Toplumsal şiddet dağlara tırmanırken, bazı
insanlar durmadan Cumhurbaşkanı Gül’ün
kapısını çalıp durdu: “Cumhurbaşkanım
orada mısınız, şu duruma müdahale etsenize..” benzeri yakarışlara, Çankaya
kapı duvardı. Devletin ülkenin başı iki kelime etmez mi!?
Bu sayfadaki fotoğraflar çok şey anlatıyor..
Neden Gül’ün iki kelime etmediğini de!..
Bir aydır bu fotoğrafları yazacağım ama
fırsat olmadı.. Hey neredesin, diye Gül’ün kapısı çalınınca, yazmanın
tam zamanı geldi. Hemen söyleyeyim: Gül,
RTE’nin kanatları altında, o nedenle göremiyorsunuz!..
Bu fotoğraflar, 3. Köprü’nün temel atma
töreninde çekildi. Fotoğrafı görünce, tamam dedim, RTE olayı bitirmiş, aralarında
büyük anlaşma sağlanmış... Bu mesajı veren, Hayrünnisa Gül hanımla Emine
Erdoğan hanımın ele ele kol kola
fotoğrafıdır! son yıllarda böylesine “samimi” bir fotoğraf ve birliktelikleri
görülmedi. Bu fotoğrafları iki liderin kamuoyuna da bir duyuru niteliğini
taşıyordu! Gül ile RTE bu pozu veremeyeceklerine göre.. Zaten yazının altına
koyduğum büyük fotoğraf da dörtlü
mutluluğun kanıtıdır!
***
AKP’nin iki lideri arasında büyük çekişme
vardı. Gül’ün karşı çıkışlarına bu köşede çok yer verdim. RTE Başkanlık Sistemi
düşüyle Gül’ü tamamen tasfiyeye yönelmişti, Başkan olursa atayacağı hükümette
Gül’e yer yoktu. Oysa Gül doğal olarak Başbakanlığı istiyordu (veya
Cumhurbaşkanlığında kalmayı). Çankaya’yı isteyen RTE’ye göre ise bu durum “iki başlılık” yaratacaktı.. Gül’e BM
Genel sekreterliği bile önerildi! Öyle ya “dünya lideri” RTE bıraksalar Gül’ü
oraya atayacaktı (Oysa orası ABD’nin makamıdır!)
Gül ile RTE arasında “büyük anlaşma” temel
atmadan kısa bir süre önce gerçekleşmiş olmalı.. Çünkü Gül o zamandan bu yana
Erdoğan’a dokunacak ciddi hiç bir “eylem”de bulunmadı! İçki yasasını onayladı.
RTE’nin Gezi Parkı’na büyük saldırısından hemen önce de, protestoculardan parkı
boşaltmalarını istedi.. Başka bir şey daha dedi: Türkiye’de basın özgürlüğü vardır, demokratik bir ülkedir.. Batı
basınında çıkan eleştirilere karşı çıktı.. Bu konularda da RTE’nin tam yanında
durdu..
Hem de, ülkede demokrasi ve özgürlük
yoksunluğunun, medyada Tayyipleşmenin ayyuka çıktığı bir zamanda! Bir nokta
daha: Kılıçdaroğlu’nun “liderler zirvesi”
talebini de geri çevirdi.. Gerçekten de çok anlamsız bir girişimdi! Gül- RTE
ittifakını okuyamamış bir girişim!
Peki ittifak neden oldu? Diyorum ki, girişim RTE’den geldi! Neden? Parti
içinde büyük rahatsızlık vardı ve Gül’ün yeni parti kurma arayışı ayyuka
çıkmıştı. İkincisi, ABD ve bazı AB ülkeleri (İngiltere örneğin, Hollanda vb),
RTE yerine Gül’ün ülkede dümeni ele almasından yanaydılar. ABD’den Gül’e çok
açık destek geldi (Akli adam vb), RTE’ye de çok eleştiri! Parti içinde oluşan
bu kanat+ABD-AB desteğine RTE karşı durabilemezdi! Ne kadar “milli irade” diye
söylenip dursa da! Valla, medyayı da yanına aldıklarında, RTE’yi yıkıp
geçebilirlerdi.. Partinin diğer önde gelenleri (Arınç mesela), RTE’nin
papağanları durumuna itilip duruyordu..
Ayrıca Cemaat’i
unutmayalım, ki Gül’e, AKP içinde oluşacak bu yeni oluşuma kesin desteğe
hazırdılar..
***
RTE ve adamları bunu okudu. Önümüzdeki
süreçte patlayacak büyük fırtına karşısında yıkılıp gitmektense, ittifaklara
yöneldi! Tabii en önemli ittifak Gül ile yapılacaktı. Böylece Parti içinde
“muhalefeti” de denetim altına almış olacak ve bölünmeyi önleyecekti.. Parti
içindeki diktasını da sürdürecekti böylece..
Ne karşılığı peki?
Üç olasılık var: Ya, RTE “Başkan” seçilmesi durumunda hükümeti
kurması için Gül’ü Başbakan atayacak.. Ya Gül partinin Cumhurbaşkanı adayı
olacak ikinci kez, bu durumda tüzük değişecek ve RTE Başbakan adayı olarak
seçimlere girecek.. Ya da, eğer Başkanlık anayasası rafa kalkarsa, Gül ile
Erdoğan, yer değiştirecekler, Putin-
Medvedey rollerini oynayacaklar..
RTE’nin bir diktatör rolünde ortalıkta esip
gürlemesinin, ve partisinde kimsenin sesini çıkartmamasının ardında (E. Günay
ve iki milletvekili dışında), cephe gerisini bu sağlama almak yatıyor.
Şüphesiz, bu ittifak şimdilik böyle, ama ortaya çıkacak yeni durumlar, halk,
ABD-AB ve dünya demokratik güçlerinin baskı ve tepkileri, Suriye, İran, Kürt
meselesi ile ekonomideki kötü gidiş, bütün bu ittifakları yerle bir edecek ve
yeni oluşumları ortaya çıkartacak güçlü potansiyellerin hepsini barındırıyor..
Hem de şiddetle!
----18 Haziran 2013 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Durumu "şahane okumuşsunuz"...
YanıtlaSilTespitler çok doğru hocam. Ama hala konuşmadığımız ya da konuşmaktan erindiğimiz, çok tedirgin edici şey şu: Bu adamların karşısına ilk genel seçimde civciv mi yoksa şapkadan tavşan mı çıkaracağız? Ne CHP (sesi çok muhafakar çıkıyor artık), ne MHP (AKP istepnesi), ne de neidüğü belirsiz BDP ile AKP' yi kimse ekarte edemez. Ancak oyları bir miktar azalır kanaatindeyim (baraj kaldırılmaz ve elektronik-yüksek ihtimal manipüleli-seçim sistemi değişmezse bu da olmaz!)...
YanıtlaSilSaygılarımla,
Süha DEMİREL