Üzerinde hâlâ durduğum bir konu var: Başkanlık
anayasası! Yani Recep Tayyip Erdoğan, kendisine yasal olarak
büyük diktatoryal yetkiler verecek olan başkanlık sistemini öngören anayasa
değişikliğinden vazgeçti mi?
Başkanlık anayasası, çıkmayan candır RTE için,
dolayısıyla umudunu hiç yitirmez.
Geçen pazar günü gazetemizde bizlerle beraber
olan Kılıçdaroğlu’na (*) bu konuda soru yönelttim. AKP’nin BDP ile
başkanlık anayasasını Meclis’ten geçirme olasılığı olmadığını söyledi... Şu
veya bu şekilde böyle bir anayasanın Meclis’ten geçmesine asla izin
vermeyeceklerini vurguladı... Mühiş bir kararlılık! Bu tutumunuzla içimizi
rahatlattınız dedim!
Ben siyasette kuşkulu bir insanım! Çünkü seçim
takvimi çalışıyor, başbakan seçenekleri
azaltarak ilerliyor. Örneğin başbakanın, parti tüzüğündeki üst üste
3 dönemden fazla milletvekili olunamaz, maddesini değiştirmeyeceği anlaşıldı.
Bakanlarını belediye başkanlıklarına gönderiyor! Dolayısıyla bu seçenek kendisi
için de bertaraf oldu yani milletvekili seçimlerine girmeyecek!
En azından, Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları
(Ağustos 2014) belli oluncaya kadar!
RTE’nin önünde tek seçenek kesinleşti gibi: Cumhurbaşkanlığı
(seçimi)!
***
RTE’nin düşü, kendisine başkanlık yetkileri
veren, hükümeti istediği gibi kuracağı ve dağıtacağı, Meclis’i feshedeceği,
yargıyı yeniden belirleyebileceği, tüm yetkileri elinde toplayacağı başkanlık
sistemini öngören yeni anayasa. Bu öneriyi Anayasa Komisyonu’na sundular ama
üzerinde konuşulmadan kenara itildi.. Meclis’te yeni anayasa üzerinde uzlaşma
ortadan kalktı ve aslında komisyon da fiilen dağıldı.
Başbakan, başkanlık anayasası düşünden vaz
mı geçti? Yani “düz cumhurbaşkanı” talebi ile mi seçimlere girecek?
RTE’yi siyasal hırs ve irade açısından anladığım ve tanıdığım
kadarıyla henüz hayır... Bu yolda seçenekleri tüketmediği sürece bunu kabul
etmesi mümkün değil.
Kılıçdaroğlu “sıfır olasılık” göredursun geçen salı
günü RTE’nin Meclis konuşmasında gözden kaçırdığım bir noktayı, Melih (Aşık)
Milliyet’te yazmış:
“Yeni anayasa hedefinden vazgeçmiş değiliz...
Komisyondan sonuç çıkmasa da biz farklı yolları denemeye, Türkiye’nin
ihtiyacı olan yeni anayasa için samimi şekilde çalışmaya devam
edeceğiz.”
Meclis’te uzlaşmanın sona ermesinin en önemli
nedeni, AKP’nin başkanlık sistemine yol açacak değişiklik önerileridir.
Şüphesiz ki anayasanın ilk dört maddesi, anadili, Türk isminin atılması vb. de
var. AKP, ümmetçi politikasına uygun bir anayasa dayattı ama kabul edilmeyeceği
baştan belliydi. Gelinen noktada AKP şimdi kendi oyununa soyunacak.
***
Meclis’te anayasa
değişikliği için BDP’ye ihtiyacı var. MHP’den bir şekilde destek alması mümkün
değil. Ayrıca BDP’nin tam oyu bile yeni bir anayasayı Meclis’ten geçirmesi için
yetersiz. BDP’den destek alsa bile gerekli oy olan 367 oyu aşamayacağı için,
anayasa değişikliğini referanduma götürmek zorunda.
Peki BDP’den destek
alabilir mi? Anayasanın bütünü üzerine anlaşmaları mümkün olmayabilir, ama
mesela cumhurbaşkanının partili olabileceği hükmü bile, RTE’nin
parti başkanlığını sürdürmesi, hükümeti kurması, dağıtması, parti içinde tek
egemen rolünü sürdürmesi yani fiilen hukuki olarak başkanlık otoritesi için
yeterlidir.
Buna karşılık da BDP’nin
bazı anayasa değişikliği talebine de evet der... Sınırlı bir değişiklik
referanduma gider.
Kabul edilir mi?!.. Unutmayalım ki 2010 referandumu
koşulları bugün yok fakat bir ama hep vardır. RTE bunu zorlayacaktır. Umudunu
hiç yitirmeyeektir.. Ağustos 2014’e kadar zamanı var.
İttifaklar pişirilir.
Siyaset bir “al-ver gülüm”se eğer… Barzani de işin içine
katıldıysa... Öcalan İmralı’da “hükümlü”den çok “İktidarın
esiri” durumundaysa… Daha çooook numara piyasaya sürülür..
Unutmayın, Erdoğan Kürt
kartını açtı ve önümüzdeki seçimlerde bu kartı çeşitli düzeylerde ve
biçimlerde oynayacaktır. Buna af da dahil!
Dikkat! Tehlike sürüyor!
---
(*) Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet
Bilim ve Teknoloji’yi yakından izlediğini sık sık belirtti. Dergiden
referanslar verdi. Dergimizde sürekli yer alan, Atatürk’ün “Manevi
miras olarak bilim ve aklı bırakıyorum” sözüne göndermeler yaptı,
bunun kendisi için de yol gösterici olduğunu vurguladı.
---28 Kasım 2013 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder