Derin
belirsizliklerde, bilgiçlik taslamaktan çok sorularla ilerlemek daha
hayırlıdır.
İngiltere’de
referandum sonucu muhafazakârlığın yükselişinin güçlü işaretlerinden biri deniyor.
Kanıt çok. Macaristan, Polonya Avusturya! Fransa!
Tabii ki ABD’de
katilliği üst politika düzeyine yükseltmeye soyunmuş, iş adamı kılıklı
çirkinlik abidesi bir de adam var.
İngiltere- Trump örtüşmesi
İngiltere’de
referandumun sonucu ile ABD’de karanlık adamın yükselişinin zamanlama örtüşmesi raslantısal mı?
Olabilir.
İngiltere eğer
“çıkış”ı gerçekleştirirse, sadece AB’nde değil, aynı zamanda dünyada da yeni
durum yaratacak.
ABD, eğer bu
çirkin adam başkanlığa oturursa, şüphesiz ki benzer yeni bir durum yaratacak.
Bu “yeni
durum”da, ikisi arasında bir ortaklık olur mu? İngiltere Trump’a mı hazırlanıyor?
Trump, eğer bunca
melun açıklamalarını salt başkanlığa gelmek için sarfettiyse.. ve Amerika’nın
temsili sistemi onun elini kolunu bağlamakta aciz kalırsa..
Dünyanın başına
nasıl yeni bir kumpas örülür? İkili, dünyada hangi gelişmenin motoru olur?
İngiltere ile ABD
genellikle eşgüdümlü davranır. Ada’nın bir ayağı Avrupa’da, ama diğer uzun ve
ağır ayağı ise ABD’dedir. Ada, ABD’nin tüm küresel politikalarının tam ve baş
destekçisi olmuştur. İster muhafazakarlar iktidarda olsun ister “işçi” partisi.
Corbyn’nin önü kesilir mi?
Bir soru daha:
İngiltere’de İşçi Partisi’nin başına, iktidarların bugüne kadarki poitikalarını
ağır eleştiren, reddeden, herşeyi alt üst etmeye hazır tam alternatif bir
başkan seçildiğini unutmayın: Jeremy
Corbyn!
Öyle ki,
İngiltere’nin yozlaşmış ve kaşarlanmış siyasal-ekonomik ve hatta askeri eliti,
Corbyn için, iktidara gelse bile hangi araçla
olursa olsun onu alaşağı etmek gerekir, bile demektedir.
İngiltere’de
muhafazakârların bu atağı ile, işleri
karıştırıcı Corbyn’nin yükselişi ve iktidar seçeneği oluşturması arasında
bir ilişki kurabilir miyiz?
Muhafazakarlar,
seçmen nezdinde, Corbyn ve İşçi Partisinden, rol çalıyor (öncelikle, seçmeni kütlesel olarak çalmak
bağlamında) olabilirler mi?
Özetle, dünya yeni ve büyük bir muhafazakar blok ve
yönetimi ile mi karşı karşıya?
Eğer İngiltere
ayrılırsa, AB içinde yeni bir yapılanma-saflaşma olacaktır.
AB halkı henüz
AB’liği içselleştirebilmiş değildir. AB ülkeleri arasında milli çıkarları
uzlaştırma politikaları, henüz ülkelerin milli çıkarlarını koruma ve
çoklaştırma politikasını aşamamıştır.
İlginç kamuoyu sonuçları
Önümdeki AB
çekirdek ülkelerinde yapılan bir kamuoyu araştırmasının (PEW) sonuçlarına
bakıyorum:
1- Brüksel’e verilen bazı yetkiler milli
hükümetlere geri verilmeli: Yüzde olarak: Yunanistan 66, İngiltere 65,
İsveç 47, Hollanda 44, Almanya 43, Macaristan 40, İtalya 39, Fransa 39, Polonya
38, İspanya 35.
2- Ulusal hükümetlerin bir kısım yetkileri
daha Brüksel’e geçmeli: Yüzde olarak: Yunanistan 8, İngiltere 6, İsveç 13,
Hollanda 24, Almanya 26, Macaristan 17, İtalya 21, Fransa 34, Polonya 9,
İspanya 30.
İki sorunun
sonuçları da çok önemli. Ulusal hükümetlere bazı yetkilerin geri verilmesini
İngiltere ötedenberi istiyor. Ama tüm ülkelerde bu talebe destek veren
ülkelerde, en düşük oran yüzde 35, yani aslında güçlü bir talebi görüyoruz.
Brüksel’in
çuvalladığı nokta burası. Brüksel çok eleştirildi. Ama bu sonuçlara poposunu
döndü. Ulusal hükümetlerin bazı yetkilerinin neden Brüksel’in elinde olması
gerektiği konusunda, AB’nin inandırıcı olamadığı görülüyor. İngiltere’nin
uyarısı çok sert oldu!
İlginç bir
şekilde, Brüksel’e daha çok yetki verilmesini isteyen halk yüzdelerine, kesin
ve tartışmasız Avrupa Birliği yurttaşları gözüyle bakılabilir.
Ama bu oranlar AB
için yeterli hiç değil. Bir başarısızlık ortada.
Şimdi yaşamakta
olduğumuz muhafazakâr dalga, AB içinde nasıl yeni bir yapılanma yaratır?
Bu
dalganın halk üzerinde etkileri konusunda neler söylenebilir?
Daha savaşan bir
dünyaya mı yelken açıyoruz?
28 Haziran 2016 Salı/ Bilim ve Siyaset Cumhuriyet,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder