Atatürk ve
dönemine düşmanlık insana neler yaptırır! Son örnek Bayrak olayı.. Kazlıçeşme mitinginde, bizim bayrağımızın ölçüsü rengi bellidir. Herkes bu bayrağı evine assın
dedi.. Tabii bu konuyu gündeme getirmesinin nedeni, üzerinde Atatürk resmi
de olan bayraklardı.. Atatürklü bayrakların dalga dalga büyük bir deniz gibi
her yeri kaplamasından rahatsız Beyefendi.. Seziyor ki, Atatürklü bayrak demek, bana protesto demek... Kazlıçeşme’ye
toplanarak getirilen kitlelere, o
bayrakları kullanmayın, evlerinize resmi bayrağı asın... diyor.
Size ne,
isteyen Atatürklü bayrak isteyen Atatürksüz bayrak taşır, asar.. kapar koşar...
Bunu da mı size soracaklar.. Hayır, kastı var, Milleti ikiye bölüyor: Atatürklü bayraklar taşıyan bizden değil. Bu
bayrakları asmayın.. İki bayrağı çatıştırıyor, yani milleti çatıştırıyor..
Büyükada’da
bu konuşmadan sonra bazı evlerde Erdoğan’ın önerdiği bayraklar, bazı evlerde
ise Atatürklü bayraklar... Böylece kim ne neyi savunuyor anlıyorsun.. “Düşman kim dost kim..” Tabii bu arada,
RTE’den bihaber resmi bayrak asanlar da güme gitme tehlikesiyle karşı karşıya..
Evlerde genellikle bulunan, örneğin bizdeki düz bayrak!
Erzurum
konuşmasında da, “Ama 'üç hilali de açarız' derseniz o da
Osmanlı'nındır, onunla da gurur duyarız" dedi. Kimse kendisine
bugünkü bayrağımızın Osmanlı’nın son döneminde kullanılmaya başlandığını
söylememiş. Erzurum’un katkısını bildiğinden, Kazım Karabekir’i anarak,
Kurtuluş Savaşını da sahiplenmiş. Esas temsilcisi CHP değil kendileriymiş..
Tabii, Polise
talimatı ben verdim, dediğini
de not düşelim.. Dün de emir verip halkın üzerine saldırttığı polislerine “kahramanlık
destanı yazdınız” dedi. Düşman kendisini desteklemeyenler.. RTE,
polisin elini tutmuyor, tam tersine arkanızda
ben varım yürüyün diyor.. Antalya’da otoparkta gençleri linç etmeye kalkan
polislerin arkasındaki esas kişinin de RTE olduğu kendiliğinden ortaya
çıkıyor.. Bir not da benden: Erdoğan, mitinglerinde aslında kamu düzenini bizzat bozan Başbakan
rolünü oynuyor... Bütün bunlar bir muktedirin sonrası dönemdeki karnesini
oluşturuyor..
***
Bugünkü yazımda
gelmek istediğim tartışmalı bir konu var: RTE
Türkiye’yi bir “medeniyetler çatışması” içine mi sürüklüyor?
“Medeniyetler Çatışması”,
biliyorsunuz, ünlü Amerikalı siyabet bilimci Huntington’un tezidir. Tez, dünyada ana çatışmanın Batı hristiyan
medeniyeti ile Doğu’nun ağırlıklı olarak İslam medeniyeti arasında geçeceğini
(hatta geçmesi gerektiğini) önerir!
Erdoğan’ın
politikaları, toplumu yeniden ve otoriter bir modelde biçimlendirme
faaliyetleri, toplumu çatıştırmacı kişiliği ve düşüncesi, benzer veya benzemez,
ama bana medeniyetler çatışması tezini anımsattı.
RTE’nin topluma
dayattığı çatışmanın ana noktaları, ülkenin dinci yapılanması uğraşıdır.
RTE’nin başlıca siyaseti din söylemine dayanıyor. Örneğin diyor ki: “Erzurum'da yer Allahuekber'dir. Erzurum'da gök Allahuekber'dir.
Erzurum'da dağ Allahuekber'dir. Bu Allahuekber'i hiç kimse sarsamaz..” Tabii bu salt bir örnek.. Mitingleri genellikle bu
karakterdedir. Siyasette başlıca silahı din.. Milleti
inananlar- inanmayanlar, biz inananlarız,
onlar inanmazlar kampı biçiminde bir politika, adeta savaş politikasını
kışkırtır..
Burada laikliğin aşındırılarak mümkün olduğunda işe yaramaz hale getirilmesi isteği
ve faaliyeti var. Bunu ne kadar başarırsa, toplum o kadar dinci söylemin
prangasına vurulacak. Zaten alkol yasaları, eğitimin dinci içeriğinin giderek
artması, imam hatip okullarının yıldızını parlatma çalışmaları, Diyanet’in
tamamen bir fetva ve toplumu dincileştirme kurumu olarak devreye sokulması vb.
bunların hepsi bu politikanın parçaları.
***
Yeni Osmanlılık
da, bütünü tamamlayıcıdır. Otoriter, diktatoryal kişilik, ve bu pozisyona
anayasal- yasal bir altyapı kazandırma girişimleri de, adı konmamış bir
padişahi makamın-kişiliğin toplumda inşa edilmesidir. Siyasi anlamda, ülkenin
aştığı Ortaçağ toplumu yaratma isteği.. Bu politikanın temel dayanağı da,
toplumda varolan ve yaşayan ortaçağ artığı herşeydir.. bunları sayalım mı?
Bütün bunlar,
Türkiye Cumhuriyeti’yle hesaplaşmadır, güncel anlamı da, toplum içinde bir
medeniyetler çatışmasını kışkırtmaktır..
Ama bu boşuna
bir çabadır. Toplumu iktidardayken çatıştırabilir ama geri götürmeyi
gerçekleştiremez..
Gezi Parkı’nın ortaya çıkarttığı gençlik, bunun
hem kanıtı hem de teminatıdır.
Hey, Türkiye’nin yarınını, bu gençlik kuracak!..
-- 25 Haziran 2013 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder