Baktım “ülke elden gidiyor” -:) tatilden başımı uzatayım dedim! Artık “eski” Genelkurmay
Başkanı Işık Koşaner istifa gerekçesini açıklıyor:
"Şu
anda 173'ü muvazzaf, 77'si emekli olmak üzere 250 general-amiral, subay,
astsubay ve uzman jandarma çavuş, hürriyetlerinden yoksun olarak tutuklu..
Tutuklamaların evrensel hukuk kaidelerine, hakka, adalete ve vicdani değerlere
uygun olarak yapıldığını kabul etmek, bir çok hukukçunun da ifade ettiği gibi,
mümkün değildir. Bu durum, bir çok defa yetkili makamlara iletilmesine,
anlatılmasına ve takip edilmesine rağmen soruna yasal çerçevede bir çözüm
bulunması mümkün olmamıştır. Haklarında henüz hiçbir kesin yargı kararı
olmamasına rağmen tutuklu bulunan 14 general-amiral ile 58 albay,
hürriyetlerinin tahdit edilmesinin yanı sıra mevcut yasalarımız gereğince bu
yıl yapılacak Yüksek Askeri Şura'da değerlendirmeye girme hakkını kaybetmiş ve
peşinen cezalandırılmıştır. Soruşturma ve uzun süreli tutuklamaların bir
amacının da TSK'nın sürekli gündemde tutularak kamuoyunda bir suç teşkilatı
olduğu izleniminin yatarılmaya çalışıldığı, bunu fırsat bilen yanlı medyanın da
her türlü yalan haber, iftira ve suçlamalarla yüce ulusumuzu kendi silahlı
kuvvetlerine karşı tavır almaya teşvik ettiği dikkatlerden kaçmamaktadır…”
***
Koşaner neden girişimlerine yanıt
alamadığını, bütün bu hukuksuz, kasıtlı siyasi operasyonların neden yapıldığını
çok iyi bilir..
Ben de tatil tembelliği yapacağım; 28 Kasım 2010’da “Ordu Üzerine Siyaset” başlıklı
yazımdan:
“Balyoz, Ordunun bütün üst kademesini budama operasyonuydu
ve öyle olduğunu da hemen herşey doğruluyor! Konuşmaları resmen kayda
alınmış bir askeri senaryo seminerinin kuyruğuna bir takım eklentiler takılmış
(ayrı bir CD). Düzenleyen, 2003 yılında yapılmış bir seminere, yakın zamanda
ilk kez ortaya çıkmış bazı olguları ve bilgileri de eklemek gibi aptallıklar
yapmış... Ayrıca CD'nin 2003'te hazırlandığını kanıtlayacak en küçük bir
“bilimsel kanıt” da gösterilemiyor...
“İki- üç yıldır süren yıldırma, gözden düşürme gibi
yoğun “çalışmalardan” sonra, artık sıra son noktaya, Ordu'nun kendi hiyerarşisini kesin bozmaya ve komutanlıklara
Erdoğan'ın kesin atama yapabilmesinin yolunun açılmasına geldi..
“Nasıl bir atama? Erdoğan'ın iktidara ilk adım
attığında açıkladığı “beden dili”nden
anlayan atamalar.. Erdoğan'ın “beden dili”ne, geçen zaman içinde “düşünce biçimi/ dili” de eklendi tabii
ki!..
“Ordu'ya karşı bu siyasi ‘darbe’ler, hep hukuki
kılıflar altında sürüyor. Başka türlü de olamazdı tabii ki! Eh, ‘kanlı darbe’
yapacak halleri olmadığına göre! (Erbakan'ın “kansız darbe”si tamam!)
“Dedik ki, Ordu'ya karşı operasyonların ana noktası
‘üst kademeyi budamak’tır. Vurgulamamız gereken diğer önemli nokta da,
atamalarda Ordu'nun kendi liyakat
sistemini bozmak, Erdoğan ve adamlarının liyakat sistemini geçerli kılmaktır.
Üstten budayınca, alttan yükseltilecek subayların siyasete bağımlılığı
artacaktır (normal psikolojik ve sosyolojik insan davranışı.)
“İki gelişme
olacak:
Birincisi, Ordu içinde, imamların yönetimine ve ilişki ağına girmiş / düşmüş,
iktidarın göz kırptığı/ iktidara göz kırpan subayların hızla yükseltilmeleri
sağlanacak.
“İkincisi ise, bu yeni düzende, Ordu içinde
yükselme/ terfide siyasi beklentiler
devreye girecek ve siyasete biad eden subaylar ortaya çıkacaktır. (bunu
üniversite sisteminde yaşıyoruz).
“Böylece, laik olan değil, yakın ve yandaş olanları
koruyan bir siyasi atama sistemi başlayacaktır.
“Bu sürece
girdik.
İktidar yandaşları, kayıtsız şartsız Ordu düşmanları, sahte demokratlar, hâlâ
Ordu vesayetinin sürdüğünden dem vuranlar, her zamanki gibi iktidarın
arkasındalar ve süreci “demokratikleşme” safsatasıyla destekliyorlar.
“Ordu, siyasetin
oyuncağı yapılmamalı! Giderek totalitarizme, otoriter İslami bir rejime
koşan bir iktidarın, okyanus ötesi CİA+ Cemaat operasyonlarıyla katakulliye
getirilmesi ve imamların yönetimine girmesi, yaşayacağımız en büyük
tehlikelerden biridir!”
***
29 Kasım 2010’da
“Siyasi Amaçlı Yargılamalar ve Uygunsuz Yasa” yazısından:
“Ne zaman biteceği
bilinmeyen, yüzlerce kişiyi kapsayan bir dava sonunda, diyelim ki hepsi beraat
ett; terfisi durdurulmuş, açığa alınmış,
maaşı eksiltilmiş, dahası şimdi Başbakan'ın kararlığında gördüğümüz gibi
emekliye sevkedilecek subayların (insanların), hakları, hukukları, kişilikleri,
özlük hakları.. ne olacak?
“Siyasi amaçlı
yargılamalar
şöyle işliyor: İktidarın savcısı
davayı açıyor, inanılmaz suçlamalar yöneltiyor ve büyük cezalar istiyor! Genel
olarak iktidar tarafından güdülenmiş mahkeme
de davayı kabul ediyor. Dolayısıyla, yargılananların hayatı kayıyor! Devlet
memuru ise tasfiyesi gündeme geliyor, ki zaten siyasi iktidarın
örneklerimizdeki amacı budur.”
***
Evet, artık Ordu üzerinde
Operasyon tamamlanmıştır.
Dünyanın en büyük hukuksuzluğu, siyasi hukuk kılıfı/uydurukluğu
yürütülmüştür. Bundan sonrası, ordu içinde ince ayarlara kalmıştır...
O da tıkır
tıkır işler...
28 Kasım 2010/ Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet