Yaşadığımız günlerde zamanın ivmesi
hızlandı.. Eskiden diyelim ki ayda bir RTE’nin yol açtığı bir tartışmayı ancak
tamamlardık, şimdi ise neredeyse her gün bir ‘bomba” patlatıyor. Hiç bir şey
doğru düzgün tartışamadan öbür konuya geçiyoruz..
İslama
göre bir toplum düzeni dayatıyor Başbakan,
der demez, hemen bunu doğrulayan bir açıklama yapıyor.. İki ayyaş ile başlayan ve dinin
Kuranın emrettiği alkol yasasını neden kabul etmiyorsunuz biçiminde bir
düşünce boşalımı yaşıyor.. Ayyaş lafı
şüphesiz tartışılır, ama Başbakanın sevdiği bir laftır, akla hemen gelen de Mustafa
Kemal’dir.. Düşüncelerinde Kurucumuzun adını, lafın gelişi gibi
dillendirmiş olabilir.
Her neyse, ama Başbakan yasa yapıcılara,
Meclis’e, geçmiş milletvekillerine, Atatürk’se ona büyük hakaret etti.. Fakat,
bundan daha önemlisi, Başbakanın dinin
emrettikleri doğrultusunda yasa yaptığını itiraf etmesidir.. Aslında 4+4+4
eğitim yasası da bu inanç doğrultusunda hazırlandı.. İmam Hatip okullarının
yıldızını parlatan uygulamalar da.. AKP belediyelerinin egemen oldukları
kentlerde içki içilecek yer bırakmamaları da.. Kızların türbanlanması, laikliğin
adım adım yokedilmesi ve toplumu kadınlar-erkekler diye ayırım çabaları da..
Başbakanın Salı günkü konuşmasında çok önemli başka bir nokta daha vardı: Kılıçdaroğlu ve CHP’li milletvekillerinin Suriye’ye yönelik
etkinliklerinin, demeçlerinin, görüşmelerinin bütünüyle MİT’çe izlendiğini
açıklaması, bu amaçla fotoğraflanmaları, bütün bu çalışmalarının
dosyalanması... Ve Başbakanın bütün bunların vatana ihanet olarak
görülebileceğini ima ederek, gelin
bunları yapmayın demesi..
Eveeet.. AKP kapatma davası falan derken,
işler şimdi tersine döndü: CHP’yi hedef alan bir Başbakan, yönettiği devlet ve
kurumları var.. Böyle bir hata yapar mı, valla gözükara, yapar mı yapar,
birileri engellemeye çalışsa da dinlemeyebilir..
Haydi hayırlısı!
Bize diktatörün hası lazım.. Bu kadar
yetmez!...
***
Taksim
Gezi Parkı’nın yokedilmesine karşı toplum direnci çok önemli. Millet direniyor,
Taksim (deki millet) İradesi’ne saygı gösterir mi RTE!? Evet mi hayır mı? Hayır
ağır basıyor.. Taksim’den vazgeçersem,
liderlik karizmamı müthiş çizdiririm, diye düşünür.. Önceleri konuş konuş.. Direninişi görünce boyun eğ.. Sonra halk ne der!
Böyle bir vazgeçmenin defterinde yazdığını
sanmıyorum. Hiç yakıştıramam doğrusu!
Burası Taksim, Türkiye; milletine karşı her
türlü kabalığı göstermesinde, hiç bir dış engel yok nasılsa! Gazla, biberle, ez
ve geç...
Bakmayın böyle yazdığıma, umarım doğruyu,
milletin iradesini görür ve Taksim Gezi Parkını avm’leştirmekten vazgeçer..
Direnenleri yürekten selamlıyorum.. Taksim çok önemli, “Wall Street İşgal hareketine” dönüşebilir...
***
Türkiye, İstanbul her türlü doğa, insan, kent cinayetinin alabildiğine sahne oluyor..
Bunu nasıl durduracağız...
Üçüncü Köprü, Üçüncü Köprü yolu, Kuzey
İstanbul ormanlarının toptan yokoluşudur.
O Başbakan ki, 27.04.1995
tarihinde Büyükşehir Belediye Başkanı iken düzenlenen basın toplantısında, "Üçüncü köprü bir cinayettir. Böyle bir
teşebbüs İstanbul'un çağdaş kentleşmesi ve şehir ulaşımı için ölümcül sonuçlar
doğurur" diyordu. Toplantıda yanında da arkadaşımız Oktay Ekinci oturuyordu.. Oktay Ekinci,
o zaman Mimarlar Odası Başkanı olarak, “Sayın
Belediye Başkanı bu sözünüze gönülden katılıyorum, bu kararınızı destekliyorum”
demiştir.. Bu açıklaması RTE’nin, çeşitli kez gazetemizde manşet ve yorumlara
konu da olmuştur..
***
İnsanın gözünü rant bürüdü mü, kendisini bile
inkar edebilir.. O zaman öyleydi bu zaman böyle.. Ama RTE’nin o zaman dile
getirdiği cinayetin niteliği değişmiyor.. İşte İstanbul vurulup öldürüldü ve
leşi ortada duruyor.. nasıl olsa o artık Başbakan, kaldıracak değil..
Öldürülen İstanbul’un cenazesini kimse
kaldıramayacak ve ebedi olarak ortada kalacaktır!
Üstüne üstlük, köprüye bir de Yavuz Sultan Selim adını vermezler mi!
Yavuz ki Anadolu’da tarihin en büyük alevi kıyımını yapan biridir..
Pardon, o başbakan değil miydi daha geçen
aylarda, Meclis’te Dersim’deki olayları bahane ederek, belgelerini sallayarak
CHP’ye saldıran ve Dersimlileri, Alevileri kandıracağını zanneden!
Tanrım nasıl bir ülkede yaşıyoruz...
----- 30 Mayıs 2013, Perşembe/ Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder