Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

26 Temmuz 2012 Perşembe

İlk İkisini Devirdik: Üçüncü Cumhuriyet (?)


Önceki gün Antalya’da Atatürkçü Düşünce Derneği’nin düzenlediği Lozan ve Suriye konulu toplantıda oldukça büyük ve çoşkulu bir kalabalığa yönelttiğim soru şuydu: Kaçıncı / hangi Cumhuriyet’te yaşıyoruz?
Öyle ya, kurulduğundan bu yana farklı anlayışlarda siyasi – ideolojik yönetimler ülkede işbaşına geldi. Topluma, siyasete, ekonomiye, ülkemizdeki kültürel iklime damgasını vurdu... Hepsi kendine göre bir ilgili kitle, heyecan, anlayış yarattı..
Dinleyicilerden yükselen ses, birinci Cumhuriyet oldu...
Profesör Metin Feyzioğlu ve Profesör Meltem Dikmen Caniklioğlu’yla birlikte olduğumuz panelde sevgili dinleyicilere baktım baktım.. içim cız etti. Zor bir durum. Herkesin gönlünde Atatürk’ün kurudğu cumhuriyetin sürdüğü veya sürmesi gerektiği beklentisi olduğunu biliyorum..
Ben, Atatürk dönemini birinci Cumhuriyet olarak nitelendiririm, bunu yıllarca önce bir kaç kez yazdım, şimdi aratmayın bana arşivde! Atatürk’ten sonrası (1938) ise benim için İkinci Cumhuriyet’tir..
Tabii, bugüne kadar olan dönemi Birinci Cumhuriyet olarak nitelendirip İkinci Cumhuriyet’e geçme uğraşısı içinde olanlar da var..  Kafası karışıklar ve Atatürk’ü reddedenler..
***
Artık yeni bir ayırım daha yapıyorum: Atatürk’ten sonra başlayan İkinci Cumhuriyet dönemi de bitmiştir ve Türkiye yeni bir döneme (Cumhuriyete) girmiştir.
İkinci Cumhuriyet’in bitiş zamanı  ile üçüncüsünün başlama zamanı 2012’dir. Tam tarih 2012 Kasımı seçimleri sonrasıdır..
AKP ile birlikte yeni bir dönem başladı ülkede.
***
Birinci Cumhuriyet, Mustafa Kemal’in, kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenen, Cumhuriyeti taşıyacak yurtseverini yaratan, mühendisini-bilimcisini-öğretmenini-bürokratını “kurucu unsurlar” olarak yetiştiren dönemidir..
Laik ve çağdaş bir uygarlık hedefi konmuş ve bunun temelleri atılmıştır, adım adım...
Bu temellerin de ülkeyi kaçınılmaz olarak özigür bir demokratik bir cumhuriyete götüreceği de, sosyolojik ve ekonomik olarak kesine yakındır!
Türkiye sınırları içinde yaşayan herkes bir millet, bir ulusal devlet hamurunda yoğrulmaya başlanmıştır. Anadolu ilk kez ulusal devlet ile tanışmaktadır! Bu gerçi çok geç bir tanışma olmuştu, Ulusal Devletlerin kurulması/ oluşması, ta kapitalizmle birlikte 1700- 1800’lere gider.
Osmanlının asli unsurları birer birer koparak çoktan kendi ulusal devletlerini kurmaya başlamışlardı.
Anadolu’ya bu olanağı da Kurtuluş Savaşı zaferi vermişti. Kurtuluş Savaşı, salt bir kurtuluş savaşı değildi.. Ulusal Devletin kuruluşunun ve yaratılışının da başlangıcı ve ereği idi.
Bugün ortalıkta dolaşan Osmanlı ruhi ve maddi kalıntıları ve Mustafa Kemal düşmanları, neredeyse Ulusal Devletin kurulmasına karşı ittifak içindedir.
Atatürk, yaratıcı bir toplum, yaratıcı insanlar, yaratıcı bir ekonomi, yaratıcı bir siyaset için hemen hemen bütün gerekenlerin ilk harcını koymuştu.
***
Türkiye 1925- 1935’ler arası uçağını bile üretmeye girişmiş bir ülkedir.. Yarınki Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji’de Aykut Göker’in ‘Hürkuş’ ya da Hüzne Dâir...” yazısını okuyun. Hemen hemen aynı tarihlerde Brezilya ile Türkiye, Dünya almanaklarında “uçak üreten” ülkeler olarak geçmektedir. Brezilya bugün bazı yolcu ve özel uçak üretiminde dünyanın bir numarası olmuşken, Türkiye ise uçak sanayinin kapılarına kilit vurmuş, bu alanda ortaya çıkan girişimci yaratıcı insanlarını dışlamış, Nuri Demirağ Tayyare Fabrikası’na kimse sahip çıkmamıştır!
Demirağ bugün bir efsane olarak yaşıyor!
Sanmayın ki mesele salt bu uçak fabrikasıyla ilgilidir. Türkiye bir sürü alanda kendi yaratıcılığını terketmiştir, yaratıcı ve üretken bir nesil-toplum olmaktan vazgeşmiş ve bu iradesini teslim olduğu ABD’ye devretmiştir.
Ne zamandan itibaren? Atatürk’ün ölümünden hemen sonra başlar bu süreç. Meltem Caniklioğlu, bunun örneklerini verir..
İşte İkinci Cumhuriyet budur, böyle başlamıştır!
***
İkinci Cumhuriyet, niteliğine uygun olarak, bir çöküş dönemidir.. Ama her alanda ve her bakımdan.. Aktörleri Menderesler, Celal Bayarlar, Demireller, Çillerle, Mesut Yılmazlardır.. Hatta Ecevitlerdir.. İnönü’yü ister katın ister katmayın, iktidar olamamıştır ama İkinci Cumhuriyete geçişin de ilk harcını atanlardardır.. Tabii ki Erbakanlardır, Alpaslan Türkeşler ve Devlet Bahçelilerdir.. İktidar olan her kim varsa!
İkinci Cumhuriyet, 19 ekonomik krizin ve İMF yönetiminin adıdır.
İkinci Cumhuriyet, 3 askeri darbe ve bir de postmodern darbenin adıdır..
İkinci Cumhuriyet, NATO’dur.. Bağımlı ve ulusal iradeden yoksun TSK’dır aynı zamanda..
***
İkinci Cumhuriyet, tamamen çökünce 2001 kriziyle, ülkeyi Üçüncü Cumhuriyetin güçlerine 2002 Kasımındaki seçimlerle devretmiştir..
Bugünü, Üçüncü Cumhuriyetin içeriğini de anlatalım..
Ama Üçüncü Cumhuriyetin adını tam nasıl koymak gerekir tam bilemiyorum, İslamo faşist mi diyeceğiz, büyük ihanet dönemi mi... Bu daha sonraki yıllarda tam konur.
--26 Temmuz 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder