RTE’nin son
Salı konuşmasını bir yerden kesip görebileceğiniz bir duvara asın, çünkü bu
konuşma kendisinin topluma, muhalefete, hayata, siyasete, gençlere, doğaya,
demokrasiye, hukuka.. özetle hemen herşeye bakışının ana hatlarını içerir..
Konuşma, Tayyip beyi anlamanın bütün ipuçlarına sahip! Bu konuşma içerdiği çok
ciddi ipuçlarıyla bir kılavuz olabilir. Şüphesiz, süreç içinde bazı “politik
hesaplı” sapmalar olabilir.. Ama doğrultusu önemli..
Ana doğrultu,
bütün güçleri kendinde toplamak isteyen bir lider.. herşeyi bütün yasaları,
siyaseti buna göre düzenleyen bir lider.. demokrasiyi tamamen biçimsel gören
bir lider.. iktidarını tehdit edecek herşeyi, ya büyük polis gücüyle (yarın
Ordu ile de!) ve/veya seçmen gücüyle ezmeye yeminli bir lider..
Yani her
durumda iktidarda uzun vadeli olarak kalmayı planlayan bir siyasi kimlik var
karşımızda...
Nereden çıkartıyorsun
diye soran varsa hala, polis gücünün en az 100 bin kişi artırılıp her türlü
araç gereçle donatılmasını ve üstelik Meclis’te bekleyen ağır silah ithal etme
yetkisini içeren tasarının yasalaşmayı beklediğini anımsatırım... Üstüne
üstlük, iki gündür Mehmet Baransu’nun,
herkesin bütün yaptıklarıyla, neredeyse hergün nereye ne kadar ve ne işediğinin
verileriyle fişlenmesini öngören yeni gelişimi de buna ekleyin.. Toplumun
denetimi MİT’e, tabii ki Emniyet’e ve karşı çıkacakları ezmeyi de büyük polis
gücüne verilmiş durumda...
Bütün bunlar,
uzun soluklu bir iktidar yapılanmasının ve toplumun her tarafından sarıp
sarmalanıp iktidarın cenderesine sokulacağının göstergeleri.. Yoksa, seçimlerde kaybetme olasılığını düşünen bir
iktidar, böyle faşist-diktatoryal yapılanmaya adım atmaz..
***
Bu başlıktaki
saptamayı gündeme getiriyor: RTE iktidarı bırakmayı asla düşünmüyor!
Yani, göstermelik
seçimlerde, sandıklarda bile!
Seçimleri
kazanmak ve sandıktan çıkabilmek için her türlü önlemi alıyor ve alacak demek..
Birinci olarak,
seçmen bütün yalan propaganda ve haberle şartlandırılacak... camide içki,
türbanlıya saldırı, bayrak yakma.. bunlar şimdilik sıradan yalanlar.. daha bu tür neler çıkacak neler..
İkinci olarak,
siyasi ve ideolojik yalanlar.. Her türlü beyin yıkama...
Üçüncü olarak
her türlü hukuk düzenbazlığıyla, muhalefeti bastırma, savcı ve hakimleri tam
randımanlı kullanma.. avukatları sindirme.. Bunun provası iki gündür Çağlayan
Adliyesi’nde yaşanmakta...
Dördüncü
olarak, sandıktan çıkmayı garanti edecek manipülasyonlar.. seçmeni iğfal edecek
her türlü yöntem (bunlar uygulanıyor)
Ve daha neler
neler... Kafayı diktatörlüğe takmış bir yönetim bu amaçla neler yapabilirse...
***
Neyse fazla
uzatmayayım, iktidarı ve partisini, “normal, demokratik, seçimle gelip gidecek”
bir iktidar, parlamenter sistemin bir
unsuru olarak görenler, stratejik ve çok temel bir siyasi hata yapıyorlar demektir.
Bu bakışla bir politika üretilemez.. Oyunun kurallarını kabul etmeyen
birisiyle, oyunun kurallarını kabul eden birisinin herhangi bir ortaklığı zaten
olamaz..
CHP’nin Merkez Komitesi
ve bütün diğer partiler (BDP dahil) konuyu çok temelden yeniden düşünmeliler.
Oyunun kurallarından birinin Cumhurbaşkanlığı olduğunu da düşünemeyiz. Çünkü Gül dün yaptığı açıklamayla, RTE’nin
gemisine kapağı atmış görünmektedir (ya göstermelik ya zorunluluktan)..
Türkiye’nin Avrupa gibi demokratik bir ülke olduğunu söyleyebilecek bir
siyasetçinin kapısını çalarak “çözüm aramak”, sonuçsuz veya göstermelik bir
tutumdur.
CHP ve bütün
siyasal partiler tarihi bir sorumluluk
ile karşı karşıya.. Bu sorumluluk, durumun mümkün olduğunca doğru analizine
dayanan politikalar üretmeyi gündeme getirir..
BDP ve Apo da
kendilerini aslanın ağzına teslim etmiş görünüyor. Demokrasi ve özgürlük,
halkla, demokratik güçlerle birleşmekle sağlanır. Diktatörlük rejimi kurmaya
yönelenlerle birliktelik, kendini de yoketmeye yönelmektir..
***
Peki: RTE ve AKP amacına ulaşabilir mi..
hayır, bin kere hayır.. Niyeti, yönelişi, amacı üzerine durum analizi, bunların
gerçekleşebileceğini söylemez..
Siyasette artık
halkın kendisi vardır. Dünya kamuoyu, demokrasi güçleri vardır.. Bu politika
ile iktidar dünyada sadece yanlızlaşır ve hızla gider.. Medyanın bütün
düzeysizliği ve uşaklığı bile yardımcı olamaz..
Siyaset, “hattı müdafa”dan “sathı müdafa”ya yönelmiştir.. Gezi aslında siyaset olarak buna büyük
hizmet etti..
Nehrin gerisine
doğru yolculuğu sadece Morino
balıkları ve İnci kefalleri başarır..
RTE ise, ikisi de değildir...
--------
13 Haziran 2013 Perşembe / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder