26 Aralık 2019 Perşembe / Bilim ve
Siyaset - Orhan Bursalı
“Beyoğlu, Bayrampaşa ve Gazi Osmanpaşa” büyüklüğünde
arazi el değiştirmiş son 8 yıl içinde ve 3
Arap şirketi de en büyük arazi sahibi olmuş Kanal İstanbul’da.. Bunu sadece
Arapların “ileride değerlenecek ve çok para kazanacağız, bir koyup 10 alacağız”
düşüncesiyle yaptığını sanmayın. Geçen yıllarda bizzat Erdoğan, Kanal İstanbul
süslü maketi üzerinden Araplara tanıtım – pazarlama yapıyordu ve çok sayıda
Arap iş adamı Kanal’dan arsa almıştı.
Katar emirinin anasının da son bir ay içinde büyük büyük
arsalar aldığını unutmayın (44 dönüm). Cumhurbaşkanı şöyle demişti: Katar
Emirinin annesinin ülkemizden gayrimenkul satın almasına mani yasal olarak
herhangi bir şey söz konusu mu?
Katar,
biliyorsunuz Arap dünyasında tek kankamız ülke. Büyük bir mali alış verişimiz
var. Saray’ hediye uçak verecek kadar. Türkiye ile Katar arasında gizli – açık
büyük bir para trafiğinin döndüğü de, mali – ekonomi çevrelerinde dolaşıp
duruyor.
Bir Türk patron, Suudi Arabistan’da iş gezisinde, mal
sattığı Suudilerden bir kaç şirket sahibinin, Kanal İstanbul Projesinden arsa
aldıklarını, ama kandırıldıklarını düşündüklerini, Kanal İstanbul için hiç bir
hareket olmadığını söyleyerek, Erdoğan aleyhine laf sokuşturduklarını
anlatıyordu bize..
Yani Kanal ile ilgili bütün yollar, adeta her şey,
Araplara çıkıyor. Saray’ın Kanal’da ısrarı ve ihaleye çıkacağız açıklaması karşısında, şimdi hepsi ellerini
ovuşturuyorlardır: Yaşa Başkan!
Komplo teorisi mi kokuyor?
Kanal İstanbul adeta İstanbul’un sırtına, tepesine, büyük
bir Arap şehri inşa etmek için tasarlandı. En azından 2011’de bu düşünceyle hareket
edilmemiş olsa bile, gelinen nokta budur. Bütün bu ipuçları, orada bir Arap
kenti kurulacağına ilişkin bir sava büyük destek veriyor.
Kanal İstanbul, zengin Arapları, Avrupa’nın yanına
taşıyacak. Onlara üstelik bir de Boğaz, su inşa ediyoruz. Daha ne isterler!
Artık yelken de basarlar, sörf de yaparlar, plajları da olur, denize girer
eğlenirler (yapay rüzgar da üretiriz onlara!). Yatları gelir gider..
Marmara’dan Ege’ye Akdeniz’e açılırlar.. Yanı başlarında İstanbul Havaalanı! Bir
Arap cenneti!
500 bin 20 yıl içinde oldu
3 milyon
Zaten Şehircilik Bakanı Kurum da 500 bin nüfuslu bir
akıllı kent kuracağız demedi mi!
Akıllı kent, yani her şeyiyle pahalı... Araplar son
derece modern ve teknolojik hayatı çok sever.
Bakan bey bir şey daha söyledi: Bu kentin genişlemesine
büyümesine izin vermeyeceğiz!
Bu da ne demek şimdi? Eğer bir Arap kenti söz konusuysa,
karışma olmayacak, Türkler falan öyle içinde ve çevresinde zor olacak.. Öyle
mi?
Bakan bey “hayır, biz İstanbul’a fazla yük olmamasını
istiyoruz, bu nedenle büyümesini sınırlandıracağız", diyorsa.. Buna asla gücü
yetmez.. Bırakalım palavrayı! Kimsenin yetmez.. 500 bin nüfuslu bir kent 10 yıl
içinde 1 milyon 20- 30 yıl içinde 3- 4 milyona çıkar.
Yani tüm Trakya İstanbullaşır, kanallaşır.
Trakya da giderek betonlaşır, ne ayçiçeği kalır ne buğday
ne sebze vb.
Hangi Araplar?
Katar ağırlıklı bir Kanal İstanbul Kenti mi... Herhalde
bir Arap federasyonu kurulur, Suudilerden tutun..
Cumhurbaşkanı, Arapların “mal alamayacağına ilişkin bir
yasa mı var” dediğine göre, Kanal İstanbul’un da bir Arap İstanbul kenti
olmasına engel bir yasa yoktur.
Kararlı, verdiği sözler var, alınan büyük büyük arsalar
vb. İstanbul’u bir finans merkezi hayalini gerçekleştiremediler, bir ütopya
bile değildi, ama ne gam bir Arap şeyhi hayali gerçekleştirebilirler.
İstanbul’u yok etme pahasına!
Ülkeyi, çok yönlü çok daha büyük krizlere sokma
pahasına..
Kendilerinden sonra arkada nasıl bir ülke kalacak?