Erdoğan uzun bir aradan sonra, Gazze’ye
saldırısı üzerine İsrail’i yeniden topa tuttu. Hem de öyle böyle değil!
İsrail’den girdi Obama ve Birleşmiş Milletler’den çıktı! RTE’ye baktım, benim
de tenime dokunan şeyler söylüyor! Ama bir haklı bin haksız bir durumla karşı
karşıya!
Ülkene, İsrail’i İran füzelerinden korumayı
da amaçlayan radar sistemini yerleştir.. 2004 Ocağında ABD ziyareti sırasında
Küresel Yahudi Yandaşlığı örgütünden (Amerikan Yahudi Komitesi) Cesaret
Madalyası’nı hâlâ taşı!.. Filistin’in durmadan kuyusunu kazan ve ABD
(dolayısıyla İsrail) ile işbirliği yapan Suudi Arabistan gibi ülkelerle yakın
müttefik ol! Filistin davasının savunucusu Kaddafi’nin
mezarını kaz, Libya’yı parçalayarak Batı’ya peşkeş çek! Yine Filistin davasının
savunucusu ve toprakları İsrail’in işgali altındaki Suriye’yi, tıpkı Kaddafi ve
Libya gibi, parçalayarak yoketmeye kalkış..
Sonra Filistin için gözyaşı dök! Tek kelime
ile yaaaa...huuu diyebiliriz.
Tutarsızlık dizboyu.. Davutoğlu’nun akıttığı
gözyaşına inanıyorum, ama bunlar yukarıdaki tabloda nereye ve neden akıyor diye
sorma hakkım var..
Neyse, amacım RTE’nin açmazlar dünyasına
dalıp orada boğulmak değil... Daha çok, amansız
İsrail saldırganlığının nedenini anlamak..
***
İsrail nasıl bu kadar acımasız ve saldırgan
olabiliyor? Tek nedeni var:
Filistin-İsrail meselesinde veya anlaşmazlığında bir küresel denge yok!
Dünyanın hiç bir bölgesinde böyle tek yanlı,
dengesiz ve alabildiğine bir saldırganlık bulunmuyor. İsrail yönetimine egemen
ruh ve düşünceyi anlayabilmek için, kasaplarından Ariel Şaron’un oğlu Gilad Şaron’a kulak verin:
“Filistin'le savaşta orta
yol yok., Gazze’de taş üstünde taş bırakmamalıyız. Bütün Gazze’yi dümdüz
etmeliyiz. Japonlar yeterince çabuk teslim olmadıkları için Amerikalılar
Hiroşima ile durmadı, Nagazaki’yi de vurdu.” (Jerusalem Post, Kesin Sonuç Gerekli,
başlıklı makalesi)
Böylesine bir
soykırım düşüncesi ve eyleme çağrı! Ama bu dizginsiz eylemin nedeni, dediğimiz
gibi, Filistin meselesinde neredeyse sıfır küresel dengenin bulunmasıdır.
Sadece atom bombası sahipliği değil.
***
İsrail’i
dengeleyecek ve barışa zorlayacak en önemli güç, şüphesiz ki İslam Dünyası’dır. İslam Dünyası
zavallıdır, bağımlıdır, parçalanmıştır, satın ve esir alınmıştır! İsrail’in
karşısında savaşı önleyecek ve barışı dayatacak bir İslam dünyası yoktur..
Suudi Arabistan, Kuveyt ve emirlikler ABD ile ittifak halinde. Mısır ABD’ye
bağımlı. Tunus, Cezayir zavallı durumda. Kaddafi ve Libya, öldürülerek ve
parçalanarak yokedildi.
Say babam say..
Son olarak, sıra Suriye’ye ve İran’a geldi!
Bu iki ülke de İsrail’e karşı olmaktan hızla çıkartılmak isteniyor.
Hadi soralım, İslam Dünyasının bu parçalanmışlığında RTE hükümetinin payına yüzde kaç
düşer!
Gözyaşından, esip gürlemeden önce, RTE ve
adamlarının bu soruya yanıt vermeleri gerekir.. Irak, Libya, Suriye.. Sırada
İran..
Burada İsrail’e karşı bir İslami savaş cephesinden
bahsetmiyorum!
İsrail’i barışa zorlayacak bir İslam ülkeleri
cephesinin yokluğundan söz ediyorum! Bu iktidarın neresini, bu açıdan
tutabiliriz de elimizde kalmaz!
***
Filistin meselesinde denge kurulmasını sağlayabilecek ikinci güç, Filistin’in arkasında
duracak örneğin Rusya ve Çin gibi büyük oyunculardır, ama bu oyuncular burada
yoklar. Bir Batı-Doğu dengesi, bir “dehşet
dengesi”, “küresel denge” yoktur.. Oysa burada üçüncü dünya savaşını
fitilleyecek bir ortam var!
İslam dünyasında tek at koşturan Batı
dünyasıdır, ABD’dir ilk başta, İngiltere ve Fransa’dır. Filistin meselesinde de
bu güçler tamamen İsrail’in arkasındadır.
Dolayısıyla İsrail Filistinlilere her türlü
zalimliği yapmakta kendini özgür görüyor..
Öyle bir özgürlük ki, Gazze’yi tamamen
yoketmeyi planlayan bir soykırım özgürlüğü..
Diyeceğim ki, RTE ve Davutoğlu’nun
çağırmalarını ve gözyaşlarını ben, kendilerinin içinde bulundukları duruma ve
açmaza dökülmüş olarak görüyorum!
--- 22 Kasım 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder