İkiniz de hücrelerinizden güzel şeyler yazdınız.
Can uzun yazısıyla harikaydı.. Hapishane bu ülkenin kaderi. Dün de böyleydi
yarın da böyle olacak, taa ki ülke düzlüğe çıkıncaya kadar. Mesleğimizi doğru
düzgün yapıncaya, anayasaya uygun koşullar oluşuncaya kadar.
Can doğru söyledi, biz kahramanlık yapmıyoruz, salt gazetecilik yapıyoruz,
haberlerimizi yazıyoruz, görüşlerimizi dile getiriyoruz, yorum ve
değerlendirmelerle bu ülkenin insanlarına istediklerinde ulaşabilecekleri
nesnel haberler, bir kanaat, bir bakış açısı pınarı yaratmaya çalışıyoruz.
Gireceğiz, yazacağız, üzüleceğiz,
kederleneceğiz, özleyeceğiz, nefret edeceğiz, haykıracağız, çıkacak ve yine
yazacağız.
Neler yaşamadı bu Cumhuriyet. Çok geçmişi
anımsamaya gerek yok, başta Uğur Mumcu
olmak üzere bayraklarımızda yazılı o isimleri Cumhuriyet on yıllardır onur
anıtları gibi gönderinde dalgalandırıyor. Son yıllarda da Silivri’ye İlhan Selçuk’u kurban olarak verdik. Balbay ve Manisalı’nın da Cumhuriyet’in - Silivri’nin şeref defterlerinde
isimleri yazılı.
Şimdi de sizler.
Yaşadığımız
bir siyasi plan
Silivri dönemindeki Cemaat savcı ve yargıçların
bir karbon kopyası faaliyette şimdi. İktidar onlara Silivri’yi yarattırdı, tüm
hukuksuzlukların bilincinde ve arkasındaydı, “Silivri’nin savcısıyım”
diyordu o zamanın Başbakanı. Şimdi de Anayasa’nın iptal ettiği yasaya göre
düzenlenen ve atamalarla kurulan, benzer bir iktidar mahkemesi, Yargıtay
Başkanının deyimiyle içinde bulunduğumuz olağanüstü halde –sanki– doğrudan
siyasi talimatlarla adeta kafa kesiyor. Tabii Cemaatçilere ek olarak
muhaliflerin.. Saray’ı adeta hiç bir söz söylenemez bir kutsal mekan ve kişi
olarak korumaya almış durumda.
Başbakan ve hükümet sözcüsü “tutuksuz yargılanmalıydılar” deyip
dursunlar, ama bu “özel kişisel
mahkemeler”i ortadan kaldırsınlar da görelim!
Keyfi yönetimin ve tek adam sözünün hüküm
sürdüğü bir ülke hayalleri var, ama sandıktan aldıkları ülkeyi karanlığa yuvarlamak
cesaretleri buna yetmeyecek.
Üst üste yaşadıklarımız, bir siyasi planın
parçaları..
Bir Rus uçağı düşürüldü.
Sizler tutuklandınız..
Dün ülkede çatışmanın ortak vicdanı o sevimli ve
cesur adam Tahir Elçi katledildi.
7 Haziran seçimlerinden sonra iktidarın
yarattığı kargaşa sanki tüm hızıyla sürüyor. 7 Hazirandan sonra 1 Kasım’da ilk hedefe ulaştılar.
İkinci Hedefe koşuyor
Şimdi önlerinde baş koydukları ikinci hedef var: Başkanlık Sistemli
yeni anayasayı kabul ettirmek.
Can sen “kahraman değiliz” diyedur, ama sizleri
ve yaşadığımız tüm nefret olaylarını kullanarak, büyük bir tarihi kahraman olmak
isteyen var. Her şey bu amaca yönelik bir figür.
Putin’e ve Rusya’ya kafa tutarak, tarihimizde
Rusya aleyhine kültürümüzde ne kadar birikim varsa harekete geçirdiler, bu
birikim Muktedir’in çevresinde çimentolaşıyor.
“Türk,
İslam ve Milliyetçi” ne varsa, MHP ve diğerleri başta, hatta solcu kisvesi
dahil, iktidar potasında yüksek sıcaklıklara atılıp eritiliyor.
MHP’den geriye fazla bir şey kalmayabilir. Bahçeli’ye
karşı olan adayların bile ne düşündüklerini bilen yok. Bahçeli’yi bile!
Ülkemize çok şeye patlasa da, yoksullaşsak da,
gerilere de düşsek, her şeyi bu potada eriterek başkanlık projesine gerekli
destek sağlanması hedefleniyor gibi.
Hükümet ve
Meclis kurşun asker olamaz
Hükümet ve Meclis, kendilerini de yok edecek ve
minicik kurşun askerlere dönüştürecek bu projeyi yakında kucaklarında
bulabilirler.
Türkiye dört nala koşturuluyor..
CHP ya bu gidişatın karşısında güçlü bir cephe
olarak ortaya çıkacak, ya da etkisizleştirilecek ve “vitrin demokrasisi”nin
cicisi muhalefet olarak var olacak.
Ama bildiğim bir şey var, siz orada fazla kalmayacaksınız.
Yakında
sizleri dışarıya alacağız...
Ülkenin ve dünya demokrasi birikiminin bu kadar
gücü kaldığına inanıyorum..
Gözlerinizden öperim.
29 Kasım 2015 Pazar / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet