
geri dönerse dönsün.. Yıkılıp gidecek bir vicdansızlık abidesi olmaktansa,
ebedi bir vicdan abidesi olarak varlığını, namını sürdürmekten daha değerli ne
olabilir!
Divan, şimdiden Taksim’in en önemli yaşayan
tarih müzesi olmuştur..
***
Vicdan’dan söz açılmışken.. GeziDirenişi’nde doktorlarımız gönüllü ilk yardım
hizmetleri sundu.. İktidar buna da ateş püskürdü! Bu insani hizmetleri
verenlerden de hesap soracağını
açıklayıp durdu iktidarbaşı.. Üstüne üstlük, bu ve benzeri ilk yardım
hizmetlerini yasaklayan ve doktorlara, sağlık ekiplerine 3 yıl kadar hapis cezası öngören, ancak rezil diyebileceğimiz
tasarı hazırladıklarını da açıkladılar..
Vicdanınız
batsın
diyeceğim, ama nerede...
Doktor hangi koşullarda olursa olsun, herkese
ilk yardım yapar.. yapmayana lanet olsun! Araba içinde kalıp ölüm tehlikesi
geçiren, örneğin Başbakan namında biri de olsa yapar! Uçakta da yapar, yolda
da.. Savaşta da, çatışmada da.. Bu, hangi gezegenden gelen bir ahlak
anlayışıdır ki, ilkyardımı yasaklama yoluna gideceksin.. Arkadaşlar, tasarıyı
bu niteliğiyle bütün dünyaya yaymalıyız..
***
Son bir vicdansızlık ve ahlaksızlık
tasarrufuna daha değinelim.. Bir iktidar kuruluşu, “borçlarına” karşılık, Karamehmet’in Akşam gazetesi ve
televizyonlarına el koyuyor. Bu kurumların yayın politikaları belli. Başlarına
bir adam atıyor ve medya bir gecede iktidar yanlısı yayın yapar hale geliyor,
yazarlar atılıyor, yerlerine de adamları konuyor.
Bunu nasıl yaparlar? Yayın politikasına nasıl
karışırlar? Vay borcun var, seni iktidar
borazanı yaptım. Böyle bir şey var
mı hayatta! Yasada? Hukukta? Ahlakta ve Vicdanda!??? Bu nasıl durdurulabilir,
ey hukukçular!?
RTE iktidarı, ülkeyi her açıdan büyük bir
erozyona uğratıyor.. Her anlamda ve alanda..
***
Demokrasi paketi demiştik değil mi.. Yüzde 10
barajını koruyan, Silivri’de insanlarımızı suçsuz yere içeride tutan bir
iktidar..
İktidara önce bir vicdan ve insanlık paketi gerekir.. Demokrasiyi de sonra konuşuruz..
--- 4 Temmuz 2013 Perşembe / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Gezi olaylarını tartışırken "Nankörlük etme. Bu iktidar döneminde ev aldın, araba aldın." diyen bir aile büyüğümüz geldi aklıma. Meseleye hem bu kadar sığ yaklaşan, hem de benim kendi emeğimi iktidarın lütfu zanneden böylesi bir zihniyet karşısında insan ne diyeceğini şaşırıyor bazen.
YanıtlaSil