Ulusal Kanal’da Mustafa Mutlu ile Kral Çıplak’ta
söyleşiyoruz. Beklemediğim bir şey söylüyor: Şimdi bu Kürt gençlerini
hapishaneye tıkacaklar, hepsi aynı koğuşta, yıllar geçecek ve bütünü daha
militan olarak dışarıya çıkacak.. Her zaman hapishaneler buna yarar. Halbuki...
Halbukisi şu: Bu gençlere, bir gelecek vizyonu
ile topluma uyum programı hazırlanmış
olsa, denetimli olarak okuma, meslek edinme ve iş bulma çalışmalarıyla
bütünleştirilse.. yani bir tür
rehabilitasyon...
Bu satırları okuyan bazılarının tüylerinin
dikeldiğini hissedebiliyorum. Dahası, ağızlarından onlar terörist, katil, PKK’lı, bölücü.. ve benzeri bir sürü başka
sözler de çıkıyordur.. Hepsi kabul diyelim. Fakat bu kabul, sorunu çözmüyor,
yakın geleceğe bakıldığında daha ağır olarak kan dökme, öldürme öldürülme
olasılığı ortada. Bu konuda ne düşünüyorlar, bir düşünceleri var mı?
En azından teslim olan yüzlercesi hakkında
farklı bir yaklaşımda bulunmak akıllarına gelir mi? Çözüm sadece, daha azılı
bir militan olarak dışarı çıkıncaya kadar içeriye tıkmak... Hatta en
ağırlaştırılmış hapishane koşullarında canlı cenaze haline getirmek mi?
Biliyorum, bizim “Türk Devleti”nin başka bildiği
bir şey bugüne kadar görülmemiştir.
Barışı nasıl sağlayacaksınız?
Bütünlüğü nasıl sağlayacak ve bölücülüğü nasıl
önleyeceksiniz?
Diyarbakır’dan
gelen telefon
Diyarbakır’da önceki Nevruz’da tanıdığım ve
sohbet ettiğimiz Diyarbakırlı bir iş adamı başka bir nedenle aradı. Tabii
sohbeti ben hemen meseleye getirdim.
Kısaca notlarımı paylaşabilir miyim?
* Bilinen, gördüğümüz bir gerçek: Sur mahallesi
yerle bir. Tabii ki Nusaybin ve diğer savaşın sürdüğü yerler de. Halkın büyük
bir mağduriyeti söz konusu. Ve bu durum karşısında kılını bile kıpırdatmayan
devlet ve iktidar. Hiç kimse, devletin orada yaşayan Kürt toplumu için bir
sosyal programı olduğunu düşünmüyor. Kesinlikle! Güven sıfır.
* PKK’nın son iki üç yıldır bütün bu mahalleleri
bir silah deposuna dönüştürdüğü devlet tarafından da biliniyor. Geliyorlar,
orada evlere yereleşiyorlar silahlarıyla ve silah ve mühimmat yığınağı
yapıyorlar. Kürt toplumu çaresiz, yoksul ve yapacağı bir şey yok kabul etmekten
başka. Durumun böyle olduğunu devletin, MİT’in, askerin bilmemesine olanak var
mı?
Kandırıldık,
dünyanın
en büyük yalanı ve atmasyonudur. Hele hele bu iktidar döneminde! Kandırıldık lafını ancak bunlar
söleyebilir, başka bir siyasetçinin böyle bir yalana cesaret edebileceğini
kimse düşünmesin!
Bilinçli
göz mü yumuldu?
* Bu akla
şunu getiriyor: Bilinçli olarak göz yumuldu silah yığınağına. Neden? Arka
planda şu siyasi plan yatıyor: “Biz
bunları nasıl olsa temizleriz, büyük
bir propaganda ve milliyetçi söylemle halkı da MHP’lileri de arkamıza alırız.
PKK’nın terörüne kurban gidecekler, şehitler de, arkamızdaki bu milliyetçi
birikimi yükseltir. Bunun tüm siyasi getirilerini toplarız.
* Kürt topluluğu, tüm mağdur olanlar, zinhar oy
vermeyecekler iktidara. Daha önce verenler bile! Diyarbakırlı iş adamı, ki PKK
ile arasında çok derin mesafe var, bu konuda kesin izlenimlerini aktarıyor.
* Kürt topluluğunun derin mağdur edildiği hele
bu savaştan sonra, oradaki ruhen, madden bölünmüşlüğün üstesinden gelmek,
deveye hendek attırmaktan daha zor.
* HDP büyük bir başarısızlık sergiledi. Savaşın
önlenmesi için PKK ile arasında mesafe koyması, bir Türkiye politikası
izlemesi, hele hele böyle bir zamanda beklenirdi. Ama PKK propagandasının aleti
olarak çalıştı. Bunu yapmasaydı, bugün yüzde 16’lara doğru oy alacak bir parti
konumuna yükselebilirdi.
* HDP içinde derin görüş ayrılıkları var. Önemli
ve etkin bir gurup, bu politikaya karşı görüş belirtiyor. Ama PKK etkin.
Bakın Demirtaş
ne diyor, bizim Türklerle kaynaşma diye bir meselemiz yok... Sizin yok, ama
milyonlarca Kürt çoktan kaynaşmış dostum, onların da sizlerle bir meselesi
kalmayabilir yakında.
31 Mayıs 2016 Salı / Bilim ve Siyaset , Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder