SAYFALAR

3 Haziran 2013 Pazartesi

Halkın Keşfettikleri / RTE Bir Türlü Anlayamıyor!


Anadolu, onbinlercene, sabahın köründe Köprüden Taksime yürümüş.. Bütün gün bütün gece millet Taksim diye biber gazlarının, gaddar polisin gaz fişeklerinin, lastik mermilerinin üzerine üzerine gitmiş, göğsünü siper etmiş, vurulmuş, düşmüş, yaralarını sarmış, düşmüş kalkmış, hastahaneden yine eyleme koşmuş...
Aç kalmış, susuz kalmış, gece kapı önlerinde uyuya kalmış.. Taksim Gezi Parkı, direniş demiş başka bir şey dememiş..
Bu gözükaralık mı, evet, bir kara sevda Parkı’na, İstanbul’una karşı..
Aynı zamanda RTE’ye karşı da bir gözükaralık: Yeter artık! Çek git..
***
11 yıllık RTE iktidarının katlanılmaz ağırlığını üzerinden silkip atmadır aynı zamanda halkın Gezi Parkı Direnişi...
Millet hafifledi, gençleşti, yüzü gözü açıldı, gözleri pırıl pırıl, kaşları gergin değil, çatıklık kayboldu, bedeninin her bir tarafı gülüm gülüm gülümseme içinde..
Hayatı keşfetti insanoğlu.
Tepesinde günde beş posta boza pişiren bir Başbakan’a karşı, çiçeği keşfetti, böceği keşfetti, gökyüzünü-güneşi keşfetti..
Kendini keşfetti!
Arkadaşlığı, dostluğu, dayanışmayı, yardımlaşmayı keşfetti..
Elinden kaçırılmak istenen Parkı’nı, İstanbul’unu, Atatürk’ünü, ülkesini, Türkiye’yi keşfetti...
***
Götürülmek istendiği savaşa karşı barışı keşfetti!
Kardeşliği keşfetti, görüş ayrılığı içinde olduklarıyla..
Düşüncesini keşfetti, kimliğini keşfetti, bastırılarak yokedilmek istenen..
Ceberrutluğa, diktatörlüğe, hiçe sayılmaya karşı direnmeyi keşfetti..
Yokoluşa karşı varoluşu keşfetti!
Yalanı, dolanı, hırsızlığı, sahtekarlığı, Silivri’yi keşfetti..
Herkes içindeki yükselen, bıraksa patlayacak sesi keşfetti!
Yüreğindeki kıpır kıpırlığı keşfetti..
Artık yeter isyanını keşfetti..
Hergün kafasına indirilen RTE ve onpara etmez ciğersizlerin tokmaklarını keşfetti.
***
Millet medyanın medya olmadığını, alçaklığını, satılmışlığını keşfetti. Para ve iktidar için herşeyi satabileceğini keşfetti...
Kendi medyasını kurmayı keşfetti..
***
Millet, önünde hergün sahnelenen siyaset cambazlığını ve büyük onursuzluğu keşfetti..
Ve kendi onurunu keşfetti..
Gezi Parkı’nın da, çiçeğin böceğin de, ağacın da, geçmişin de onurunu keşfetti..
Ayyaşlığın, ayyaşsızlara karşı büyük faziletini keşfetti..
***
Demokrasi’yi keşfetti sonunda insanoğlu!
Direnmenin, protestonun, isyanın, göğsünü siper etmenin, yaralanmanın, öfke duymanın, bazen nefret de etmenin, hak ve özgürlüklerinde israrlı olmanın, yılmamanın, korkmamanın demokrasinin ta kendisi olduğunu keşfetti..
Görüşlerini korkmadan dile getirmenin, inandıkları uğruna mücadele etmenin adına demokrasi dendiğini anımsadı..
***
Sahip olduğu güzel şeyleri, kendine ait olan varlıkları yitirmenin yaratacağı büyük boşluğu, yeniden kurulmakta olan köhne yapıyı... keşfetti..
Diktatörlüğü gördü, mezar kazıcıları tanıdığı...
***
Vee.. 40 kentte onlarca kez milyonlar ayaklanacak.. dünyanın desteği akacak direnenlere..
Ve RTE bunu görmeyecek..
Verdikleri kararların arkasına duracak.. mırın kırın.. biraz fazla oldu... sorumluları araştırıyoruz... bir sürü boş laf.. bir sürü politikacı palavrası..
.. millet bize hatamızı gösterdi demek yok.. Direnişin bir demokrasi olduğunu anlamak yok..
Milletin aslında kendisine karşı büyük bir demokrasi mücadelesi verdiğini, demokrasi hızası çektiğini, demokrasiye gel çağrısı yaptığını görmek, kavramak ve özür dilemek yok..
Ya ne var? Gezi Park’ına avm yapmayabilirlermiş, Topçu Kışlası yapacaklarmış.. gerisini düşünürlermiş... Bir de Cami yapacaklarmış Taksim’e müjdesi üstüne üstlük..
Bir diktatör heveslisi halkın dilinden, mücadelesinden anlamaz. Ülkenin bütününü “aşırı uç” görür.. değil mi ki kendisine karşı direniyor millet!
Millete hizmet eden diktatör olamazmış..
Dünya, “iyi niyetli” milletine hizmet ettiğini söyleyen diktatörler mezarlığı halinde..
Hitler de milletinin yüzde 99’unu arkasına almıştı ve yaptığı hizmetler sayfalar tutar..
Ama biliyoruz ki Hitler de hiç diktatör olmadı!
RTE’ye tek çıkış yolu kalıyor... Milletin sesine kulak vermek...
Millet’e de Gezi Parkı’na bütün saflığıyla sahip çıkmak...
--3 Haziran 2013, Pazartesi / Bilim ve Siyaset – Orhan Bursalı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder