Başbakan Fas’a giderayak gazetecilere
açıklamalarda bulundu.. Kendisine, gerçek gazeteci gibi davranıp düzgün bir
soru soran gazeteciyi adeta azarladı. Alışık değil şüphesiz gazeteci sorusuna..
Eh, karşısına aldıkları hep “sevgili başbakanımız siz ne kadar
haklısınız, lütfen şu aşağılık munafıklara şöyle okkalı bir yanıt veriniz... şu
konuda veciz ve güzel icraatlarınızı açıklayınız, şu Esed’e de bir bindiriniz,
CHP de ne alçakça şeyler yapıyor, ona da bir giydiriniz, çapulcular ortalığı
kasıp kavuruyor onlara hadlerini nasıl ve ne zaman bildireceksiniz,”
türünden çanak sorular yönelttikleri için, bu kez sinirlendi..
Bu da ne demekti şimdi? Haaa Reuters
muhabiri! Bak sensin demek!
Gazeteci
dediğin, olaylara başbakanın gözüyle bakar, onun gibi düşünür, onun hoşuna gidecek şeyleri söyler, çünkü konu vatan millet sakarya, yani Başbakanın
düşünceleri ve AKP iktidarının geleceğidir!!!
Bu bile, olayları kendisinden başka şekilde
yorumlayabilecek her şeyi silip atan bir liderle karşı karşıya olduğumuzun
tipik kanıtıdır! Benim gibi düşüneceksin!
Ja wohl!
Daha parasını ödemeden, Show tv’nin kimliğini
yokedip derhal HT ile paralel yayına geçirdiğine göre, varın siz düşünün
gerisini! RTE derhal soluğu orada alıyor.. aslanlarım benim!!
***
Arkadaşlar, Avrupa–ABD hatta Afrika’da ülke
liderlerinin twitter’dan korktuğunu düşünebiliyor musunuz!?
Aman aman.. Twitter baş belasıymış..
Twitter nedir arkadaşlar, söyleyyim: Açık toplumun taaa kendisi! Bir açık
toplum cambazı da, açık toplumun direnişini neredeyse Ergenekoncu tertip olarak
nitelendirecek.. seni gidi gidi!
Peki RTE’nin korkusu niye?
Siz suspus edilen bir medya ile halkın haber
alma özgürlüğünü, farklı yorum öğrenme olasılığını sıfıra indirdiniz.. Ne
güzeldi ortalık öyle değil mi? Alın karşınıza tv’de birini, milletin kafasını
ütüleyip durun.. Beyin yıkaya yıkaya bu milleti hızada tutacağınızı sandınız..
Bunu size söyleyenlerin bütün teorilerini
halk çökertti.
Twitter haberleşme aracı, görüş alış verişi,
olan bitenler konusunda en hızla bir iletişim..
Mübarekleşmeyin.. Mısır’da ve diğer baskıcı
ülkelerdeki diktatörler de, twitter, internet, facebook.. artık ne kadar ışık
hızıyla haberleşme aracı varsa, hepsini ortadan kaldırmaya kalkıştılar..
Ama olmadı.. Çünkü iletişim ağı içinde tek
bir dünya var artık..
Heyy hadi herkes, babaanneler, anneaneler,
dedeler, çocuklar mini mini bebeler! Haydi twitter’a!
***
RTE, 2007’de Cumhuriyet mitingleri yapılmıştı ne oldu, yandı bitti kül oldu, bunlar
da geçer, diye düşünüyor.. Yanılıyor, bu farklı olayı algılayabilmesi için
antenleri başka seslere çevirmeli.. Ama şu mitingçiler, yürüyüşçüler düşman
ya..
Ama bakın, Türkiye ne Mısır ne de başka bir
Arap ülkesi.. Bunu da herkes bilsin.. Avrupa’nın içinde bir ülkeyi, İslami ve
şeriatçı ülkeler gibi, veya Afrika ülkesi gibi yönetebileceğinizi sanmayın...
Pardon, yanlış
bir ülkeye liderlik yapıyor olmayasınız sakın? Otobüsten yanlış yerde
indiniz sanırım!
Burada ne dikta söker, ne diktatörlük.. Evet
birilerinin böyle hevesleri olabilir, bunu deneyebilir, ama yapamaz,
gerçekleştiremez.. İşte 11 yıllık buna yönelik uygulamalar sonucu vardığınız
nokta budur..
***
Çünkü burası Türkiye..
Kuruluşunda atılan kökler, temeller o kadar
sağlam ki, dikiş tutmaz... Unutmadan: O Kuruluş Kökleri, yani o insanlar, o
kuşak bugün yaşıyor! Daha ana kuşak bile
bizlerle! Deneyimlerini, duygularını, heyecanlarını aktarıyor.. Bu kökleri
kesemezsiniz..
Bu ülkede yönetim tarzınızdan, felsefenizden,
yasalarınızdan ve bağırış çağrışınızdan dolayı, hem kendilerinin hem
çocuklarının, torunlarının hayatlarının kaydırılıp yokedilmek istendiğini gören
ve hisseden sokaktaki insanın tepkisiyle karşı karşıya olduğunuzu, birileri
size söylesin.. Sizin bunu görmediğinizi biliyoruz..
İç
savaş mı çıkartacaksınız.. AKP’lilerin evlerinden çıkmasını engellediğinizi
söylüyorsunuz. Bir başbakan bunu nasıl der.. Ama der, adı Recep Tayyip Erdoğan
olursa.. Siz, size oy veren yüzde 50’ye yakın seçmeni AKP’li mi sandınız..
Demirbaşınız yani.. Sizden yan çizerlerse onları ne yapacaksınız, çok merak
ediyorum.. Belirteyim: Sokaktaki milyonlar arasında size oy veren yüzbinler de
var..
***
Siz ki Esad’a
halkına zulüm etme diye söylenip
duruyor ve bu bahaneyle savaş çıkarma hevesinizi dile getiriyorsunuz.
Ülkenin 50 kentinde yüzü aşkın gösteri,
miting ve yürüyüş düzenleyen, gece evlerinde tencere tava çalanlar, milyonlar
da halk.. Polisiniz, gizli polisiniz, kışkırtıcı ajanlar, bombalarla, coplarla
vahşice üzerine gidiyor, kafa göz yarıyor, aralarına alıp dövüyor, öldürüyor...
Güçleriniz tepeden tırnağa silahlı, halk ise
barışçı ve tırnak makasına bile sahip değil.. Pardon iktidarınızın bu yaptığı
zulüm değil mi... Yoksa onlar halk değil miydi! Haaa anladım, size oy verenler
bu milletin bir parçası değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değil...
Sizin iktidarınıza karşı çıkanlar halk değil
de, biberlenmesi, gazlanması, kolunun ayağının kırılması, gözünün çıkartılması,
zehirlenmesi ve sonuçta susturulup pusturulup yokedilmesi gereken kitle ise, Esad’a
bu suçlamayı yöneltirken, lütfen bir de aynaya bakın! Belki şu zulüm makinenizi
yurttaş kanı dökmeden geri çekersiniz..
Kendi halkına eziyet eden, zulmeden bir
iktidar..
Böyle bir iktidara ve liderine ne denir?
Ben susayım..
Hadi siz söyleyin..
---- 4 Haziran 2013, Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder