Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

29 Aralık 2017 Cuma

Kaybettikleri 7 Haziran seçimi sonrası ortama doğru mu?


Bu başlangıç, OHAL ve yeni KHK’larla seçime gidecekler..

Durup dururken nedir bu ”öldürsen bile suçsuzsun” yasası? Çok mu acil bir durum vardı? 15 Temmuz’da Fetöcülere karşı çıkan siviller hakkında kitlesel davalar mı açılmıştı? Savcılar soruşturma mı yapıyorlardı? Veya soruşturulması gerekiyor diyen mi vardı? Böyle bir yasayı çıkartmazlarsa, seçimlere giden süreçte büyük oy kaybı mı yaşayacaktı iktidar?
Hayır, hiç biri değil. Ne o, ne şu, ne bu.
O halde neden Anayasa’ya taban tabana zıt bir yasa devreye sokuldu? Bence konuya bu açıdan yaklaşırsak, niyetin ipucunu yakalarız. Mesele, girdiğimiz seçim süreciyle, seçim sonuçlarıyla ve iktidarı garantiye alma niyetiyle doğrudan ilgili.
Bu ne demek? Çok yönlü yanıtı var.
1)       Seçim sürecinde çok yönlü manipülasyonlar yaşamanın kapısı açılıyor. Hem seçmeni hem muhalefetin kampanyasını hem hem de seçim sonuçlarını ve sandıklar üzerindeki alavere dalavereyi..
2)       Böyle bir kararname içeriği itibariyle Anayasa’ya 180 derece zıt mı? Evet. Anayasa’da bu kararnameyi onaylayabilecek hiç bir hüküm olmadığı gibi, bu kararnameyi tamamen anayasa aykırı uygulayanlar hakkında anayasa suçu işleyenleri yargılayacak bir sonuç bile üretir.
3)       Anayasa var mı? Yok. Anayasa Mahkemesi Anayasa’yı bizzat askıya aldı ve Anayasa’yı tamamen savunmasız bıraktı.
4)       Bu şu demek: Ey iktidar Anayasa’yı takman gerekmiyor. Yürrrüüüü gidebildiğin yere kadar, çıkar çıkartabildiğin her türlü kararnameyi..
5)       İktidar Anayasa Mahkemesi’nden bu güvenceyi aldı mı aldı. Şimdi, vur öldür yargılanmayacaksın kararnamesine benzer, seçim süreci ile ilgili, Anayasa’ya tamamen aykırı yeni kararnamelerin ve uygulamaların kapısını açtı. Arkası gelecek.
6)       Neler olabilir? Bunu düşünün. Ama eskilerine kıyasla, artık hiç özgür olmayan diye nitelendirebileceğimiz seçim süreci bekliyor ülkeyi.
7)       Türkiye yasadışı, iktidar uygulamalarını denetleyecek bir hiç merciinin kalmadığı bir ortama düşürüldü.
8)       Kötü bir benzetme ama yapmalıyız: 7 Haziran 2015 seçimlerini bu iktidar kaybetti mi? Evet. Aynı yıl Kasım seçimlerini 8, 5 puan farklı kazandı mı, evet. Peki 5 ayda Türkiye’de neler oldu da iktidara oy aktı, düşünün.
9)       İktidarın geçen seçimlerden çıkarttığı en büyük ders budur. Kaybedilen seçimler nasıl kazanılır, dersidir bu.
10)Bugün de AKP’nin oyu yüzde 41’in altında. Tıpkı 7 Hazirandaki gibi. MHP’nin desteğiyle bile seçimler kayıp iktidar için. Tabii normal ortamlarda..  Şimdi ülkede öyle bir hava estirecekler ki, oylarını yine, en azından MHP ile birlikte yüzde 50 üzerine yükseltmenin yol ve yordamını arayacaklar.
11)Bu KHK’yı örneğin Kılıçdaroğlu’nun Adalet Yürüyüşü önce çıkartsalardı, Yürüyüşün güvenliği ortada bırakılsaydı, neler olurdu bir düşünün.
12)            Adalet Yürüyüşü, iktidarın, yandaşlarının, durumdan vazife çıkartacak ve KHK ile koruma altına alınmış yandaş, ajan ve kışkırtıcılar ve bu iş için görevlendirilmişler için, bulunmaz bir nimet olurdu.
13)            Türkiye’de bugün yasal olarak böyle bir yürüyüş –miting- gösteri yapılırsa, KHK’nin verdiği güvence ile iktidar yandaşlarına gün doğar.
14)            Valiler, kaymakamlar, “güvenlik”, “terör” iddialarıyla  seçim faaliyetlerini yasaklama yönüne gidecek gibi gözüküyor. Yılbaşı kutlamaları yasaklamaları bunun provası olabilir.
15)            Başka? Bu süreçte pek çok provokasyon sahneye konacaktır. İktidarın en büyük seçim kozu, 7 Haziran sonrası gibi, bir korku- güvenlik ihtiyacı, terör havası yaratılması olabilir. O zaman PKK en büyük yardımcısıydı. Şimdi aynı oyun tekrarlanır mı bilmiyorum, PKK’nin Türkiye’de şu sırlarda bu tür eylemelere kalkışmak yerine, Suriye’de güçlü pozisyonunu tahkim etmeye yöneleceğini varsayıyorum.
16)            Peki, bu öngörü doğruysa, bu ortama sağlamaları mümkün mü?
***
Bu yıl işsizlik ve borç, bütçe açığı ve cari açık enflasyon arttı. TL değer kaybetti. Bu ekonominin şapkasından tavşan çıkartmaları mümkün değil gibi. Ama iktidara asla bırakmamaları gerekiyor. Zerre niyetleri yok. Peki ne yapacaklar?

