Anadolu, onbinlercene, sabahın köründe
Köprüden Taksime yürümüş.. Bütün gün bütün gece millet Taksim diye biber
gazlarının, gaddar polisin gaz fişeklerinin, lastik mermilerinin üzerine
üzerine gitmiş, göğsünü siper etmiş, vurulmuş, düşmüş, yaralarını sarmış,
düşmüş kalkmış, hastahaneden yine eyleme koşmuş...
Aç kalmış, susuz kalmış, gece kapı önlerinde
uyuya kalmış.. Taksim Gezi Parkı, direniş demiş başka bir şey dememiş..
Bu gözükaralık mı, evet, bir kara sevda
Parkı’na, İstanbul’una karşı..
Aynı zamanda RTE’ye karşı da bir gözükaralık:
Yeter artık! Çek git..
***
11 yıllık RTE iktidarının katlanılmaz ağırlığını üzerinden silkip atmadır
aynı zamanda halkın Gezi Parkı Direnişi...
Millet hafifledi, gençleşti, yüzü gözü
açıldı, gözleri pırıl pırıl, kaşları gergin değil, çatıklık kayboldu, bedeninin
her bir tarafı gülüm gülüm gülümseme içinde..
Hayatı keşfetti insanoğlu.
Tepesinde günde beş posta boza pişiren bir
Başbakan’a karşı, çiçeği keşfetti, böceği keşfetti, gökyüzünü-güneşi keşfetti..
Kendini keşfetti!
Arkadaşlığı, dostluğu, dayanışmayı,
yardımlaşmayı keşfetti..
Elinden kaçırılmak istenen Parkı’nı,
İstanbul’unu, Atatürk’ünü, ülkesini, Türkiye’yi keşfetti...
***
Götürülmek istendiği savaşa karşı barışı
keşfetti!
Kardeşliği keşfetti, görüş ayrılığı içinde
olduklarıyla..
Düşüncesini keşfetti, kimliğini keşfetti,
bastırılarak yokedilmek istenen..
Ceberrutluğa, diktatörlüğe, hiçe sayılmaya
karşı direnmeyi keşfetti..
Yokoluşa karşı varoluşu keşfetti!
Yalanı, dolanı, hırsızlığı, sahtekarlığı,
Silivri’yi keşfetti..
Herkes içindeki yükselen, bıraksa patlayacak
sesi keşfetti!
Yüreğindeki kıpır kıpırlığı keşfetti..
Artık
yeter
isyanını keşfetti..
Hergün kafasına indirilen RTE ve onpara etmez
ciğersizlerin tokmaklarını keşfetti.
***
Millet medyanın medya olmadığını,
alçaklığını, satılmışlığını keşfetti. Para ve iktidar için herşeyi
satabileceğini keşfetti...
Kendi medyasını kurmayı keşfetti..
***
Millet, önünde hergün sahnelenen siyaset cambazlığını ve büyük onursuzluğu keşfetti..
Ve kendi onurunu keşfetti..
Gezi Parkı’nın da, çiçeğin böceğin de, ağacın
da, geçmişin de onurunu keşfetti..
Ayyaşlığın, ayyaşsızlara karşı büyük
faziletini keşfetti..
***
Demokrasi’yi keşfetti sonunda
insanoğlu!
Direnmenin, protestonun, isyanın, göğsünü
siper etmenin, yaralanmanın, öfke duymanın, bazen nefret de etmenin, hak ve
özgürlüklerinde israrlı olmanın, yılmamanın, korkmamanın demokrasinin ta
kendisi olduğunu keşfetti..
Görüşlerini korkmadan dile getirmenin,
inandıkları uğruna mücadele etmenin adına demokrasi dendiğini anımsadı..
***
Sahip olduğu güzel şeyleri, kendine ait olan
varlıkları yitirmenin yaratacağı büyük boşluğu, yeniden kurulmakta olan köhne
yapıyı... keşfetti..
Diktatörlüğü gördü, mezar kazıcıları
tanıdığı...
***
Vee.. 40 kentte onlarca kez milyonlar
ayaklanacak.. dünyanın desteği akacak direnenlere..
Ve RTE bunu görmeyecek..
Verdikleri kararların arkasına duracak..
mırın kırın.. biraz fazla oldu... sorumluları araştırıyoruz... bir sürü boş
laf.. bir sürü politikacı palavrası..
.. millet bize hatamızı gösterdi demek yok..
Direnişin bir demokrasi olduğunu anlamak yok..
Milletin aslında kendisine karşı büyük bir
demokrasi mücadelesi verdiğini, demokrasi hızası çektiğini, demokrasiye gel
çağrısı yaptığını görmek, kavramak ve özür dilemek yok..
Ya ne var? Gezi Park’ına avm
yapmayabilirlermiş, Topçu Kışlası yapacaklarmış.. gerisini düşünürlermiş... Bir
de Cami yapacaklarmış Taksim’e müjdesi üstüne üstlük..
Bir diktatör heveslisi halkın dilinden,
mücadelesinden anlamaz. Ülkenin bütününü “aşırı uç” görür.. değil mi ki kendisine
karşı direniyor millet!
Millete hizmet
eden diktatör olamazmış..
Dünya, “iyi niyetli” milletine hizmet
ettiğini söyleyen diktatörler mezarlığı halinde..
Hitler de milletinin yüzde 99’unu arkasına
almıştı ve yaptığı hizmetler sayfalar tutar..
Ama biliyoruz ki Hitler de hiç diktatör
olmadı!
RTE’ye tek çıkış yolu kalıyor... Milletin sesine kulak vermek...
Millet’e de Gezi Parkı’na bütün saflığıyla
sahip çıkmak...
-- 3 Haziran 2013, Pazartesi / Bilim ve Siyaset – Orhan Bursalı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder