1) Demek ki ortalığı karıştıran iktidarmış:
RTE ve polis, son gösterilere en az müdahaleci oldu. Özellikle Ethem
Sarısülük’ü anma törenlerinde.. Taksim özgürdü. Yoğurtçu Parkı büyük bir
yürüyüş yaptı.. Polis müdahalesi olmadı.. Bu, şimdilik kaydıyla, bir politika
değişikliğidir... Polis, toma, akrep, katil biber gazı ve plastik mermi
olmayınca, herşey sakin..
Demek ki,
“terör” yaratan, vandalizm yapan, göstericiler, protestocular, direnişçiler,
tencere tava çalanlar, caaanım gençler değilmiş. RTE’nin saldırı ve şiddet
politikasıymış.. İktidar 20 gündür Türkiye’ye kan kusturuyor neredeyse..
Ortalıktan çekilince şiddet aracı, geride kalan karanfil, gül, papatya, sevgi,
dayanışma, destek kaldı.. Ve gülen yüzler!...
2) RTE Neden Geri Durdu?
a) İktidarın
şiddeti, kendisine daha büyük ve güçlü protesto olarak geri döndü bir aydır.
Direniş sağlamlaştı ve istikrar kazandı. Gelinen nokta, bu tarihi yaşamayan
yaşamıyor demektir, anlayışı oldu. Gençlik, bulaşıcıdır; dışında kalan, kendini
dışlanmış hissetti.. Gençlik dayanışması diye bambaşka bir olgu ile karşı
karşıyayız.. Tabii analar babalar, kardeşler, babaanneler anneanneler de çocuklarını en iyi korumanın yolunun
onların yanında yer almakta olduğunu gördüler. Zaten onlar da boğazlarına kadar
doluydu ve bir çıkış yolu arıyorlardı..
b) RTE dünya
çapında tecrit oldu. Hiç abartmıyorum. İktidarı
dünyada tam çöktü bile diyebilirim!
“Kahraman Polisini” geri
çekmesinin temel noktalarından biri bu.. En azından şimdilik, diktatörlüğünü
kanıtlayan bu şiddet sahnelerine bir süre fırsat vermeyebilir.. Bunları biraz
unutturmaya ihtiyacı var! RTE’nin “siz
insan öldürmeyi çok işi bilirsiniz” sözleri kendisine döndü! İki adım daha
atsa, kendisine tam kanlı diktatör muamelesi
yapılmaya başlanacaktı.. Ama RTE bu bilinmez, eşikte duruyor!!!
c) Ama bu ara
süreyi protestocu avı başlatmakla
kullanıyor. Sosyalistlere baskınlara yönealiyorlar.. MİT 50 kişilik liste
vermiş, “elebaşı” diye! Organize hareketmiş de, falan filan.. iktidarın
kullanacağı bir sürü palavra.. Ellerinin altındaki mahkemeleri devreye
soktular.. RTE şimdi yine yüksekten atıp tutacak, tututklular üzerinden
provokasyon iddialarını sürdürecek.. Ama gördüğüm, protestocuların bu kez
tutuklanan arkadaşlarını savunmaya yöneliyor oldukları.. Bu ateş öyle kolay
söneceğe benzemiyor.
3) İki Dinamik:
Siyaseti şimdilik iki
dinamik belirliyor, sokak ve dünyanın RTE’ye baskısı.. Türkiye’nin dünya
ekonomisinde ortaya çıkan yeni dinamiğin en büyük kurbanlarından olması,
iktidarın muazzam ekonomik başarı masalını gündeme taşıdı.. eee, el parasıyla
düğün dernek ve zifaf gecesi yapmaya kalkarsan, sonunda olacağı budur... Durun,
daha başındayız.. İktidarın zorlukları yeni başlıyor.
4) RTE’nin MHP politikası:
RTE’nin en
büyük seçim hedefi hala MHP’yi çökertmek.
Mitinglerde MHP bayrakları, üç hilalli bayrak masalları, İmralı’da el sıkışıp
öpüşüp koklaştığı Öcalan’a “teröristbaşı” diye bağırması... Gene
MHP politikasının zerre değişmediğinin göstergesi. Ama bu kadar kaba ve kör
gözüm parmağına olay, RTE için sanki umutsuz bir vakaya dönüştü.. RTE, hem PKK
ile anlaşmayı sürdürecek, hem teröristbaşı diyerek MHP oylarını alacak.. Bu
politikayı nasıl sürdüreceği merak konusu..
Ama görülen şu:
PKK’nın elini kolunu serbest bırakmış, Cizre’de
gördüğümüz, pratikte olanın resmi dışa vurumu. Diyor ki Apo’ya: tamam kardeşim bak Kürt yönetimini
resmileştirmene ses çıkarmıyorum, ama bırak ta arada sırada sana da
teröristbaşı diyeyim... Cizre’yi başka Kürt kentleri izleyecek.. Cizre bir
test, aynı zamanda Öcalan’ın İmralı mesajlarının hayata geçirilmesi..
5) AKP – Cemaat:
Gülen’in
mesajları, hem destekle hem döv..
Devleti paylaşmada RTE aslan paylarını Gülen Cemaatine kaptırmayı düşünmüyor.
Gülen diyor ki, her adımı binbir tartışma
ile yapalım ve hata yapmayalım.. Kazançlarımızı feda edemeyiz..
Cemaat, The Taraf ile iktidarı “demokratik
vurucu yayın-politika ile hırpalıyor. Tabii burada esas olarak liberal sopaları kullanıyor! Ama
Baransu’nun MİT ile ifşaatlarını es geçmeyelim.. İyidir, bir şikayetim yok,
sadece bilinsin diye not düşüyorum! Baransu’nun Balyoz konusunda ne kadar
sahtekarlığı varsa, MİT belgelerinde de o kadar sahiciliği var!
Önümüzdeki
seçim sürecinde, Cemaatin iktidardan bir kopuşunu ve CHP gibi bir muhalefete
destek vereceğini zerre kadar hiç beklemiyorum. Çünkü iktidar olarak bugüne kadar elde ettiği kazançlarını kaybeder!
Kimse yanlış hesap yapmasın! RTE-Gül anlaşmasıyla, sadece Cemaatin oyun alanı
daraldı!
6) Türkiye Barolar
Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu,
yerel seçimlerden sonra, Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin birleştirileceği
görüşünde. Başkanlık Anayasası ve partili Cumhurbaşkanlığı seçenekleri için
olasılığın da çok azaldığını söylüyor. Bu durumda, RTE, düz Cumhurbakanlığı
için de aday olabilir. Parti Tüzüğünün değiştirilerek Başbakanlıkta kalması da
az olasılıklı bir seçenek olarak masada..
Ama, iktidarı
etkileyecek dinamiklerin, seçim sürecinde nasıl yeni bir durum yaratacağını
şimdiden bilemeyiz.
İktidar içinde
ittifaklar değişebilir!
--- 27 Haziran 2013 Perşembe / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder