Önce şu saptamayı yapalım: İktidar ateşten gömlektir.. Kapasitesi
genişletilemeyen ve üretici kılınamayan, gelir eşitsizliği giderek artan bir
ekonomi ve milletin refah düzeyinin artması için büyük talebi.. Türkiye’nin
içinde ve dışında büyük siyasi iç ve dış gerilimler..
İkinci
saptama:
Türkiye hala bir “RTE siyasi darbesi”ni
yaşıyor. Anayasayı istemediği zaman askıya alan, seçim öncesi de bekleme odası
çöplüğüne atan Muktedir, egemenliği sürüyor: Anayasa’ya aykırı bir dizi yasa
işlerlikte. Muktedir’e bağlı sulh ceza hakimlikleri yürürlükte. Düzeltilmesi,
ayıklanması ve ayakları üzerine yeniden oturtulması gereken bir yargı ve adalet
sistemi. Anayasal özgürlüklerin yürürlüğe sokulması. Eğitimi imam
hatipleştirmeye son verilmesi, 4+4+4’ün ve YÖK’ün kaldırılması, üniversiteler
üzerinde siyaset zincirinin kırılması, seçim barajının lağvı, siyasi ahlak
yasası vb..
Türkiye’nin demokratik gelişiminin önünün
açılması.. Kürt siyasi hareketinin demokratik düzene eklemlenmesi ve PKK’nın
silahlı vesayetine son verilmesi..
“Önemli
olan fareyi yakalamak”
Bunları
gerçekleştirecek her türlü hükümetin önü açılmalı. Bu ister CHP-AKP
koalisyonu olsun. Önemli olan “fareyi yakalamak”tır. Kedinin siyah veya beyaz
olmasının önemi yoktur. Yani her araç, bu amaçlara varmak için kullanılırdır.
Koalisyon, böyle bir araç olacaksa,
bunu yapacakların kimlikleri açıkçası beni ilgilendirmiyor. “AKP-CHP koalisyonunu emperyalizm, büyük
sermaye, şu veya bu dayatıyor” söylemleri de boş laflar olarak asılı kalır.
***
Üçüncü
saptama:
Bir koalisyon kurulacaksa, Meclis ilk kez “yasama gücü” özelliğine kavuşacak.
Diyelim ki AKP-CHP koalisyonu kuruldu, Meclis’te yolsuzluklar dahil her türlü
kararı milletvekilleri alabilir.
Koalisyoncu CHP’nin, milletvekillerine, “hey ne yapıyorsunuz, siyasi etik yasası,
yolsuzlukların soruşturulması gibi önergeler, Cumhurbaşkanına örtülü ödenekten
pay veren yasanın iptali, sulh ceza hakimliklerinin kaldırılması gibi eylemlere
katılmanın sırası mı” denmesi mümkün değil. Bunlar zaten AKP tarafından
“koalisyon şartı” olarak önerilemez. CHP’li milletvekilleri, intikamcı değil
akılcı davranışlarla süreci iyi götürebilirler.
AKP bu durumda bile koalisyonu bozabilir!
Eğer ortağı, “aman koalisyon bozulmasın, biz de uslu duralım” demezse! Zaten
AKP “tam zamanında” koalisyonu bozar!
Dördüncü
saptama:
Tabii en iyisi AKP’nin azınlık hükümeti
kurmasına destek ve Meclis’in yasama güvencesi içinde, istediği yasaları
özgürce yapmasıdır. Bu, AKP’nin Meclisce denetimi demektir. Bütçe denetimi,
Sayıştay denetimi... Yasa yapma özgürlüğü.. Tabii AKP bunu ister mi.. kalkıp da
demez mi ki “ben Meclis’in kuklası mıyım..” Böyle bir gerekçe ile azınlık
hükümetinin istifası bile başlı başına büyük siyasi olay olur.
AKP
Dönemi sonrasını yaşatmalı
Beşinci saptama: Koalisyon tabii ki bir
“uzlaşma”dır. CHP’nin tüm programını gerçekleştirmesi beklenemez. Fakat böyle
bir koalisyonun “Muktedir Türkiye’sini
devam ettirecek” hiç bir tarafı olamaz ve olmamalı. Böyle bir reel görüntü,
AKP’nin seçimlerde kaybettiği iktidarını, CHP’nin oyları ve dayanağı ile
sürdürmesi demek olur. Topluma her cephede “AKP sonrası dönemi yaşıyoruz” dedirtecek bir eylem içinde koalisyon
kurulabilir mi?
CHP “iktidar tutsağı”, “bakanlık
tutsağı”, “iktidar olamama” iddialarının tutsağı değil, toplumun, CHP
gövdesinin sesinin, demokratik inşa arzusunun tutsağı olmalı.
Koalisyon kurmak, akıllı zamanda
koalisyonu bozmak demektir.
Altıncı
ve son:
Böyle bir koalisyon kurulabilir mi AKP ile CHP arasında! İnanır mıyım, hayır!
AKP’nin “geçmiş müktesebatı” buna elverişli olmaz. AKP geçmişini aşabilir mi?
Ne zor, olmayacak sorular döşüyorum. Muktedir’sizleşebilir mi Davutoğlu ve AKP?
Peki Muktedir’in dışlanabildiği bir AKP, “demokratik içerikte” midir? Bunun
için AKP’de bir “devrim” gerekir ki, bunu yapabilecek tek kişi ve bir ekip
görünmüyor saflarında..
***
BİR
KİTAP
AKP:
Siyasal İslam ve Restorasyon
Yazının gelip AKP’ye dayandığı bu
noktada, Ergin Yıldızoğlu’nun,
seçimlerden hemen önce yazdığı bu kitapçığı ve içindekileri tartışmayı özenle
öneririm (Tekin Yayınevi, 93 sayfa). Ergin, ülkemizdeki Radikal İslam ve
iktidarının geriletilmesi ve ülkeye verdiği zararların restorasyonunu
tartışıyor. Önce ele aldığı konu AKP nedir? Evet nedir bu parti? CHP’yi faşist
oyarak nitelendiren iktidar destekçisi liberallerle ilişkisi nedir? Hangi
kavramlarla ülkenin köktendinci transformasyonu adım adım yürürlüğe girdi?
Diyor ki: İki yapısal özelliği köklerinin
1900’lerin başına uzanan Siyasal İslamın geleneğinde olması ve özelliklerini
taşıması.. O bir ulusal ve uluslararası ekonomik ve siyasal kriz konjonktürünün
ürünü..
Bugün ise AKP’de bir “acaba biz geçici bir olgu muyuz” krizi
başladı.