Tüm kötü gelişmeleri haber veren küçücük
işaretlerdir. Okuyunca şaşırmadım, yaşadıklarımızın doğal gelişmesi gördüm, ama
yine de epey irkilerek okudum.
Türkiye ABD’nin “Avrupa Masası”nda ele alınan bir ülkeydi. Şimdi artık “Orta Doğu Masası”nda kayıyor! Beyaz
Saray Ulusal Güvenlik Konseyi’nde Obama döneminde Türkiye’nin “kaydırılması”
tartışılmışken, şimdi Trump döneminde bu gerçekleştiriyor! “Suriye krizindeki rolü, bölgeye yakınlığı, Türkiye’nin Suriye ve Irak
ile beraber alınması gerekliliği”ni doğuruyormuş.
Olaya, emperyalist boyutundan bakarsak, bir
süper ülke, oturmuş dünya haritasının önüne, yap-boz parçalarıyla ülkelerin
kaderlerini çiziyor. Dünya egemeni çıkarları doğrultusunda kimlerin nerede olması
ve hangi olaylar bağlamında değerlendirilmesi gerektiğine karar veriyor.
Hızla
kademe düşüyor ülke
Bu bilmediğimiz bir gerçek miydi? Hayır tabii
ki... Türkiye Batı ittifakının uç noktasında, NATO ülkesi. Rusya’ya karşı bir
vuruşta darmadağın edilecek ve bir savaş stratejisinde Batı’ya zaman
kazandıracak bir uç beyi olarak kullanıldı.
Şimdi koşullar değişti, yeniden haritalandırılan
Orta Doğu içinde bir ülke konumuna indirgeniverdik. Eee, bu iş böyledir,
işbirlikçi ve zayıf ve kendi ayakları üzerinde duramayan ve haddini asla
bilmeyen bir yönetimin altında inliyorsan, ülke başına her şey gelir!
Süperlerin öncelikleri değişir. Bir zaman sırtı sıvazlanan
“aslanım benim” ülkesi idin. Şimdi ise
kademe düştün, epey ama!
Bu ne
demek? Pek çok şey..
* Mesela “Avrupa’nın bir parçası olarak
görülmüyorsun”dan başlayabilirsin.
* Orta Doğu’da hazır haritalar yeniden
çizilirken, “sen de işin içine katılıyorsun” dersin.
Bir dakika, bunu açalım, çünkü Orta Doğu
masasına kaydırılmak tam da bu noktaya denk geliyor: Irak parçalandı mı, evet, 3 parçaya. Şeklen bir arada duruyormuş
gibi, şimdilik. Suriye parçalandı mı,
evet, parçalanmış ama bir tek parça Suriye projesi var Rusya’nın. ABD’liler
kesin 3 parça istiyor: Sünniler, Esat Şiileri ve Kürtler.
Ama bütün bunların yanında kesin olan bir şey
var: ABD köprüleri yakar yıkar, Kürtlerden bir devler çıkarmadan oradan
çekilmez. Zaten Barzani zorluyor. Ama Pentagon-Beyaz Saray’ın derdi Barzani
değil, Suriye’de bir Kürt oluşumunu resmileştirmek. “IŞİD’e karşı muazzam
savaşıyorlar” teraneleri, nihai amacı perdeleyen bir politik yalan. Tabii ki
savaşıyorlar, ama mesele bu değil. Türkiye bırak onları, ben savaşayım der
demez, bu kez El Bab’a hapsedildi!
Güneydoğu BOP’un
parçası
Başka bir açı daha: Rusya’nın Orta Doğu’da,
özellikle de Suriye’de konumunu zayıflatmak. Rusya, Esad ile dar bir bölgeye
sıkıştırılacak. Ne kadar küçük, parçalanmış bir bölge ve çok devletler, o kadar
daha büyük egemenlik, oyun, birbiriyle savaştırmak..
Güneydoğu
bölgesini de bu yeniden haritalandırmanın bir parçası olarak görmediklerini ancak
aptal olanlar veya Amerikancılar söyleyebilir..
BOP (Büyük Orta Doğu
Projesi), aslında bu projenin diğer bir adıydı. Ama bizimkiler bunu bir
“uygarlık projesi” olarak algıladı. Dünya lideriydik ya! Türkiye şimdi bu
kaydırma ile doğrudan “BOP’a tam dahil oluyor.
Trump’ın İstanbul’a
büyük elektronik cihazla uçaklara binme yasağı getirmesi de, Orta Doğuya
kaydırılmanın parçası. Tabii, yan sonucu olacak: THY zaten 6,5 milyar TL
zararda. Şimdi buna en az 1-2 milyar dolar zarar daha binecek. qBu bir çökertmedir aynı zamanda! Hiç
ummadığınız bir yerden bir darbe daha!
Referandum
sonucu son darbe mi?
Türkiye’yi yönetenlerin yaptıkları neredeyse her
şey, bu makus talihine daha hızlı koşmasına yardımcı oluyor.
Hiç bir dostu yok RTE ve iktidarının. Tam sıfır.
Ülke bir çembere sıkıştı. Başkanlık diktatörlüğü projesi, hızla parçalanmaya yardımcısı olur ancak. Avrupa’dan tam kopuş.
PKK’nın arkasında Avrupa’nın büyük desteği zaten var. Şimdiki gerekçeleri “Türkiye
dikta ile yönetilen bir ülke, basın özgürlüğü yok, bağımsız yargı yok, insan
hak ve özgürlükleri sürekli askıda. Bu ülkenin nesini savunacaksın! At
Avrupa’dan, vur kafasına, kurtul..”
Referandum evetiyle tam bu tuzağın içine
çekiliyoruz. Diktacı başkanlık, hem çok kolay boyun eğdirir çaresizlikten.. Hem
de Avrupa değerleri sıfırlanacağı için, diz çöktürülmesi kolay olur.
Bunu meydanlarda anlatacak kimse var mı?
İKİ BİLGE
KONFERANSI:
Bu Cumartesi, 1 Nisan’da Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Yerleşkesi’nde. Saat
17’de. Doğan Kuban kitap da
imzalayacak.
28 Mart 2017 Salı / Bilim ve Siyaset–Cumhuriyet