İnsanların cenazelerini istedikleri gibi
kaldırmalarını polis zorbalığı ile engelliyorsan..
Beyaz gömlek giyen yurttaşları bile vayy bu doktor olabilir düşüncesiyle
gözaltına alıyorsan..
Doktorların kollarına kelepçe takıp halka
istediği gibi sağlık hizmeti vermesini yasaklıyorsan ve üstüne üstlük
soruşturma açıyorsan..
“Polisin”, anayasal hakkını kullanmak için
örneğin Taksim’e doğru giden yurttaşları kafasını gözünü yarıyor, gözünü
çıkartıyor, biber gazıyla ve toma sularınla durmadan zarar veriyor ve sakat
bırakmaya çalışıyorsa..
Çoluk çocuk yaşlı genç.. halkının bütününe
devlet şiddetini en kabasından en alçağından en vahşisinden uyguluyorsan...
Gezi Parkı gibi, tamamen İstanbulluları
ilgilendiren bir alanda ve mikro bir konuda “kışla yapılacaktırrrr” diye bütün ülkeye dayatıyor ve bunun için bütün ülkeyi yangın yerine
çeviriyorsan.. (Batsın Kışlan!!!)
Gazetecileri görev yapmasınlar diye gözaltına
aldırıyorsan.. Gazete patronlarını
karşında elpençedivan
durduruyorsan..
Bir emirle Gezi Parkı’nı dağıtıyorsan..
Otellerin içine baskın yaparak müşteri ve sığınanları gaz bombalarına
boğuyorsan.. Hastahane bahçelerine gaz bombaları atıyorsan...
Mitinglerde topladığın insanlara yalan yanlış
şeyler söylüyorsan.. Camide içki içtiler
(velev ki biri yapmış olsun!) diyerek bütün halkın dini duygularını kaşıyarak
gösterilere kışkırtıyorsan..
Kürsülerden, durmadan ve hergün neredeyse,
işadamlarını, banka müdürlerini, hala sana yeteri kadar uşaklık etmediklerini
düşündüğün medya patronlarını tehdit edici şeyler söyleyebiliyorsan..
Halka, şirketleri hedef gösteriyor ve alış
veriş yapmamalarını söyleyebiliyorsan..
Anayasal hakların, yasalardaki hakların
kullanılmasını önlüyorsan.. insan hak ve özgürlüklerine, sağlıklı yaşam hakkına
amansızca saldırtıyorsan polisini..
Kendi dini inançların doğrultusunda yasalar
yaparak bunu halka bir yaşam standartı olarak dayatıyorsan durmadan...
Yargıyı istediğin gibi yönlendiriyor ve
kürsülerden emir veriyorsan neredesiniz
diye..
Hergün, bazen günde 6 kez durmadan konuşarak,
milleti barıştırmak ve kanayştırmak yerine birbirine düşman etmeye
çalışıyorsan..
Polisi yere göğü sığdıramayarak, uyguladığı
büyük şiddeti ve vahşeti böylece yüceltiyorsan.. Zulme uğrayanlar hakkında tek
kelime söz etmeyerek ve uyarı yapmayarak polisine dolaylı olarak hadi
arkandadayım yürü diyorsan..
İçki içenlere ve halkın çok değer verdiği
kahramanlarına ayyaş diye seslenerek aşağılıyı davranabiliyorsan...
Silivriyi haksız ve hukuksuz tutuklananlar,
mahkum olanlar, yargılananlar cehennemine çeviriyorsan..
Kusura bakma usta, tam dört dörtlük bir
diktatörsün!
Yok yok, eksiği var fazlası yok..
**
Kusura bakma usta sen bu halkı durdurumazsın,
bugün bastırırsın, ama yarın yine karşındadır..
Ülkeyi, ancak sürekli zorba polisiye
önlemlerle yönetebilecek bir duruma getirdin.
Bir kez ipler koptu köprüler atıldı sen ve
destekçilerinle bu halk arasında..
Bu yazıyı yazarken uzaktan tv’den bağırış
çağırışın geliyor yine.. zerre kadar ne dediğini merak etmiyorum..
Ne ortak bir duygu kaldı ne ortak bir
düşünce, ne tasada ve sevinçte birlik..
Ortak ülke, ortak bayrak, ortak gelecek...
hiç biri kalmadı usta..
Hepsinin üzerinden buldozer gibi yıktın geçtin; yerle bir
ettin..
Halkla arana kan girdi, çıkan gözler kırılan
kafalar girdi, şehit direnişçiler girdi, feryat eden analar babalar çocuklar
girdi..
Sen yıkılmayı hem de tepetaklar, çoktaaan
hakkettin bu milletin gözünde.
Meşruiyetini yitiriyorsun, pek çok insana
göre yitirdin usta..
Seni, alanlara toplamaya çalıştığın ve milli
irade adını taktığın onbinler bile sandıkta kurtaramayabilir...
***
Ülkenin tepesinde bir diktatör.. dediğim dedik, çaldığım düdük.. En
yakın arkadaşarını, partisi dahi herkesi susturmuş...
Ve yanında sadece diktatörümüzü yedirtmeyiz diyenler ve evet efendimci ve
diktatörlüğü paylaşan palyaçolar..
Sokaklara bak usta, büyük vahşete uğramış
sokaklar caddeler çocuklar gençler analar babalar binalar kuşlar kediler
köpekler börtü böcek... hepsi...
Seni silmiş usta...
--- 17 Haziran 2013 Pazartesi / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder