Başbakan kadınların
başını örtmesi dinimizin emri dedi. Bu söyleminin, “hem dinen hem
toplumsal olarak ne kadar yanlış olduğunu düşünmüyor”, demek hakaret olur. O
halde sosyal ve politik olarak eleştireceğiz..
“Dinimizin gereği” mi? Yoksa Başbakanın
ve benzerlerinin “inancının gereği”
mi? Veya İslami iktidar politikasının bir gereği mi.. Veya hem inancının hem de
islami politikasının gereği mi..
Bunların hepsi birbirinden farklı şeyler... Bu söylem
çok önemli, çünkü Başbakan en tepeden kadınları ikiye böldü, dinin gereğini
yerine getirip başını örtenler, getirmeyip örtmeyenler! İlki “temiz”,
“müslüman” kadın.. İkincisi?
***
Başbakan “kadınların başını örtmesi dinin emri”
diyerek yanlış konuşuyor. Çünkü İslam ülkelerinde çok farklı uygulamalar var.
Başını açanlar da örtenler de..
Hem de en yüksek düzeyde! İş yaptığı Körfez ülkeleri liderlerinin pek
çoğunun eşinin başı açık! Ama Suudi Arabistan gibi ülkelerde kadınlar kesin bir dinsel örtünme yorumunun ve
iktidardaki erkek uygulamasının büyük terörü altındalar..
Hep söylerim:
Kadınlara saçlarını örtmesi emrini verenlerin hepsi erkek. Fetva kurumları
dahil! Dolayısıyla, kadınların başını türbanlaması, egemen erkeklerin kadınlar
üzerindeki üstüne üstlük din katmerli
kadim baskısının bir parçasıdır..
Bu bir..
İkincisi, Kuran’da Nisa süresinin farklı yorumu. Ben yorumlara bakarım bu
önemli konuda, gerisi hiç benim işim değil.. Sünni erkek egemenler ve bunların
Kuran yorumları / çevirileri “başını ört”
biçimindeyken, örneğin ilk Türkçe Kuran çevirisini 1425 yılında yapan Muhammed bin Hamza’nın (Şeyhülislam
Molla Fenari) Kültür Bakanlığı tarafından da yayımlanan Kuran mealinde bu
tartışmalı ayeti şöyle çeviriyor (Nur Suresi 31. Ayet) “Ve söyle inanan kadınlara gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar ve
saklasınlar cinsel organlarını. Ve göstermesinler ziynetlerini ve yakaları
üzerine bıraksınlar örtülerini.”
Burada
ziynetten kasıt göğüsleri.. Arabistan’da göğüsleri çıplak gezen kadınlara
omuzlarından atacakları bir örtü ile göğüsleri örttürülüyor.. Kadınlar korunuyor.
Başbakan
“Kuran’ın emri” demiyor, neyse ki, “Dinimizin emri” diyor. Din, Kuran değildir!
Din, Kuran’dan yola çıkılarak, din ulemalarının yorumları, fetvaları ve siyasi
kararları ve uygulamalarıyla oluşturulan bir toplumsal sistemdir..
Dolayısıyla “Din
emri” burada böyle, orada şöyle, öbür tarafta başka türlü.. İslam ülkelerinin
hepsinde farklı uygulamalar var.. Dolayısıyla, Başbakan “dinimizin emri”
diyemez. Çünkü Türkiye’de dinin yaşanma biçimi de birbirinden farklı..
Başbakan, kadınlar örtünmelidir inancını, bir din emri olarak topluma
dayatıyor! Bunu yapamaz, bence dini suç da işliyor!
***
İkincisi, bir
Başbakanın “bu bir din emridir” söylemi ayrıca toplumsal olarak da yanlıştır.. ..
En tepeden verdiği fetva ile kadınları ikiye bölüyor: Dinin emri gereği türban takan kadınlar (makbul), dinin bu emrine
uymayıp türban takmayanlar (onlar ne oluyorlar, dese de bilsek..) Ama başını
örtmeyenlere nasıl baktığını, örtenleri
kutsayışına bakarak çıkarsayabilirsiniz..
Başbakan için
makbul olan, bütün kadınların bayını örtmesidir.. Bu, siyasi totaliten
ziihniyeti pek çok konuda belli olan bir liderin, kadınlara büyük baskısıdır..
Nitekim devlet katında ve devletle iş ilişkilerinde makbul olan, başları bağlı
eşleri olan erkeklerdir ve onlar yükseltilmektedir..
Başbakan, bu
söylemiyle, partisinde başını örtkeyen kadınları da suçluyor olmakta.. Birbiri
ardına hepsinin başlarını örtmesi, siyasi gelecekleri açısından bir zorunluluk
oluyor sanki! Nitekim “dinin emrine” bir AKP milletvekili kadın daha uydu!
***
O halde ‘saç
örtmesi’nin bir Kuran emri olduğu, en basitinden kesin tartışmalıdır (bence
tartışmalı bile değil). Ayrıca bunun bir din emri olduğu da doğru değil. Çok
farklı uygulamalar var. Sadece şunu diyebiliriz: Saç örtme, Başbakanın kendi
dini inancı gereğidir..
Tabii, bu saç
örtme meselesini siyasal iktidar söyleminin bir parçası olarak kullandığı için
de, bu konu siyasal bir iktidar aracıdır...
Kadın evine
kapanacak, çocuk doğuracak ve yetiştirecek.. Uygulaması da budur..
Nitekim
Türkiye’de kadının toplumsal konumu ve RTE politikaları da bunu öngörüyor:
Doğur, doğur, doğur (kadınlara); beline kuvvet (bu da erkeklere)!
***
Başbakan,
türban üzerine yorum yapmasın, türban
dinin emridir yorumunu geri çeksin, toplumu bir de İslami olan ve İslami
olmayan kadınlar diye ikiye bölmesin..
Din
fetvalarıyla ülkeyi yönetmeye kalkarsa, ülkede bir de bu nedenle büyük bir iç
kargaşalık gelişir..
Bunu Başbakana
söyleyebilen bir yiğit yok mu!?
Veya zaten
istenen, bir de bu mu!
-4 Kasım 2013 / Bilim ve Siyaset – Cumhriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder