Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

27 Kasım 2013 Çarşamba

Karşı-Devrim Çocuğunu Yedi: Bitirme Planları:-))

Aslında olayın sonuna gelindi. Sözde “askeri vesayeti sonlandırma” bahanesi altında, Türkiye’de siyasal ve toplumsal hayatı otoriter İslami ağırlıklı bir rejime dönüştürme operasyonunu omuz omuza yürüten müttefikler, aralarındaki köprüyü kesin attı.
Dediğimiz gibi: Cemaat siyasi hareketi ile AKP tepede çarpıştı.
Şöyle desek mi: “Her karşıdevrim sonunda kendi çocuklarını yer”... Hizmet mizmet, bunları bırakalım. Cemaat siyasi hareketi var karşımızda. “Hizmet”, iktidara gelme aracı veya vitrindeki görüntüsü. Eğer salt bir dini hizmet hareketi olsalardı, hem de en üst düzeyde politikayla, ne işleri vardı!
Mesela MİT’i neden “ele geçirmek” istedin? (Başbakan “Bizden ne istediler de vermedik, Allah şahidimdir” dedi. Doğruyu söylemiyor. Örneğin MİT’i vermedi, yüksek bürokraside hükümette istediği pek çok makamı vermedi!)
Örneğin neden yargıda bu kadar örgütlendin?!
Emniyet’te, istihbaratta, poliste neden örgütlendin?
Neden (ABD’nin) Ortadoğu ve dünya siyasal politikalarını izliyorsun? Neden gazetelerinde, televizyonlarında tamamen yüksek siyaset konularında tıpkı bir siyasi parti gibi “derin” fikirlerini ileri sürüyorsun!
Peki neden medyaya bu kadar önem veriyorsun; gazeteler, televizyonlar, kamuoyunu gütmeler?
Neden Fenerbahçe konusuna dalıyorsun, tıpkı bir siyasi taraf gibi! Madem “hizmet” edeceksin, bütün bunlara ne ihtiyacın var?
Yanıtı basit: Çünkü cemaat dinsel veya dünyevi, karşılıksız hizmet amaçlı hareket etmiyor. Bir politik örgütlenme! Tamamen farklı bir örgütlenme biçimi ve hedefi ile devleti, toplumun sivil, ekonomik vb. ana merkezlerini ele geçirerek Türkiye’yi ve yönetimi adeta devralma stratejisi izleyen siyasal bir hareket.
Bizim klasik siyasal sistem ve iktidara gelme algımızın ve bilgimizin dışında seyrettikleri için, onları bir cemaat siyasi partisi olarak göremiyoruz. Olayın özünü gözden kaçırıyoruz, farklı bir paradigma karşımıza çıkınca...
Aslında, Fethullah Gülen ve arkadaşları, büyük bir sabırla, inatla, çalışarak, örgütlenerek, tarihsel bir siyasi örgütlenme başarısına imza attılar.
Ben hepsine bu açıdan şapka çıkartıyorum!!
***
Evet, tepede bu büyük çarpışma yeni başlamadı. İktidarın en önemli icra organlarında, yüz yüze karşılaşmaları, birbirlerini yoklayarak “eee ne olacak şimdi...” demeleri yeni değil.
İktidar olmak, MİT’i, yargıyı, polisi ve istihbaratı denetlemek ve kullanmak demek.
Haydi en sıradan soruyu sorayım: Bu icra organlarını kim kullanacak... Erdoğan mı cemaat mi? İşte tepedeki büyük çarpışma, bu soruya kesin yanıtın sonuçlarıdır.
Siz dershane meselesine takmayın... Çok çatışma oldu son 3-5 yıl içinde, ama en önemlisi cemaatin 7 Şubat 2012’de MİT üzerinden Erdoğan’a yönelttiği operasyondu; bu aslında ve tamamen “Erdoğan iktidarını bitirme harekâtı” idi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bu planı ne kadar biliyordu, kıyısında ucunda bir işi var mıydı, bilmiyorum...
Ama Hakan Fidan tutuklansaydı, Erdoğan o sıradaki ciddi hastalığına da en azından ruhsal olarak esir düşseydi, hukuki olarak da çökertilecekti, yıkılacaktı ve AKP içinden bir cemaat hükümeti/iktidarı çıkacaktı! Arınç ve bazıları “özgül ağırlıklarını” çoktan o tarafa koymuşlardı! RTE ayağı kalkınca, onlar da özür dileyerek “doğru taraf”ta yerlerini aldılar!
***
RT Erdoğan durumu gördü ve derhal karşı “cemaati bitirme planı”nı yürürlüğe koydu!
Bu planın ana hatları şunlardı:
a)       Cemaatin güdümündeki özel mahkemeleri kaldırmak ve yerine kendi denetleyebileceği terör mahkemelerini kurmak;
b)       Poliste ve istihbarattaki örgütlenmelerini dağıtmak... Yani bitirme derken, cemaati iktidar erklerinden temizleme...
c)        RTE, anayasa referandumundan sonra kurulan yeni yargıyı da cemaate kaptırdığının farkında olmadı! Acaba Sadullah Ergin de mi farkında değildi?! Yoksa biliyor muydu? RTE’nin şimdi yeni anayasa değişikliğinde yüksek yargıyı dağıtıp yerine yeni bir yargı kurma önerisi var. Ama geçmiş olsun...
Ortalıkta dolaşan “bitirme planları” laflarına aşinayız.
O ünlü sahte belgeyi anımsayın: “AKP ve Cemaati Bitirme Planı”...
Sözde bunu Albay Dursun Çiçek hazırlamıştı. İktidar ortakları, böyle sahte bir belgeyle, Genelkurmay’ı da bitirmeyi, Başbuğ’a kadar uzanan tutuklama zincirini hedeflemişlerdi. İşin içine internet andıçlarını da katarak...
Demek istediğim şu: “Bitirme planı” konusunda, iktidar ortakları çok uzman. Bu nedenle de aynı planın versiyonlarını birbirlerine karşı yürürlüğe koydular!
Perşembe günü kısmetse, askeri vesayet zaten bitmişti, yazacağım..
--26 Kasım 2013 Salı / Bilim ve Siyaset / Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder