Başbakan
İstanbul’da 200 kadar bilimciyle iki gün süren bir toplantı yapacak diye
yazdık. Temel bilimcilere danışacak. Ama bugüne kadarki politikalarına
bakarsak, buradan iyi bir şey çıkması zor gibi. Çünkü...
1)
İktidar bilime karşı ideolojik dinsel bir yaklaşım
içinde. Bilimle dinin tamamen farklı iki alan olduğu bilincinde değil. Bilimi
dinsel doğmanın tahakkümü altına sokma çabası net olarak gözüküyor. Okullardan
temel bilimsel bilgiyi karartıp yok etmeye çalışan bir zihniyet, ülkede bilimi,
bilimsel düşünceyi, temel bilimleri geliştiremez..
2)
Örneğin okul kitaplarında evrim ve Darwin konuları
müfredattan neredeyse tamamen ortadan kaldırıldı. İlköğretim ve lise okulları
olan bir eğitimci bunu doğruladı. Okullarda dinsel doğmayla açıkça çatışan ne
kadar bilimsel bilgi varsa hepsi tu kakadır.
3)
Oysa evrim konusu, örneğin biyolojinin temelidir.
Biyoloji hayatın ta kendisidir. Biyoloji salt kurbağanın iç organları değildir.
Hayatın moleküler mekanizmasını anlamaya ve çözmeye yönelen en temel bilimdir.
Genetik, hayatın ana fonksiyon kodlarıdır. Gelişmiş ülkeler moleküler biyoloji
ve genetik üzerinde çalışarak, sağlık konusunda insanlığın önüne yepyeni
açılımlar koydu.
4)
En büyük ekonomi sağlık
alanında dönüyor. DNA’ları yeniden düzenleyerek canlılara yeni yetenek ve
işlevsellik kazandırma çalışmaları, yeni teknoloji ve ilaçları geliştiriyor.
Hastalıkların tedavisi ve hayatı uzatma, tamamen canlıların moleküler
mekanizmasını iyi anlamaya bağlıdır. Yakın gelecekte yedek organlar üretilecek, sağlıksız organlar değiştirilecek.
***
5)
Daha şimdiden sağlık harcamaları devletlerin
bütçelerinde en büyük paya sahip olma yolunda.. Türkiye sağlık konularında
neredeyse tamamen ithalata bağımlı. Türkiye ilaç pazarı
uluslararasılaştırıldı.. Yerli şirket kalmadı gibi..
6)
Petrole yılda nasıl
60 milyar dolar veriyorsak, yarın da salt yeni sağlık teknolojilerine 60 milyar
dolar ödeyeceğiz!
7)
Bütün bu temel bilimsel çalışmalar, evrimle birebir
ilişkilidir. Siz “tanrının işine
karışılmaz.. dünya ve hayat şöyle şöyle yaratılmıştır..” görüşünü, dünyevi
aptal bir politikaya dönüştürürseniz, bu ülkede çocukları bilimsel düşünce,
eğitim ve bilimsel meraktan tamamen kopartırsınız..
8)
Batı, İslam dünyası
üzerindeki bütün üstünlüğünü büyük bilimsel başarılarına ve bunların yarattığı
ekonomik ve teknolojik üstünlüklere borçlu olduğu için, siz onunla asla aşık
atamazsınız!
9)
Bilim ve düşünce hayatına ideolojik dinsel doğmaları
egemen kılmaya kim çalışıyorsa, bu ülkeye en büyük zararı veriyor..
10)
Şimdi soruyorum: Acaba Başbakanla yapacakları toplantıda, herhangi bir bilimci, bu
gerçekleri dile getirecek mi? Yoksa, oportünistçe davranıp susacak mı?
***
11)
İktidar, bilim konusunda ne kadar tutarsız olduğunu Türkiye Bilimler Akademisi deneyiminde
gösterdi. Bilimle dini birbirine karıştırdı. Bilimsel liyakat konusunda sıfır
aldı. Bilimsel liyakatı tek veya ana
ölçü olarak kabul etmeyen ve uygulamayan bir iktidar, ülkede bilimde hiç bir
gelişme sağlayamaz..
Merak
ediyorum, acaba toplantıda bilim insanları bu gerçeği de dile getirecekler mi,
uyarıcı davranacaklar mı yoksa susup Türkiye’nin aleyhine mi çalışacaklar?!
12)
İktidarın üniversitelerle
ilişkisi de bilimsel düşünce ve bilimsel liyakata uygun değil. Kendi
inançlarındaki adamlara dayalı bir yönetim sistemi kurdular. Bu sistemden bilim
çıkmaz!!! Bu olgu da dile getirilecek
mi?
13)
İktidarın üniversite öncesi öğreniminde 4+4+4
sisteminin çağdaş bilimsel eğitimle yakından uzaktan ilişkisi olmadığını, bu
sistemle yetiştirilecek çocukların ülke bilimine, teknolojisine yardımcı
olmaktan çok köstek olabileceğini, bir söyleyen çıkacak mı?
***
Bu
iktidarın neden temel bilimsel etkinlikleri geliştirmekten uzak olduğuna
ilişkin daha yazacak çok şey var. TÜBİTAK politikaları dahil..
Başbakan
bıravvo, şak şak sesleri mi duyacak, yoksa gerçekleri mi..
Ben
biliyorum...
---- 9 Temmuz 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder