Tarihin kilit
noktalarından biridir Çanakkale. Dünyaya, Anadolu’ya ve Türkiye’ye etkileri bakımından
iki büyük savaşa “ev sahipliği” yaptı. İki savaş da destansıdır! Nefes
kesicidir, onurların, büyük insanların ve milletlerin savaşıdır. Her ikisi de ölesiyedir.
Varolma-yokolma savaşıdır...
Anlamışsınızdır,
ilki Çanakkale’de Troya Savaşıdır,
burada Hektorlar, Akhilleus’lar.. Anadolu uygarlıkları ve karşı yakada Yunan
uygarlıkları vardır.
İkincisi 1915 Çanakkale Savaşı’dır.. Atatürk ve mehmetçikler, İngilizler,
Anzaklar, Fransızlar vardır.
1915’i biz,
canlı canlı yaşadık. Herşeyini biliyoruz.
Troya Savaşını
ise Homeros’tan biliyoruz. Bu büyük
Anadolulu ozan ve tarihçi Homeros’un dünyayı hala etkileyen büyük şiirsel
destanı İliada ve Odysseia olmasaydı, MÖ 1300- 1190
tarihinin sonlarında, Tunç Çağı’nın bitiminde gerçekleşen Troya savaşlarının görkeminden
haberdar olmayacaktık. Bu Anadolu ozanının destansı anlatışı, sonraki uygarlığı
derinden etkilemiştir. Troya savaşlarından bahseden başka yazılar da vardır gerçi,
ama bunların bütünlüğü günümüze ulaşmamıştır. Tek ulaşan Homeros’un destanıdır.
Homeros o kadar etkileyici bir şiirsel anlatım tutturmuştur ki, eserleri
durmadan el yazmalarıyla çoğaltılmıştır.
***
Size aslında
7-8 temmuz tarihlerinde Bozcaada’da
yapılan “Ozanın Günü” Homer Okumaları’nı anlatmak istiyorum.
Yukarıdaki anımsatmaların da nedeni bu!
Bu yıl 11’cisi
yapılan Ozanın Günü’nde Homeros’un destanından, Türkçe başta olmak üzere çeşitli
dillerde okumalar yapılıyor. Sabah şafak sökmeden hemen önce Bozcaada’nın Kale
arkası sahilde toplanılıyor. Karşıda görülen Troya sahillerinin arkasında Şafak’ın
ilk ışıkları sökün edince, Homeros okumaları başlıyor. Bu bir şiir ayini...
Homeros ayini.. Troya ayini.. Yaşayan ozanın ayini gibi..
Ozanın Günü’nün
her yıl ükemizden bir şairi oluyor. Bu yılın şairi Akif Kurtuluş’tu! Akif Kurtuluş bir gün önce akşam denizin sesi ve
kokusu eşliğinde kendi şiirlerini okudu, Ozanın Günü ve Homeros anlatıldı.
Ertesi gün şafak
vaktinde Homer Okumaları yine Akif Kurtuluş’un İliada’dan bir metin okumasıyla
başladı. Okuma yapanların başına defne dallarından yapılan bir çelenk takılıyor.
Homer Okumaları uluslararası bir karakter kazanmış. Bu yıl Japon Şairi Mutsuo Takahashi de katıldı.
Takahashi, şiirlerini yazarken
Akdeniz bölgesi uygarlıklarından beslendiğini söylüyor. İlkini ülkemize gerçekleştiridii
3 yıllık bir programla Egenin iki yakası ve Mısır İskenderiye’yi gezecek.
Takahashi, İliada’dan Japonca okudu. Ertesi gün de bir konuşma yaptı ve soruları
yanıtladı.
Aynı oturumda Nezih Başgelen (Arkeoloji ve Sanat yönetmeni) Homeros'un dünya müzelerinde bulunan 44 heykel ve sikkesindeki fotoğrafları araştırıp sundu. Bizde sadece 2 sikkede Homeros varken, hiç bir heykeli bulunumyor.. Bunun nedenleri üzerine kestirimlerde bulundu. Nezih'in sunumu etkileyiciydi..
Bu yıl İtalyanca,
Azerice, Kürtçe ve Hollandaca da Homer okumaları yapıldı!
Şåfak okumalarının,
şairinden sonraki ikinci yıldızı tabii ki tiyatro sanatçısı Dilek Türker’di.. Uzun bir metin okumasını
müthiş teatral sahnesiyle gerçekleştirdi.. Sabah 7’ye doğru güneşin yükselmesiyle
sona erdi Homer’i anma..
***
Ozanın Günü,
gazeteci yazar ve şair, yılın büyük
kısmını Bozcaada’da geçiren Haluk Şahin’in
“eseri”. Şahin, Troya’dan, Çanakkale’den, Bozcaada ve çevresindeki tarihten,
Homeros ve destanlarından “beslenen” bir insan. Anadolu ve Ege’nin tarihini oluşturan
uygarlıklarla, insanlığın tarihsel katmanlarıyla ilişki kuruyor ve geçmiş ile
bugünü bütünleştiriyor.. Ozanın Günü ve Homer Okumaları bunun uygulaması!
“Ada’da Bir Yaz Günü” şiir kitabını
okudum. Doğayı ve yaşamı çok rahat
bir konuşma dili gibi şiirle harmanlıyor. Belki de günümüzde pek rastlamadığımız
veya unutulmuş bir şiir diliyle ve gerçekçi anlatımlarla karşılaşacaksınız. Üçünü
şiir kitabı da baskı için hazır.
Haluk Şahin ve şiirini
keşfedin derim!
Ozanı’ın Günü, Cevat Çapan’ın danışmanlığında yapılıyor.
İlk Ozanın Günü şairiydi. Sonrakiler: Ülke
Tamer, İlhan Berk, Refik Durbaş, Eray Canberk, Kemal Özer, Erdal Alova, Turgay
Fişekçi. Süreyya Berfe ve Hakan Savlı.
Bozcaada’da çok
sayıda yeni nefes, renk, koku, deniz, bitki, “Akvaryum”denizi ve doğa uyumlu
yerleşkesini keşfettim. Yeni insanları ve Bozcaadayı, yeniden.. Ve bir cesur
insanın yarattığı Bozcaada Müzesi’ni.. Bu, sonraya...
-- 10 Temmuz 2012 /Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder