Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

12 Kasım 2012 Pazartesi

YÖK Yasa Tasarısı, Üniversiteleri Bilimselleştirecek mi, Yoksa…


CBT Gündem, Sayı 1338, 9 Kasım 2012

YÖK’ün hazırladığı yasa tasarısı epey bir süredir üniversitelerde tartışılıyordu. Tek tek öğretim üyelerinden bile görüş soruldu. Onbinlerce yanıtı YÖK nasıl ve kimlerle derleyecek toparlayacak da taslağa yansıtacak! Bunu duyduğumda gülümsemiştim! “Görüş soruyoruz”, tutumunun olayın sadece vitrini olduğunu düşünüyorum!
YÖK sitesinde de tartışmaya açılan yasa taslağı önerisinin özünde, yakın geçmişe baktığınızda siyasi iktidarın kalın kalın izlerini görürsünüz. Yıllar önce üniversitelerin nasıl yönetilmesi gerektiği konusunda Ömer Dinçer’den tutun çeşitli üst düzey AKP’lilerin düşünceleri orada!
Bu bakımdan, taslak, tabandan gelen görüşlerden çok, siyasilerin bu konudaki görüşleri esas alınarak YÖK’çe formüle edilmiştir. Zaten AKP’den bağımsız bir yasa tasarısı hazırlanabileceğini düşünmek, eşyanın tabiatına aykırı olur!
YÖK veya yeni adıyla TYK (Türkiye Yükseköğrenim Kurumu) daha büyük bir yetki ile üniversitelerin tepesine konuyor. Feshini öngördüğü Üniversitelerarası Kurul’un da yetkilerini üstleniyor. YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya YÖK’ün “planlama, koordinasyon ve denetleme kurulu”na dönüştürüleceğini belirtiyor ve öğrenci temsili sözü veriyor.
Yükseköğretim ile ilgisi şu ilkeleri saptamışlar: Akademik ve bilimsel özgürlük, kurumsal özerklik, çeşitlilik, şeffaflık, hesap verebilirlik, katılımcılık, rekabet, kalite..
Ama bugüne kadar YÖK’ün neden bu ilkeler çerçevesinde üniversiteleri yönetmediği, hangi kaliteye göre rektörlük ve dekanlık atamalarını gerçekleştirdiği sorulabilir. Bilimsel özgürlük ve çeşitlilik kavramlarından YÖK’ün ne anladığı ve neleri kastettiği sorulabilir.
Bilmiyoruz. Çeşitlilik ne demek? Mesela birbirinden çok farklı, taban tabana zıt “bilim anlayışları” mı? Herkesin kendine göre kullanacağı çeşitlilikte bilim olabilir mi? Bilimin yöntemi, ilkeleri, araştırma etiği vardır..
Örneğin İstanbul Üniversitesi ilahiyatçılarından Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır ve heyetinin Kuzey Kutbu’na giderek namaz vakitlerinin nasıl olabileceğini “araştırmaları” ve dünyayı Güneş’in aydınlatmadığı sonucu ile dönmeleri “bilim” midir?
Diyorlar ki:
Norveç’in Tromso kentinde yaptığımız çalışmalar, bize kutuplarda Güneş batmasa da gece, Güneş doğmasa da gündüzün olduğunu gösterdi. Kur’an-ı Kerim’e baktığımız zaman da bunu destekleyen ayetler görüyoruz.. Kur’an-ı Kerim şunu da gösteriyor ki Dünya’yı güneş aydınlatmıyor.. Dünya’yı aydınlatan, Güneş ışınlarını aydınlığa çeviren gündüz dediğimiz varlıktır. Gündüz dediğimiz varlık ufkun altında da olsa, bunu aydınlığa çevirmektedir. Karanlığın oluşması, Güneş’in batmasından değil, gece denilen varlığın ortaya çıkmasıdır. Resim ve belgeseller üzerinde yaptığımız çalışmalarda da Güneş’in tepede olmasına rağmen karanlık olduğunu, Güneş’in yok olmasına rağmen gündüz denilen varlığın ortaya çıktığını görüyoruz…”
Bu sonuç bir “çeşitlilik” midir?
***
Üniversiteleri, en azından 10 yıllık devlet üniversitelerini üniversite konseylerinin yönetmesi öngörülüyor. Bu konseylerde o ilin vergi rekortmenleri de yer alacak. Konsey’in rektör adaylarını belirleme komisyonu da olacak. Bu kurulun başkanı da YÖK genel kurulundan olacak (Doğrudan etkileme!) Konsey’e kesin şeklini de Bakanlar Kurulu verecek. Üç rektör adayından birini ya Cumhurbaşkanı ya da YÖK atayacak..YÖK genel kuruluna Meclis’ten atama yapılabileceği gibi, partiler de Meclis’te temsillerine oranla üye gönderecek. 
Yeni tasarıda  ilk yıl zorunlu okutulan “Atatürk İlkeri ve İnkılap Tarihi, Türk Dili” dersi de kaldırılıyor. Zaten Milli Eğitim Bakanlığı da “Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda öğrenci yetiştirmek temel amacını milli eğitim mevzuatından çıkarma çalışmaları” sürdürüyormuş!
Açıklanan tasarı eleştirilere açıkmış ve gelen öneri ve eleştirilere göre yeniden şekillenecekmiş. Dergimizde bu yeni tasarı hakkında da görüşlere yer vermiştik. Gelen eleştiri ve önerilerin öz olarak ne kadar dikkate alınacağını merakla bekliyoruz..
Bu haliyle, yeni yasayla üniversitelerin ne kadar çağdaş ve bilimsel olacağı konusunda şüpheler çok yoğun.
***
Gelecek Cumaya kadar hoşçakalın..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder