obursali@cumhuriyet.com.tr
Filenin Sultanları’na saldıranlara bakın, yok giydikleri şortlarından tahrik oluyormuş, uzun şortlar giymelilermiş... Kimler dediyse içimizdeki Taliban’dır. Sakallarıyla, çirkinlikleriyle, kafasıyla, beyniyle onlardan farkı yoktur.
Ülkemizdeki her tarikat benzeri yapılar, erkekler üzerine inşa edilmiştir.
Bir tane kadın cemaat lideri yoktur.
Erkek müritleri olan ve onları köle gibi kullanan “kadın hocalar” olsaydı, çok eğlenceli olurdu!!!
Eğer İslam müktesebatında güçlü kadın iradesi olsaydı, bugün her şey çok farklı olurdu.
Bir erkek arkaik dini söylemi, şüphesiz ki erkeklerin mutlak egemenliği üzerine bir yapı inşa eder. Zaten tüm İslam müktesebatı erkekler tarafından ve kadınlar aleyhine bir içeriğe sahiptir: bu, bir türlü yıkılmadığı için de ilk çıkışından bugüne hep aynı söylemle, kadınlar üzerinde adeta mutlak hükümler içerir.
Hepsinin kullandığı dini söylemler kadınlar üzerinedir, bir de herkesi tapındırma üzerine... Kendileri buna sözde inanç gözüyle bakarlar; kadınlara yaklaşımlarının her zaman cinsel sapıklık düzeyinde olduğu bile söylenebilir.
Tıpkı Taliban gibi.
SAVAŞÇILARA GANİMET KIZLAR
Taliban, ilk iktidarında (1996 - 2001) kadınların dünya ile ilişkilerini kesti. Onlara burka giydirildi.
Ülkemizde kadınları burkaların içine sokanlar da birer Taliban adayıdır.
Şimdi de Taliban savaşçılarına en büyük ganimet yine kızlar - kadınlar olacaktır. Önümdeki metne bakıyorum, dini liderlerden 15 yaş üstü ve 45 yaş altı dul kadınların, kızların listesini istemeye başlamışlar. Kadınlar onlar ve benzerleri için birer cinsel köledir sadece.
Kadınlar yine çalışmayacak, vasisi olacak, onun sözünden çıkmayacak, 12 yaşından sonra da eğitime son verilecek. O yaşına kadar da ne tür eğitim alacağı bir sır değil.
Bu boyunduruğa yıllardır hayır diyen kadınlar, şimdilik savaşı kaybettiler... Çalışma hayatına katılmışlar, eğitimlerini üniversitelere ve uzmanlıklara kadar taşımışlar, hatta siyasi hayatta boy göstermişlerdi. Şimdi her şey tersine dönüyor. Aralarından on binlercesi göç etti, geçmiş beş yıl içinde yaşadıklarını biliyorlar.
DÜNYA KADINLARA SAHİP ÇIKMALI
Uluslararası kamuoyu ve uluslararası kurumlar, özellikle Afganistan’da kadın hak ve özgürlükleri üzerinde baskılara karşı mücadele etmelidir. Her türlü kurumsal ilişkide kadın konusu gündemde olmalıdır.
İçimizdeki Taliban sayısı az değildir. İstanbul Sözleşmesi’nin feshi de içimizdeki Taliban’ın baskısı ve zaferidir; iktidar, siyasi beklenti ve nedenlerle buna boyun eğmiştir.
İçimizdeki Taliban’ın, kadın mücadelesini, devlet güçlerini kullanarak zorla bastırdığını da biliyoruz.
Ama içimizdeki Taliban’ın şüphesiz bir geleceği yoktur burada.
DÖNÜM NOKTASI NE OLDU?
Dünkü yazımda “Bugünün hikâyesinin kökleri, aslında ‘ilerici’ diye nitelendirilen Muhammed Davut Han’a karşı, o zamanki Sovyet yanlısı Marksist eğilimli Demokratik Halk Partisi’nin askeri darbe yapmasına kadar gider. Çeşitli grupların isyanını bastırmak için de Sovyet ordusu çağırıldı ve işler çığırından çıktı” demiştim.
Marksist eğilimli Demokratik Halk Partisi’nin darbe ile iktidarı ele geçirmesi, o zaman devrim olarak kutsandı; aslında bu dönem iyi incelenmeli. Çünkü bugün Taliban’ın ikinci iktidarına gelen sürecin sanırım dönüm noktasıdır.
Acaba Muhammed Davut Han iktidarı, ülkenin birleştirici gücü olabilir miydi?
Sovyet yanlıları “darbe yapacaklarına” iktidarla birlikte ülkenin birleştirilmesi ve inşası için çalışsalardı, iki büyük gücün dünya çapında kapışmasına alet olmasalardı, Afganistan bugünün Afganistan’ı olmazdı, diye bir iyi niyet ileri sürüyorum.
O dönem incelenmeyi bekliyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder