Bir yerde okudunuz mu
bilmiyorum: Birleşmiş Milletlere bağlı Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu’nca
(UNESCO), 2011’i Evliya Çelebi Yılı ilan etti. (Atatürk, Farabi, İbni Sina, Tevfik Fikret, Hasan –Âli Yücel’den sonra)
Evliya Çelebi’yi
duymuşsunuzdur; şimdi duymanın ötesinde, Çelebi hakkında ne var ne yok okuma
zamanı. Bu borcumuzdur, Osmanlı’nın en büyük bir kaç kişisinden birine karşı!
Evliya Çelebi’yi ilk keşfeden, bizler değiliz,
Şarkiyatçı Avusturyalı Joseph von Hammer’dir (1774-1856)!
Evliya Çelebi, 1611’de
doğdu, (İstanbul; ölümü 1682, Mısır). Bu yıl doğumunun 400. Yılı...
Arıkan diyor ki “Mısır’da öldükten sonra eseri İstanbul’a getirildi. Bütün yazmalar,
İstanbul’da birkaç kütüphanenin tozlu rafları arasına kapatıldı. Bu nedenle
yazdıkları, söyledikleri, anlattıkları hiç kimsenin dikkatini çekmedi. Devletle
iç içe olan Evliya’nın üst düzeyde tanıdıklarından hiçbirinin onun ne yaptığını
sorgulamak akıllarından geçmedi. Bu nedenle eseri XIX. Yüzyıla kadar
bilinmedi.”(*)
Eh, Osmanlı kendisine “Evliya gibi gezen adam..” gözüyle baktı demek ki!
Çünkü Osmanlı’da
Çelebi’nin yazdıklarının kültür olarak farkına varacak bir kurum yoktur! Oysa “Osmanlı-Türk
uygarlığını yaratan ulusu... temsil edebilecek önemde bir yazar çıkarmak, alt
yüz yılda nesrimize ancak bir kere nasip olmuştur: O da Evliya Çelebi’nin
eseridir.” (Orhan Burian, 1950.)
Hammer, tam ne zaman Çelebi’yi keşfetti? Ama, şöyle
bir 150 yıla yakın haberimiz olmadı Çelebi’nin Kütüphanedeki eserlerinden..
Seyahatnamesi’nin ilk baskısı 1898’de
olduğuna göre, 1898’den, ölüm tarihi olan 1682’yi çıkartırsak, 216 yıl! (Yapı Kredi Yayınları’nda
hepsi basılıyor!)
***
Evliya Çelebi zamanında dünyada neler oluyordu? Kısa bir zamandaşlık:
Avrupa Bilimsel Devrimler
çağına girmişti! Galileo, Kepler, Newton, Descartes.. Coğrafi keşifler
tamamlanmış, Avrupa zenginleşmiş, denizaşıır sömürgeleri ortaya çıkmaya
başlamış; ticaret son derece gelişmiş, Kapitalizm ve Sanayi Devrimi temelini
atmıştı!
Bilimler Akademileri
kurumlaşmıştı! (İtalya’da Accademia dei Lincei: 1603;
İngiltere’de, Royal Society 1662... )
Osmanlı bırakın Avrupa’da
o tarihlerde neler olup bittiğinin farkına varmayı, kendi içindeki Çelebi’yi
bile tanıyamadı. Çünkü, Çelebilerin kurumlaşabileceği bir yapı yoktu!
Bugünkü kurumsal yapı Türkiye
Bilimler Akademisi’nin tepesinde sallanan kılıç da, (Osmanlı) tarihin (in)
bir cilvesi midir?
Avrupa’da bugüne kadar
etkisini, üstünlüğünü sürdüren o gelişimdir ki, Osmanlıyı silip süpürmüştür,
Zaten Osmanlı Karlofça ile de 1699’da çöküş dönemine girmiştir! Osmanlı’nın
Avrupa karşısında düştüğü geriliği, çöküşünü de ilk gören ve yazan yine başka
bir büyük düşün insanı, Evliya Çelebi’nin zamandaşı Katip Çelebi’dir!
***
Evliya Çelebi bir dizi etkinlikle kutlanıyor. Önceki
gün, Dil Bayramı’nın 79.yıldönümünün
Dolmabahçe’deki kutlama konuşmalarından sonra, Evliya Çelebi üzerine
uluslararası toplantı yapıldı. Atatürk,
Türk Dil Kurumu’nu kurduktan sonra, Birinci Türk Dili Kurultayı’nın 1932’de
Dolmabahçe Sarayı’nda toplanmasını istemiş ve kendisi de baştan sona Kurultay’a
katılmıştı..
Evliya Çelebi toplantıları, Bursa ve Kütahya’da
devam edecek. Etkinlikleri düzenleyen kurumların, bir Evliya Çelebi internet sitesi oluşturmamaları, büyük bir eksikliktir
(aradım bulamadım).
Evliya Çelebi, Galata kulesinden kanat takarak uçan Hezarfen Ahmet Çelebi’yi (1609-1640)
yazan da tek kaynaktır. Yaşadıkları dönem kesişiyor. Hezarfen üzerine başka
kaynak olmadığı için, Evliya Çelebi’nin yazdıkları şüphe ile karşılanır.. Ama,
böyle olağanüstü bir olayın uydurulamayacağı düşünülürse, Hezarfen’in,
Osmanlının, az sayıdaki “mahallenin deli”lerinden biri olduğuna inanabiliriz.
Zaten o da İstanbul’dan sürülmüştür!
--
(*) Zeki
Arıkan. CBT, sayı 1281 (Öbür Cuma yayımlanacak sayısı). Aynı sayıda Celal Şengör’ün de, Evliye Çelebi’nin,
bugün artığı Karadeniz olan ve Avrupa’nın içlerine kadar uzanan Tetis
Okyanusu’nu, ilk keşfeden kişi olduğunu yazılyor.
--2 9 Eylül 2011 Perşembe / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet