Ulusalcılıkla
Mücadele Koalisyonu’nun kuruluşu tamamdır... Evet can alıcı nedeni, RTE- Abdullah Öcalan “görüşmesi”dir. Sorun büyük bir sis perdesi
ardında gizleniyor, dayatılan ise sadece “girişimi destekle”dir. Şimşekler ve
gökgürültüsü ise, iktidarın bu ülkeyi içine soktuğu cenderede tek bir fiskesi
bile olmayan CHP üzerinde patlatılıyor. Angaje olmuş medyada basılı ve görüntülü
gazeteciler, CHP’ye faşist diye saldırıyor!
Ülkenin laiklikten arındırılıp “dinci vesayet” altına sokulması,
biliyorsunuz, kemalist devlet
palavrasıyla gerçekleştirildi. Oysa devlet bütünüyle ve tamamen sağcı bir
yapılanmanın elindeydi, MİT’iyle, polisiyle, jandarmasıyla ve ordusuyla.. CHP
ise, yakın zamana kadar halktan kopuk örgüt ve siyasi söylem yapısıyla, kolayca
hırpalanabilecek bir durumdaydı.. Hala önemli ölçüde öyledir! Şimdi de
eylemsizlik gırdabı içinde, halka önderlik yapamama hastalığından muzdariptir.
Bir yandan cemaat söylemi, diğer yandan RTE’den korku ve genel bir hoşgörü
içinde olalım zırvalığı, CHP’yi esir almış gözüküyor..
***
RTE ve cemaatin acımasız, anti demokratik,
totaliter, adalet ve özgürlükler düşmanı yönetimine devredilen devlet ve
kurumları “Laiklik, katı laiklik, kemalist”
sloganları ile arındırılmıştı. Şimdi yeni bir döneme girdik.. Bu dönemin öcü
sloganı “ulusalcı” kavramıdır. Ulusalcılık, komünizm kadar hatta ondan
daha kötüdür!
Laiklik artık nasl tehlike olmaktan çıkartılmış
ve yerini dinin vesayetine
bırakmışsa, şimdi hedefte ulusalcı, ulusalcılık, ulus.. vardır.
Büyük
bir koalisyon kurulmuştur, ulusallık öcüsüne karşı mücadele etmek için.
İktidarın sesi Yeni Şafak’ın dünkü manşeti “Ulusalcı Tasfiyesi” idi. Kılıçdaroğlu, ulusalcıları tasfiye kararı
almış, G.Tekin, G. Onanç, Ş.Pavey, S.Tanrıkulu, “ulusalcıları tasfiye için”
imza topluyorlarmış. Öte yandan da ulusalcılar partiden ayrılıyorlarmış..
Kılıçdaroğlu ve partinin önde gelenleri ise “CHP’nin bizzat kendisi ulusalcıdır” diyor..
Ulusalcılıkla
mücadele koalisyonu, başta RTE ve doğrudan iktidarın adamları, ABD’nin değnekçileri,
liberal görünümlü bazı yazarlardan tutun içimizdekilere kadar uzanan büyük bir
koalisyondur.
***
AKP’nin ulusalcılıkla böylesine yoğun
mücadelesi ve CHP üzerinde odaklanması 4-5 aydır gündemde. Ateşi, Davutoğlu yaktı, ulusalcılıkla mücadele zamanı gelmiştir, sözleriyle. Giderek
yoğunlaşan bir bombardımanın ardından, RTE-Öcalan görüşmesi devreye sokuldu. Ve
herkes yakılan ateşin altına artık allah ne verdiyse odunlarını sürmeye
başladı!
Birgül
Ayman Güler’e, söyledikleri için “faşist ve ırkçı” saldırısı ne kadar kasıtlıysa
ve kampanyanın bir ürünüyse, Güler’in söylemi de o kadar kabadır, her türlü
yanlışlığa ve eleştiriye açıktır, gereksizdir, anlamsızdır da. Söylemdeki temel
sorun, herkes için bir üst kimlik/yurttaşlık bağı olarak “Türk Ulusu”
kavramının, “Türk etnik kimliği”yle de özdeşleşmiş olmasıdır.
Ama bu sadece saldırı bahanesidir.
***
Bu saldırı özünde RTE damgalıdır. RTE, Kürt sorununu çözmeyi bana bırakın merak
etmeyin, diyor, herkesten yaşa varol
istiyor ve alıyor.. Nasıl çözeceği konusunda hiç bir ipucu yok. RTE’nin ileri demokrasini de biliriz, herşeyi
ele geçirme yeteneğini de. Hapishaneler, RTE iktidarının demokrasisiyle, insan
hak ve özgürlükleriyle doludur. Tarafsız ve bağımsız yargıyı da biliriz.
Başbakan bu ulusal sorunun çözümünde hiç bir
konsensus aramadan “bana bırakın” diyor. Bu meseleyi partisinin sorunu
yaptığına göre, söylenecek söz sadece yolun
açık olsundur.. Ama hayır, ortada bir çözüm yok. Yazıp çiziyorum, RTE-Erdoğan
yeni açılımının iki yönü var:
Birincisi,
bir seçim tuzağı olmasıdır. Bu tuzağın sihirli sözcükleri “PKK’nın silah
bırakması”dır. Bir yıldan sonra peşpeşe üç seçim yaşayacağız. RTE’nin en büyük
kozudur silah bırakmak. Şüphesiz ki, silah bırakmış bir PKK, başlıbaşına
önemlidir.
Ama geçen seçimlerden önce de “silah bırakmış bir PKK” sağlamıştı
Başbakan. Bunun nimetlerini de oy olarak yedi!
Peki, son 4 yıl içinde kaç insanımız, kaç
polis ve asker öldürüldü?
Son 4 yıl içinde kaç milyar dolar savaş için
harcandı?
RTE geçmi “silah bırakma”nın hesabını ülkenin
önüne koysun önce..
Şimdiki çözümün de yine, seçim başarısını
tekrarlamaya yönelik olduğuna inanıyorum. Zaten %70 oy hedefi koymadı mı? Kimi
çözecek, BDP’yi mi, MHP’yi mi, CHP’nin bir kısmını mı?
***
İkincisi: Irak ve Suriye ile
birlikte bizim Kürt bölgesiyle bir Türk-Kürt
Federasyonu kurmaktır. Savaşarak! Suriye üzerinden başlamak ve Kuzey
Irak’la anlaşarak bu işi bitirmek, plan dahilinde gözüküyor. Yeni Osmanlı RTE –
Davutoğlu’nun “ulus”, “ulusal devlet” yerine koydukları Osmanlı politikasıdır
bu: “Osmanlı bakiyemiz”...
Şimdilik son bir söz: CHP’nin bütün seçmeni, %99’u “ulusalcı”dır.. CHP üzerindeki esas tertipler
de tamamen AKP kökenlidir.
Beyni bağlanmış bazıları bunu görmese de..
--- 29 Ocak 2013 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet