Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet, 27 Ağustos Perşembe, 2020
Ne küçümserim ne abartırım. Bazı okurlar bir sen kaldın petrol üzerine yazmayan, neden susuyorsun, diye mesaj atıyor. Bilgi üzerinde toz dumanın, sis ve alaca karanlığın olduğu bir konuda yazmak kolay ve doğru değil. Önce anlamaya çalışacaksın.
Sis dağıldı mı ki oturdun yazıyorsun, diye sorabilirsiniz. Hayır. Ama bir başlangıç yapmak gerek.
Öncelikle, doğal gazın bulunması sevindiricidir. Hiç tartışmasız. Bu ülkenin malıdır, refahına katkı sağlayacaktır, kim bulursa bulsun. Bu açıklamadan sonra olaya girebiliriz.
Propaganda ile gerçek
İki durum yaşadık, yaşıyoruz. İlki Cumhuriyet’in, açıklamanın yapıldığı gün manşetten doğru olarak duyurduğu gibi, Tuna Deltası’nda, hükümetin Sakarya olarak anlamlı bir isim vermeyi tercih ettiği bölgede doğal gaz yatağına rastlanıldı. Herhalde sismik araştırmalardan elde edilen verilere de dayanarak, 320 milyar metre küplük bir rezerv tahmini yapıldı. Bölgede yeni yataklar bulunur mu, bilmiyoruz.
Hükümetin epey makul ölçülerde tuttuğu rezerv üzerine daha sonra açık arttırmaya çıkıldı adeta! Bazı petrol uzmanları 85 milyarlık bir varlıktan bahsetti. Neye ve hangi verilere dayanarak bunu ileri sürdü bilmiyoruz, çünkü uluslararası Enerji Ajansı direktörü Fatih Birol’a bu soruyu soran olmadı. Fatih Birol’un elinde özel bilgiler mi var hükümette olmayan? Hükümete fazlasıyla şirin görünmek, destek çıkmak veya kendine bir yeni siyasi gelecek tasarladığı için mi veya Türkiye’nin kendine özgüvenini artırmak için mi bu açıklamayı yaptı, bilmiyoruz.
Hükümetin 50-60 milyar dolar açıklaması ile Birol’un 85 milyar dolar açıklaması arasında büyük bir fark var. Öyle ki Cumhurbaşkanı ile inşallah yeni yataklar da buluruz ve yüksek miktarlara ulaşırız deme gereğini duydu.
İkinci durum, bu doğal gazla Türkiye artık eksen değiştirdi, yani köşeyi döndü, bundan sonra artık Türkiye küresel enerji oyuncusu oldu, biçiminde, hükümet cenahından, özellikle Berat Albayrak’tan gelen yüksek gerilimli, en üst düzeyden siyasi açıklamalar..
Pembe dizi kahramanı
Öyle ki Berat bey, 4- 5 yıl sonrası için tüketiciye müjde vermeyi de ihmal etmiyor: Doğal gaz fiyatlarını tabii ki düşüreceğiz!
Berat bey, o koltukta oturalı beri, hiç bir zaman gerçeği görmeyi tercih etmemiş, bunun yerine gelecekte hayallerini sanki bugünkü olgularmış gibi bize satmayı tercih etmiştir. Müthiş bir hayal taciri!
Berat bey olmasa, Amiral Battı’nın ekonomi üzerine millete sattığı ekonomi pembe dizileri de olmayacak ve sayfaları boy kalacak.
Berat beyin ağzından bugüne kadar, ekonomik kriz, işsizlik, pahalılık, zam, işten çıkarmalar vb üzerine tek laf duydunuz mu?
Görevi ülkeye ve ekonomiye gaz vermek. Bu görevi doğrusu büyük bir başarıyla yerine getiriyor.
Şimdi bu gazı, doğal gaz üzerine çeşitlemeleriyle sürdürüyor.
Ülkenin, ekonominin buna ihtiyacı var. Reel ekonomi yerini, hayal ekonomisine bırakmış durumda.
İlginç olan, doğal gazın “Büyük Kurtarıcı” olarak takdim edilmesi. Bu gaz Türkiye’nin dişinin kovuğuna yeter mi, tartışmalı.. Hele çalışın biraz daha, yeni yataklar bulun, şöyle 1 trilyon metreküp kesin rezervlere doğru yol alın...
18 yıl sonra derin kriz
Ayrıca doğal gaz üzerine yapılan yapılan propagandanın büyüklüğünün, ekonominin zorlukları ve krizlerinin büyüklüğü ile doğru orantılı olduğunu da anımsatırım.
Doğal gaz mı kurtaracak bizi, yoksa akıl, fikir, yenilik, ekonominin bilimsel yönetimi, ülke kaynaklarının çok akılcı kılı kırk yararak kullanılması, saydamlık, liyakat, demokrasi ve ülke birliği mi?
18 yıldır geldikleri nokta, derin krizdir.
Bol bol akan paraları har vurup harman savurdukları, taşa toprağa ve yandaşlara gömdükleri ağustos böceği zamanları geçince, şimdi “doğal gaz” umut ve kurtarıcı oldu. Sanki tek çareleri gibi duruyor ortada.
O kaynaklar doğru ve akılcı kullanılsaydı, bulunan gaz şimdi Türkiye için çerez olurdu!