SAYFALAR

18 Haziran 2013 Salı

Dört Dörtlük Diktatör


İnsanların cenazelerini istedikleri gibi kaldırmalarını polis zorbalığı ile engelliyorsan..
Beyaz gömlek giyen yurttaşları bile vayy bu doktor olabilir düşüncesiyle gözaltına alıyorsan..
Doktorların kollarına kelepçe takıp halka istediği gibi sağlık hizmeti vermesini yasaklıyorsan ve üstüne üstlük soruşturma açıyorsan..
“Polisin”, anayasal hakkını kullanmak için örneğin Taksim’e doğru giden yurttaşları kafasını gözünü yarıyor, gözünü çıkartıyor, biber gazıyla ve toma sularınla durmadan zarar veriyor ve sakat bırakmaya çalışıyorsa..
Çoluk çocuk yaşlı genç.. halkının bütününe devlet şiddetini en kabasından en alçağından en vahşisinden uyguluyorsan...
Gezi Parkı gibi, tamamen İstanbulluları ilgilendiren bir alanda ve mikro bir konuda “kışla yapılacaktırrrr” diye bütün ülkeye dayatıyor ve bunun için bütün ülkeyi yangın yerine çeviriyorsan.. (Batsın Kışlan!!!)
Gazetecileri görev yapmasınlar diye gözaltına aldırıyorsan..  Gazete patronlarını karşında elpençedivan durduruyorsan..
Bir emirle Gezi Parkı’nı dağıtıyorsan.. Otellerin içine baskın yaparak müşteri ve sığınanları gaz bombalarına boğuyorsan.. Hastahane bahçelerine gaz bombaları atıyorsan...
Mitinglerde topladığın insanlara yalan yanlış şeyler söylüyorsan.. Camide içki içtiler (velev ki biri yapmış olsun!) diyerek bütün halkın dini duygularını kaşıyarak gösterilere kışkırtıyorsan..
Kürsülerden, durmadan ve hergün neredeyse, işadamlarını, banka müdürlerini, hala sana yeteri kadar uşaklık etmediklerini düşündüğün medya patronlarını tehdit edici şeyler söyleyebiliyorsan..
Halka, şirketleri hedef gösteriyor ve alış veriş yapmamalarını söyleyebiliyorsan..
Anayasal hakların, yasalardaki hakların kullanılmasını önlüyorsan.. insan hak ve özgürlüklerine, sağlıklı yaşam hakkına amansızca saldırtıyorsan polisini..
Kendi dini inançların doğrultusunda yasalar yaparak bunu halka bir yaşam standartı olarak dayatıyorsan durmadan...
Yargıyı istediğin gibi yönlendiriyor ve kürsülerden emir veriyorsan neredesiniz diye..
Hergün, bazen günde 6 kez durmadan konuşarak, milleti barıştırmak ve kanayştırmak yerine birbirine düşman etmeye çalışıyorsan..
Polisi yere göğü sığdıramayarak, uyguladığı büyük şiddeti ve vahşeti böylece yüceltiyorsan.. Zulme uğrayanlar hakkında tek kelime söz etmeyerek ve uyarı yapmayarak polisine dolaylı olarak hadi arkandadayım yürü diyorsan..
İçki içenlere ve halkın çok değer verdiği kahramanlarına ayyaş diye seslenerek aşağılıyı davranabiliyorsan...
Silivriyi haksız ve hukuksuz tutuklananlar, mahkum olanlar, yargılananlar cehennemine çeviriyorsan..
Kusura bakma usta, tam dört dörtlük bir diktatörsün!
Yok yok, eksiği var fazlası yok..
**
Kusura bakma usta sen bu halkı durdurumazsın, bugün bastırırsın, ama yarın yine karşındadır..
Ülkeyi, ancak sürekli zorba polisiye önlemlerle yönetebilecek bir duruma getirdin.
Bir kez ipler koptu köprüler atıldı sen ve destekçilerinle bu halk arasında..
Bu yazıyı yazarken uzaktan tv’den bağırış çağırışın geliyor yine.. zerre kadar ne dediğini merak etmiyorum..
Ne ortak bir duygu kaldı ne ortak bir düşünce, ne tasada ve sevinçte birlik..
Ortak ülke, ortak bayrak, ortak gelecek... hiç biri kalmadı usta..
Hepsinin üzerinden buldozer gibi yıktın geçtin; yerle bir ettin..
Halkla arana kan girdi, çıkan gözler kırılan kafalar girdi, şehit direnişçiler girdi, feryat eden analar babalar çocuklar girdi..
Sen yıkılmayı hem de tepetaklar, çoktaaan hakkettin bu milletin gözünde.
Meşruiyetini yitiriyorsun, pek çok insana göre yitirdin usta..
Seni, alanlara toplamaya çalıştığın ve milli irade adını taktığın onbinler bile sandıkta kurtaramayabilir...
***
Ülkenin tepesinde bir diktatör..  dediğim dedik, çaldığım düdük.. En yakın arkadaşarını, partisi dahi herkesi susturmuş...
Ve yanında sadece diktatörümüzü yedirtmeyiz diyenler ve evet efendimci ve diktatörlüğü paylaşan palyaçolar..
Sokaklara bak usta, büyük vahşete uğramış sokaklar caddeler çocuklar gençler analar babalar binalar kuşlar kediler köpekler börtü böcek... hepsi...
Seni silmiş usta...
---17 Haziran 2013 Pazartesi / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder