Yüzbinlerce kadının dava açmasını bekliyorum,
ama hepsi laf üretmekten başka bir şey yapmıyor. Haklarını yedirmemekten ve benzeri
şeylerden bahsediyorlar. DİSK Genel Sekreteri bir adım önde: Kadınları kavgaya davet ediyor, diyor.
Affedersiniz Arzu Çerkezoğlu,
bu davet yeni mi?! Uzun zamandır, yıllardır...
Geldiği yer Cumhurbaşkanının, doğurmayan
kadınları kadından saymamak noktasıdır. “Yarım kadın” nitelemesi tam bir
hakarettir.
“Anneliği reddeden kadın eksiktir”
lafı tam bir hakarettir. Aşağılamadır. Kadınları bölüp parçalamaktır, her
zamanki kamplaşma politikası...
Şunu mu umuyor acaba: çocuk sahibi olmayanları
kadından saymazsak, kadınlar kadın olmak için çocuk doğururlar.
Veya şu mu: Çocuk sahibi olmayanlar böylece
toplumdan dışlanmış olur. Kimse çocuksuz kalmak istemez.
Şu mu yoksa: Kadınları çalışma hayatından
tamamen silip süpürmek, eve kapatmak ve çocuk doğurma makinesi olarak
çalıştırmak..
Çalışma, otur
doğur!
Şu sözü burada da kaydedelim: “Çalışıyorum diye annelikten imtina eden
(kaçınan) bir kadın, kadınlığını inkâr ediyor demektir. Anneliği reddeden kadın
iş dünyasında istediği kadar başarılı olsun, özgünlüğünü kaybetme tehlikesi ile
karşı karşıyadır, eksiktir, yarımdır.”
Kadını kadın olmaktan, insan olmaktan, özgür ve
birey olmaktan çıkartan, hor gören, bir bakış.
Niye kadınlığını inkâr etsin?
Kadın kadın olarak doğmuştur. Doğurma özelliğine
sahiptir ama doğurmazsa da kadınlığından kaybetmez. İster doğurur ister
doğurmaz! Bu kadar basit olguyu yazmak durumunda kalmak.. Türkiye bu
Ama doğurmayan kadını kadın olmaktan çıkartan
bir bakış, kadınların toplumda eşit ve özgür yurttaşlar olarak yer almak için
yüzyıllardır sürdürdükleri mücadeleleri ve kazandıkları hakları bir çırpıda yok
etmektir.
Ne uygarlıkla ne çağdaşlıkla ne insan hak ve
özgürlükleriyle bir ilişkisi olmayan bir bakış. Avrupa’nın bu yönetimi
dışlaması için, bin bir nedenden biri.
İşsiz
sayısı da düşer!
Türkiye zaten çalışan kadın açısından yoksul bir
ülke.. Çalışan kadın oranı bizde yüzde 30, Avrupa’nın bazı ülkelerinde yüzde
65! OECD ortalaması yüzde 61 civarında.
Yani bu açıdan bakıldığında büyük bir gizli
işsiz var. Bugün işsiz sayısı yüzde 11 gibi mi? Bunun üzerine milyonlarca, en
az yüzde 30 ev kadınını daha!
Türkiye ekonomisinin zavallılığını görürsünüz.
Toplam iş arayanların yüzde 38’i kadın...
Bunların büyük çoğunluğunun, aslında geçin sıkıntısından dolayı iş arayan
kadınlardan oluştuğu söylenebilir.
Şimdi bu işsiz kadınları da eve kapatırsın, bir
ekonomik mucize daha gerçekleştirirsin ve işsiz sayısını yüzde 40 daha
düşürürsün!
Yoksa bir amaç da bu mu?
Başarılı
kadınları da aşağılama
Ne kadar
başarılı iş kadını olursan olsun, yarım insansın.
Bırakın da buna kadınların kendileri karar
versin. Bunun için sizin fikirlerinize ihtiyacı olduklarını sanmıyorum.
Mükemmel bir iş kadınısın, ama heyhat neye yarar, çocuğun yok, on para
etmezsin!
Ülkedeki tek adam, halkının nasıl yaşaması, ne
yapması gerektiği konusunda tek tek buyruklar veriyor.
Bu iş sökmez. Daha önceki yazımda da belirttiğim
gibi, kentleşme sürecinde toplumbilimsel yasalar işler, doğum oranı düşer..
Doğurun lafları da havada asılı kalır.
7 Haziran 2016 Salı / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder