Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji, 2 Kasım 2012, Sayı 1337
Yazmayacak mısınız, yazacak
mısınız sorularına bir yanıt olarak Gündem’i tekrar açıyorum! Ne güzel burada
kitap tanıtımları, haberler yorumlar koyuyorduk.. Siz de rahattınız ben de! Bu
arada koca yazı bitirdik ama elimdeki kitabı bitirmedim. Sadece “Ulus Yıkıcılığı Zamanları”nın yeni
baskısına bir bölüm ekledim…
Bu arada dergimize baktıkça, ne kadar kışkırtıcı
yazılar yayınlıyoruz diyor ve üzerlerine yorum yapmamak için kendimi zor
tutuyordum.. Eh, koca bir Rousseau
tartışmasıyla geçti yaz. Çok da iyi oldu! Olay tek boyutluluktan çok boyutluluk
kazandı! Bu böyledir, hangi açıdan; hangi sınıfsal, toplumsal, rejimsel,
ideolojik açıdan konuya, kişiye, olaya baktığınızla ilgili olarak, çok farklı
değerlendirmeler ortaya çıkar. J.J.Rousseau ve düşünceleri de böyledir. Suyun
kaynama noktası bile farklı koşullarda farklıdır.
Ama bu tartışma sürüyor, bugün de bir yazımız
var, sonraki hafta için de! Ama birbirini tekrar edecek yazılar koymayacağız ve
konuyu bitireceğiz.. Yoksa Celal Şengör’ü
yeniden tepemizde bulabiliriz! En çok hoşuma giden tutumlardan biri, Celal
dostumun yazdıklarını tersine çevirecek ciddi düşüncelere kapıyı açmaktır! Bu
konuda Celal tek doğru değildir, pek çok doğru vardır.. Ben bu tartışma
yazılarından hepsinden bir şeyler öğrendim.. Amaç da bu değil mi? Herkese
teşekkür ederim..
En önemli yazılarımızdan birinin,
üniversitelerde yapılan tezler üzerinde incelemeydi. Ahmet Murat Eren’e de bu çalışması için teşekkür. Şüphesiz ki
inceleme ortalığı karıştırdı. Amaç, bu yolla üniversitelerin, kendi
bünyelerinde yapılan tez çalışmalarının orijinalliğine ve bilimsel etik
kurallarına dikkat etmelerini sağlamaktı zaten..
Eleştiriler aldık. Özellikle “karşı tarafı dinlememek” gibi. Bu
araştırma yazımız, bitmiş tezler üzerinde yapıldı. Herşey yazılı çizili.. Olay
somut. Belgeli. Ne kadar sıkı denetlense de, en iyi üniversitelerimizde bile
kaçaklar olabiliyor. Ama üniversitelere düşen görev, işin özüne dokunmayan
gerekçeler ileri sürmek değildir. Bu yayını, üniversitelerimizi suçlamak için
de yapmadık. Farkettiğimiz ciddi bir yarayı gündeme getirmek istedik. Bu yolla
da, daha iyi bilim için çalıştığımızı
düşünüyoruz. Bu konular “kurum için gizlilik” perdesi altında gözden
kaçırılmamalı.. örtbas da edilmemeli..
Bu araştırma, tezlerin kamuyouna tamamen açılmasıın ne kadar önemli olduğunu
gösteriyor. Tezin kamuya açılıp açılmaması, tez sahibinin inisyatifine
bırakılamaz. Şüphesiz patent vb gibi iddialar varsa, belirli bir süre geçiçi
olarak ambargo konabilir. Buna da kurul karar verir.. Ama nerede öyle mükemmel
tezler?! Bu arada ODTÜ tezlerini en çok kamuya açan üniversite. Teşekkürler
ODTÜ! Sen bizim en gözbebeklerimizden birisin! ODTÜ’den iki tezdeki
sakatlıkların araştırmaya konu olmasının nedeni, bu yüksek açıklık oranı
olabilir tabii. Ama kızmaca yok.. hepimiz daha iyi bilim için uğraşıyoruz!
***
Bu sayımızda makine modelleri konusunda büyük
bir ustalığa ulaşan, model makine üreticisi
Ersan Doğan’a yer veriyoruz. Bu yazıyı çoktan hakketti. Ona da teşekkür
ederiz. Ankara Rahmi M. Koç Sanayi Müzesine kit
olarak ürettiği kazanlı buhar makinesinin çalışırken çekilmiş videosunu da şu
adresten izleyebilirsiniz: http://youtu.be/vE50qvdDj08
***
Yeniyüzyil
üniversitesinde neler oluyor öyle! Rektörü tanımayan mütevelli heyeti üyesi de
kim? Öğretim üyelerini öyle bir imzayla kapı önüne koymak da nerede görülmüş.
Bu üniversite hangi yasalara göre yönetiliyor? Bu konuya daha ayrıntılı eğilmek
zorundayız.. Vakıf üniversiteleri üniversite kimliği ile hareket etmek
zorundalar, yoksa kapılarına kilit assınlar.. Ne öğrenciler kurban ve sağılacak
inekler ne de bilim insanı kimliğini kazanmış öğretim üyelerinin hayatlarının,
parayı bastıranın iki dudağı arasında kalmasına izin verilebilir.. Üniversite
Vakıf kimliğini kazandıktan sonra, artık kurucusunun veya parayı koyanın malı
olmaktan çıkmıştır.. Öyle değil mi?
***
Bir de İTÜ’de
atılmalar var. YÖK’ün bir yasa yorumu ile “yüksek lisansta 3, doktorada 6
yılı tamamlamış ve mezun olmamış 50-d’li araştırma görevlilerinin ilişiklerinin
kesilmesi gerektiği konusunda bir görüş yazısı” yayınlamış. YÖK görüşü “İTÜ’de
uygulanmaya konmuş ve 10 araştırma görevlisi işten atılmış, 72 araştırma
görevlisi bugünlerde, onlarca araştırma görevlisi de önümüzdeki günlerde işini
kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya.” Bu konu da güncel..
***
Gelecek Cuma’ya kadar sevgi ve dostlukla kalın..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder