Başbakan – F.
Gülen çatışması, bu köşeyi izleyenler bilir, benim açımdan bir yıl önce
yazılmış, yorumlanmış, analizleri yapılmış ve bitirilmiş bir konuydu! Dershane,
bu çatışmanın sadece geçmiş analizleri tamamen doğrulayan boyutu! (Kendime
minik bir pay çıkarmamı hoş görün!). Bugün yazanlar diyorlardı ki, bizimkiler
dahil, “öyle bir çatışma yok, küçük
anlaşmazlıklar olabilir, ama etle tırnak gibi iç içe geçmiş bir iktidar var
karşımızda...” falan filan.. Şu kadar diyeyim: Siyasi analiz, bilimsel bir
yöntem, bakış gerektirir!
Anlaşmazlığın
ve kıran kırana savaşın geldiği boyuta bakın.. Fethullah Gülen peşpeşe veryansın ediyor: "Bize
cennetin kapısını kapatmak bile isterler, Firavun sizin karşınızdaysa doğru
yoldasınız", "Öyle
rahatsızlıklardır ki tımarhanelerde bile tedavisi kabil değildir".
Zaman gazetesi dershaneler konusunu
cennet cehennem açısından da ele alan başlıklara sarılmış.. Gülüyorum..
***
O dedi bu
dedi.. Hoş da, bunlar tuzu biberi.. Aslına dönelim olayın.. Temel ve can alıcı soru şudur:
Birbirlerine
destek verip iktidarda olmanın nimetlerini paylaşacaklarına, neden anlaşamayıp
her ikisinin zararına olacak bir pozisyon aldılar?
Bazı yazarlar,
buna benzer soruları “yahu her ikiniz de kaybediyorsunuz, aptal
mısınız?” anlamına gelecek tarz ve içerikte soruyorlar.. Yukarıdaki
sorunun yanıtına kısa kısa girelim:
***
1)
F. Gülen Hareketi ve
AKP, iki farklı gövdedir. AKP, 12
yıl kadar önce klasik bir parti olarak kuruldu. Gülen Hareketini bazıları hala
“hizmet hareketi” sansa da, özünde siyasi bir harekettir ve 1970’lerden beri
örgütlene örgütlene bugünkü düzeyine ulaştı... Birbirlerinin içinde eriyip
yokolacak bir durum yok!..
2)
Her ikisinin de, din
olgusunu kullanmasına bakılarak, aynı “hedef ve amaç” taşıdığı sanılıyor!
Siyasi İslam’ın ne olduğunu anlamak için İslam Dünyasına bakın!
3)
AKP
siyasi parti olarak ve kendisine bir muhafazakar demokrat giysisi uydurarak,
dini kullanan bir resmi parti! İkincisi ise, örgütlenmesini tamamen din
temelinde, yarı gizli- yarı açık, geniş hücre tipinde, gençlere burs dershane,
yurt, okul yardımlarıyla ve dini ideolojik kazanmayla gerçekleştirdi.
4)
Şüphesiz AKP iktidara
gelerek tüm devlet aygıtını ve bunun dışında tüm ticari sosyal hayatı denetleyerek
ve yöneterek, amacına doğru ilerliyor.
5)
Gülen Hareketi de
devlette örgütlenmeyi (polis, idari yönetim, ordu, şüphesiz ki bakanlıklar vb)
başından beri hedef koydu. Peki neden devlet?!
***
6)
Çünkü
devlet en büyük güçtür! Bütün ekonomik hayat
bile oraya bağlı! Eğitim, valilikler.. toplumun kılcal damarlarına kadar
girmediği yer- delik yoktur.. Polis, istihbarat güç demektir. Yargı/Hukuk en
büyük güçlerden biridir.. Bunları yönlendirmeyi becermeye başladığınızda,
önemli bir iktidar odağısınız! Kontrol ettiğiniz devlet aygıtını, dikine ve
yatay gelişmeniz için kullanırsınız.. Hem de nemasını yersiniz.
7)
Toplumu etkilemek,
güdülemek için medya örgütlenmesine büyük paralar harcıyor her iki taraf..
Bugün Cemaat ile AKP/Erdoğan medyasının alabildiğine ve birbirini yokedercesine
bir kapışmasını izliyorsunuz. Bu gazetelere televizyonlara kalemlere bu kadar
para boşuna mı akıtıldı.. Şimdi cephelerden savaş zamanı! Birileri bunu
gazetecilik sanıyor. Uzan’ın gazeteciliğidir bu! Her iki tarafın medyası, aslında, kendi dışındakilere
gerektiğinde doğrulttukları bir makineli
tüfek! Bazen bir balistik top! Veya İnsansız Hava Aracı!
***
8)
2003, iktidar ittifakı
idi. AKP bütün cemaatlerin desteğini almıştı! Tabii bunlar arasında siyasi
hedefi, hacmi, büyüklüğü bakımından en önemlisi Gülencilerdi..
9)
Neden parçalandılar,
sorusuna gelelim: Çünkü her ikisi de
iktadara tırmanmanın doruklarına dayandılar.. Dorukta iki büyük güç, iki
büyük odak, iki büyük hırs oturamaz. Çatışma, işte doruğa ulaşılınca başladı..
Orada birbirlerini gördüler, RTE baktı
ki Gülen yanında aynı koltukta oturuyor!
10)
RTE bir şeyi geç
gördü: Kendisi iktidarda ama devletin en önemli aygıtı, polis, isitihbarat,
yargı Cemaatin denetiminde! Yani RTE, kuşatılmış durumda.. Bunu 2012 MİT
darbesinden önce gördü! MİT Darbesi ise, Gülencilerin Erdoğan’ı devirme
operasyonu idi. RTE’nin yanıtı hemen geldi.. Polisteki istihbarattaki
örgütlenmelerini dağıttı, Gülencilerin denetimindeki özel mahkemeleri kapattı
ve kendi terör mahkemelerini kurdu.. Fidan’ı verseydi, hemen arkasından kendini
de vermiş olacaktı.
11)
Ne dedik? Tek
başbakanlık, tek egemenlik koltuğu var ve bunu tek kişi doldurur!.. RTE,
koltuğuna oturmakta olan müttefikini aşağıya iteleyiverdi.. Allahaşkına bundan
daha doğal ne olabilir? Tersi olsaydı, RTE aşağı itiliverilecekti..
12)
Bitmedi, dahası var ve
dershanelere döneceğim.. Ve bir de Cemaatçilerin “demokrasi” havariliğine ve
soracağım..
------- 18 Kasım 2013 Pazartesi / Bilim ve Siyaset / Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder