Özel Yetkili
Mahkemeler, Erdoğan ile Cemaat arasında büyük bir savaşa sahne oldu. Cemaat, bu
mahkemeleri kaldırarak zaptürapt altına almaya kesin kararlı olan Erdoğan’ı tam
anlamıyla top ateşine tuttu. Mahkemeler kaldırılırsa Türkiye’de darbelerin
yeniden gündeme geleceği, ellerindeki son dinleme kasetlerini de
piyasaya sürerek, bak “dışarı çıkarlarsa bizleri nasıl ham
yapacaklar” korkutmacası temelinde sürdürdü.
Ancak Erdoğan
Cemaat’in yayınlarına pek de papuç bırakmamış gözüküyor.. Son duruma, yeni
değerlendirmelerle bakalım..
***
Yargıda,
özellikle ÖYM’lerde Cemaatin etkisinin güçlü olduğu biliniyor. Hukuk, yargı en
önemli iktidar silahlarından biri. Cemaat, bu silahı özellikle MİT üzerinden
Erdoğan’a karşı da kullandı. Bu, bardağı taşıran damla oldu ve RTE yargıyı
denetimi altına alma kararı aldı. Olayın özü budur, ama başka noktaları da var:
1) ÖYM’lerin
ellerindeki en önemli dosyalar Silivri yargılamaları..
Bu dava dosyaları
büyük hukuk rezaletleriyle dolu. İler tutar hiç bir yanları yok. Silivri
yargılamalarını deşifre eden, orada yasa-anayasa değil, gugukun keyfi
yargılamanın, siyasi defter dürmenin geçerli olduğunu belgeleyen çok sayıda
kitap yayınlandı..
Bırakın kitapları,
duruşma tutanakları, sanık ve avukat savunmaları yargılamaların içyüzünü ortaya
çıkarmış durumda.. Savcı-Mahkeme-Polis tam bir düzenek.
Elimde Tuncay Özkan’ın son kitabı Anne Canım Hiç Acımadı’yı okudukça,
insan sadece ve sadece “bu ne cüret”
diyebiliyor!
Savcıların isteği
ile mahkemelerin hepsinde tutuklama kararı vermesi, “itirazında haklısın, evet durum
dediğin gibi ama özür dileriz tutuluyoruz” uygulaması, Silivri
yargılamalarını dünya tarihinde ayrı bir yere koymaktadır.. Tabi, olayın adalet kahramanlarını da!
Yargı’nın
Y’sinin, Adalet’in A’sının görülmediği yerlere mahkeme bile denmez!
Birileri
kalksa, 4 yıl öncesinden kurulan tuzakları ve yapılan yayınları sıfırdan ele
alsa, bütün soytarılıkları hergün manşetlerden yeniden ele alan bir gazete çıkarsa!
Aslında Rodrik’lerin web sitesi
kısmen bu amaçlı, ama basılı gazetenin etkisi başka!
***
Şimdi: Cemaat’ın bir korkusu yargıdaki gücünü yitirmekse,
ikinci ciddi korkusu da, bu yargılamaların içyüzlerinin ortaya çıkmasının çok
hızlanması!
Cemaati asıl çökertecek olan
Silivri yargılamalarında insanlara, subaylara, gazetecilere, bilim insanlarına,
TSK’ne kurulan bu büyük tuzağın hızla ortaya çıkmasıdır..
Bu süre ne
kadar uzatılırsa, insanlar ne kadar daha çok içeride tutulursa, Cemaat bu
alanda yiyeceği büyük darbeyi o kadar geciktirmiş olacak..
2) Cemaat, şimdi ÖYM’leri
tam savunarak ÖYM’lerin bütün sorumluluklarını da üstleniyor ve ortağı RTE’yi de
“temize” çıkartıyor!
RTE ise bir
taşla bir kaç kuş vuruyor: Yargıda denetim, ÖYM’lerin kötü şöhretinden kurtulma
ve bu şöhreti Cemaat üzerine yıkma..
Ne demiştik:
Cemaatin iktidar yükselmesi siyasetle oldu, çöküşü de siyasetle olacak..
Cemaat, stratejik olarak ÖYM’lerin arkasına geçerek, büyük ve ciddi hata daha
yaptı!
Ama iktidarda
olmak böyle bir şeydir: Düşmemek için
attığın adımlarla durmadan batarsın! Bu siyasi hareketin siyasi
kılavuzluğunu kim yapıyorsa artık!
***
Bir
ara sonuç çıkartalım: RTE iktidarı paylaşmaz demiştik: “Cemaat Camide
olur”. Pensilvanya’nın yargıdaki büyük düşüşü zaman içinde hızlanır. HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur, arkadaşımız Utku Çakırözer’e diyor ki:
“Halkta artık
‘özellikle İstanbul ÖYM’lerine giden mutlaka tutuklanır’ algısı doğdu. 2.
Tutuklulukların uzun sürdüğü inancı çok yaygın. 3. Bazı dini grupların
mahkemeler üzerinde etkin olduğu iddiası da yoğun biçimde speküle
ediliyor.. bu algılar yargıya
güveni her geçen gün zedelemekte. Bu güveni en yüksek noktada tutmak hepimizin
ama öncelikle sizlerin görevi olmalı.. Mahkemelerde çalışan savcıların, 'Biz
böyle yapmasak ülke elden gidiyor. Biz bu direncimizle memleketi kurtarıyoruz''
duygusuyla hareket ettiklerini söylüyor.”
Okur, çok nazik! Bunlar algı değil gerçek ve olgu!
Düşünüyorum da, Cemaat yapılanmasını budama, HSYK yönetimine kadar uzanır,
RTE’ye uyum sağlamazlarsa! Sonra, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in de, bilinçli
veya bilinçsiz yargıda cemaat yapılanmasından soruumluluğu nedeniyle suyunun
ısındığını ve zamanı gelince de işini bırakacağını düşünüyorum..
Not: Önceki
gün Büyükada açıklarında gözlemlenen bir yat ile helikopterin İmralı yönünde
gidip gitmediği ve durumun Abdullah Öcalan ile ilgisini soran bir haber
yapmıştım. Haber zaten sorular üzerine kuruluydu. Yatın yeni denize indirildiği
ve Büyükada açıklarında çekim amaçlı bulunduğu açıklandı.
--1 Temmuz 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder