29 Ocak 2019 Salı / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Cumartesi günü bilim insanlarını ve
gençleri yüksek nitelikli araştırma yapmaya teşvik amacıyla düzenlenen “Hedef Nobel” aylık konferans dizisinin
ilkini izledim. Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş yerleşkesinde gerçekleştirilen
konferansın salonu çeşitli üniversitelerden gelen bilim insanları, genç
öğrenciler ve meraklılarla doluydu.
Emin Kansu hoca başarılı bir sunum gerçekleştirdi.
Bunları biraz özetleyeceğim. Ülkemizde bilim alanında evrensel araştırmalara
imza atılması, hem ülkemize hem insanlığa hizmet bakımından büyük önem taşıyor.
Bilim alanında Nobel kazanan Aziz Sancar’ı
izleyecek yeni bir bilimci kuşağının
ülkemizde hızla ortaya çıkması ve Nobel düzeyinde araştırmalar yapması,
ülkemizin ruhunu güzelleştirmesi, daha büyük araştırmalara kapı aralaması, en
çok ihtiyaç duyduğumuz büyük bir olaydır.
Büyük köprü ve büyük havaalanına mı
öncelik vereceğiz, yoksa dünya çapında bilimsel araştırmalara, burada, bu
ülkede, bu ülke topraklarında, bu ülke gençlerince ve bilimcilerince imza
atılmasına mı öncelik vereceğiz.
Türkiye henüz bilimde yolunu bulamamış bir
ülkedir.
Sayı çok nitelik az
Üniversitelerin sayısını 206’ya çıkartmak,
ve bununla övünmek popülist bir siyasi bir numaradır ve oy toplamaya
yöneliktir. Çünkü ülkemizde üniversiteye gitmeye büyük talep var, bunun da
nedeni gençleri nitelikli iş güçlerine sevkedecek bir eğitim sisteminin
işlememesidir; bunun nedeni de iş- ekonomi dünyasının insan gücü istihdamı
hacmindeki küçüklüktür.
İngiltere ve Fransa’da bile bu kadar çok
sayıda üniversite yoktur. Fransa’da 96, İngiltere’de 125 kadar ve Almanya’da 106
üniversite vardır! Tabii bunların yanı sıra daha düşük profilli yüksek okullar
vb vardır. Bu ülkelerde öğrenciler öncelikli iş hayatına hazırlanır. En iyiler
üniversitelere gider.
Ama çelişkiye bakın ki, Fransa’da ve
İngiltere’de üniversitelerin büyük çoğunluğunda yüksek düzeyde, kalitede insan
araştırmacı, bilimci vb yetiştirilir. Evrensel bilim yapılır, ülke ekonomisine,
sanatına, topluma yönelik evrensel araştırmalar gerçekleştirilir ve Nobeller de
bu ülkelere gider, yüksek teknoloji üretilir. Yani Türkiye’nin tam tersi bir
durum var. Bizde sayı fazla nitelik az, orada sayı az nitelik fazla.
Tarlaya Nobel tohumları
Tüm bunlara rağmen, ülkemizde bir avuç
bilim insanı bir avuç üniversite evrensel değerde bilim yapmak için uğraşıyor.
Bu ülkede Nobel’in köklerini yeşertmek için tarlaya tohum atmaya soyunuyor. Türker Kılıç, Tansu Salman, Melih Bulut
hocalar, konferansın düzenleyicileri olarak ülkemizin bilimsel durumuna ve
geleceğine Nobel’in özelliklerine kısa konuşmalarla değinerek topu günün
konuşmacısı Emin Kansu’ya attılar.
Kansu, Nobelleri yıllardır inceleyen,
niteliklerini araştıran, her yıl verilen ödülleri inceleyen, bu konuda
konferanslar veren değerli bir bilimcimiz.
Nobel ödülü için, ortam önemli şüphesiz. Araştırmacı
hocalar ve araştırmacı bir iyi ortam. Kendini araştırmaya bilime adamış çok
sayıda insan.
Emin hoca sıralıyor: Sorgulayıcı merak
eden doğmalara saplanmayan bilimciler, gençler.. soru soran ve dinleyen
gençler...Konuya odaklanmak.. Havadan cıvadan sohbetlere katılacak kadar zamanı
olmamak... Azmetmek, yılmamak, büyük sabır... Tutku...
Yüksek nitelikle araştırma için sürekli
bir motivasyon ve sürekli bir iyimser kişilik.. Para kazanmaya değil bilime ve
araştırmaya odaklılık.. Yüksek özveri..
Üniversiteler hazır mı?
Sorular çok aslında Hedef Nobel için.
En önemlisi iyi üniversitelerimizin
yönetimleri “Hedef Nobel” için hazır mı?
Bu tür çalışmalara hiç bir beklentisi
olmadan ortam hazırlamaya hazır mı?
İyi bilimcilerin çalışma ortamlarını ne
gerekiyorsa iyileştirmeye hazır mı?
Temel biri soru: Bizim üniversitelerimizin
kurumsal yapıları bilimcilerin başarılı araştırmalar yapmaları için yeterince
elverişli mi?
Hedef Nobel toplantıları, sadece umut
vermek ve teşvik etmek için değil, sanırım tüm bu tür soruları sorunları
gündeme getirmek için de çalışacak.
Ülkemizin bu alanda büyük hedefleri
olmalı.. Yoksa ülkemizde Nobellere yönelik olanaklar yaratılırsa, gençlerimiz,
insanlarımız çokça var..