İlk yanıt, hiç kalkmayacak olan OHAL’in içinde gizli.
28 Ağustos 2017 Perşembe / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet

27 Aralık 2017 Çarşamba

Anayasa dışına kayma: Asla iktidarı vermem


İktidarın son yayımladığı KHK ile, tabii ki iktidar yandaşlarının, 15 Temmuz kalkışması çerçevesinde değerlendirilecek ve terör suçu olarak görülecek gösterilere saldırmaları halinde, suçlu görünmeyeceklerine ilişkin kararı nasıl yorumlamalı?
Adına gerçekten hukukçu diyebileceğimiz kim varsa şaşkın, ve bir hukuk devletinde böyle bir şey olamayacağını söylüyor. Düşünün, katil adayları, iktidar aleyhine bazı gösterilere- göstericileri tüfek, tabanca, satır, bıçakla saldırıp suç işledikleri, yaraladıkları veya cinayet işledikleri taktirde   bunlar 15 Temmuz isyanı gibiydi” diyecek ve yargılanamayacaklar.

Seçimlere OHAL ile

Bunun anlamı, özetle: İktidar milis kuvvetleri hazırlıyor. Devletin resmi polisi, jandarması, ordusu var mı var. Peki bu KHK ile yaratılacak çetelerin Anayasa’da yasada yeri var mı, yok.
Şunu varsayabiliriz, KHK’lar ve onlara işlerlik kazandıran OHAL kalkmayacak... En azından, eğer zamanında yapılacaksa, 2019 Kasımı Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine kadar, OHAL ve KHK ile yönetecekler ülkeyi.. İktidar, savcı ve mahkemelerinin “evet bu terör suçudur” diyecekleri her şeyi kapsayacaktır bu madde.
Ve bu süre içinde örneğin hukuksuzluklar protesto mi edilecek, gösteriler mi yapılacak yoksa yürüyüşler mi.. İktidarın milisleri, üyeleri veya kendisini onlardan sananlar “vay, tıpkı 15 Temmuz Fetöcüleri, darbeciler gibi hükümetim aleyhine kalkışma ha...” diyerek öldüresiye saldırabilecekler. Ve KHK gereği hiç bir suçlamaya maruz kalmayacaklar.

Yurttaş güvenliği sıfırlandı

Dikkat edin, yukarıda milis üyeleri falan dedim aynı zamanda. Bu şu demek: Bu “milis” kuvvetler, durumdan vazife çıkartacaklar olabileceği gibi, iktidarın yandaşlarının da örgütleyeceği, kışkırtıcılık yapabilecek veya bizzat maaşlı katil adaylarından da oluşabilecek.
Bunun da ötesinde, bu milislerin / katil çetelerinin saldırılarına uğrayanlar da hiç bir hak talep edemeyecekler, yurttaş olma ve hak arama anayasal hakları, şüphesiz ki en başta yaşama hakkı fiilen ortadan kaldırılıyor..
Aslında ortadan kaldırılan Anayasa’nın ta kendisidir. Ve, yasaları kendi koyan kendi kaldıran keyfi bir rejime geçtiğimiz anlamına geliyor..
Hukukçular, bunu, seçilmiş iktidarın meşruluğunu ortadan kaldırabilecek bir gelişme olarak da rahatça görebilir. Yani şöyle:

İktidarın meşruluğu

AKP iktidarı ülkemizde geçerli anayasa sisteminin tüm yasal çerçevesi içinde ve gereğince seçildi. Partiler, adaylar, seçim süreci, seçim sandığı vb tamamen bu anayasal sistem çerçevesinde gerçekleşiyor. Başbakanın, bakanların, cumhurbaşkanının atanması ve bütün diğer atamalar vb Anayasamız doğrultusunda, direktifinde yerine getiriliyor.
İktidar, şimdi Anayasa’da bulunmayan, Anayasa ile 180 derece çelişen bir yasa maddesini yürürlüğe soktu.
Böylece Anayasa’yı geçersiz ilan etti. Bunu yaparken, Anayasa çerçevesinde seçilmiş bir iktidar olma vasfını da en azından tartışmaya açtı, bazılarına göre de kaldırdı ve meşru olmayan bir duruma düştü.

Anayasa mahkemesi sorumlu

Anayasa Mahkemesi de, en azından OHAL süresince kendi kendini neredeyse geçersiz kıldığı için de, Anayasa tamamen korumasız kaldı, Anayasa’nın sahibi yok. İktidar da madem Anayasa Mahkemesi anayasayı denetleyemem dedi, o halde Anayasa yok demektir anlamına gelen keyfi yasal icraate başladı.
En büyük garabet, Anayasa Mahkemesi’nin, OHAL KHK’larının denetlemem demesidir. Bir mahkeme, daha önce aldığı “OHAL koşullarında alınan kararların anayasaya uygunluğunu denetlerim” kararını rafa kaldırıp, yerine “OHAL koşullarında Anayasa’ya uygunluğu denetlemem” kararını almışsa..
OHAL koşullarında Anayasa’nın ortadan kaldırılmasına izin verdi demektir. Niye şaşırıyorsunuz milis çetelerinin yasa dışılıklarının meşrulaştırılmasına?
Anayasa Mahkemesi büyük bir anayasal – yasal sorumluluk altındadır. Bu ileride mutlaka sorgulanacaktır. Kararı ile, Anayasa’nın ortadan kaldırılmasına yol açtığı içindir bu sorumluluğu... Anayasa hiç bir meşru yönetim altında rafa kaldırılamaz.

Tabii, bu işin altında, iktidarın seçimlerle bile olsa iktidarı asla bırakmamak düşüncesi yatıyor. Gelecek yazıda...
26 Ağustos 2017 Salı / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet