Gördünüz mü nasıl da bindirdi başbakan
üniversiteye, hocalara, öğrencilere! Tahammül sıfır bir lider.. Birden elime 3
Ocak 2007’de yazdığım Monos Arkein 2008 başlıklı yazım geçti. Biraz kısaltarak
yeniden yayınlamanın tam zamanı...
***
“Yılbaşı kargaşasında nihayet beklediğim
gelişmelerden biriyle karşılaştım: RTÜK’ün kendini mahkeme yerine koyarak
medyaya çeşitli yayın yasakları koyması yetmedi. Şimdi de Başbakan Erdoğan’ın
kendi uygun gördüğü anlarda gazetelere yayın yasağı koyabilmesi için yasa
önerisi hazırlanıyormuş... (Bu
hazırlığın 2007’de devamı gelmedi,
ama şimdi belki de tam zamanı, yeniden, iki ünivresiteyi başbakana bağlamak hiç
de fena fikir olmayabilir!)
Şaşıracak bir şey yok! Monos arkein (tek yönetici)’nin isteklerinin sonu yoktur. Her bir
adımda, tek yöneticinin iktidarını (mutlakiyetini!) güçlendirecek bir adım daha
atılır. Özellikle kazanılmış zaferler varsa birbirardına gelen, Monos Arkein
arkasında daha çok güç artar!
Zafer, kişiye güç
dağıttırmaz, güç biriktirtir! Daha çok mutlak yetki, zaferin doğal karşılanan
taçlarıdır! Yüzde 47’lik seçim sonucu, Türkiye’de yarım yamalak, uyduruktan
demokrasiyi de tehlike sınırlarına sürükledi!
Zafer, partiyi, milletvekillerini daha çok
tekleştirdi ve liderin arkasında, tek kimlik halinde sıraladı! Parti içinde,
ilk dönemdeki “demokratik” sesler ayıklandı; parti içinde bir şeyler varsa
bile, zaferin ağır gölgesi altında kimliksizleşmiş durumda!
Erdoğan iktidarında parlak güneş altında
renklerın soluklaştığını görüyoruz.
***
Erdoğan’ın demokrasiye inancının sıfıra yakın olduğunu sanıyorum.
Demokrasi, yetki ve sorumlulukları,
kuvvetleri dağıtan, kendi kendini denetleyen bir sistemle ayakta durabilir.
Oysa, AKP, iktidarı boyunca, açıkça,
kuvvetleri “merkez”de toplayan bir rejim-yönetim serüveni içindedir.
Kuvvetler ayrılığı, Erdoğan için büyük bir siyasal nefret konusudur! Bu nefretini
bulduğu her fırsatta dışa vuruyor! Danıştay,
örneğin iktidarın koyduğu bir kararı yasadışı mı buluyor? Hemen dişlerini
gösteriyor! Ve bunu “azınlığın çoğunluğa tahakkümü” olarak görüyor! Tek
istenen, iktidara, kendine, kararlarına tabiyet!
Erdoğan, yaptığı herşeyi, “demokratik”
görünen ne varsa, daha çok demokrasi için değil, iktidarını güçlendirmek için
yapmakta. Bu da etraftaki destekçi zevata, “demokrasi istiyormuş”muş gibi
geliyor.
Bana bir tane, RT Erdoğan’a yaramayan, ancak
gerçekten ülkemizde demokrasinin genişlemesine ve gelişmesine hizmet edecek
önemli bir adım gösterin!
Tam tersine, kendini güçlendirmeyecek
demokratik açılımlara yanaşmayan bir tür Monark
ile karşı karşıyayız!
“Demokratik” görünen bütün politikalar,
kararlar, yasalar, AKP’nin giderek monarşileşmekte olan (parlamenter monarşi!)
iktidarını güçlendirmekte!
İnsan hakları mı? Demokrasi mi? Yasa, etki,
yetki mi?
Hepsi AKP’ye, Erdoğan’a, mutlak ikitdarını
pekiştirmeli!
***
Şimdi Monos
Arkein en büyük güç gösterisini, yeni
Anayasa ile sahneye koyacak. Eğer kendine sonsuz güveni üzerinde bu yıl bir
takım gölgeler dolaşmazsa, yeni Anayasa 2008’e damgasını vuracak; kabul
edilirse, Monos Arkein yönetiminde,
parlamentonun biçimsel varlığını sürdürdüğü, AKP monarşik iktidarı tam kurulmuş
olacak! (2010 referandumu ile bu
yolda önemli adım attı, şimdi Monos Arkein tek kişi anayasası istiyor!)
Demokrasi, ülkemizdeki demokrasinin mezar
kazıcılığını üstlenen “demokrasi düşmanları” tarafından (her türden!),
“çoğunluğun her istediğini yaptığı” yönetim biçimi olarak sunuluyor!
Oysa demokrasi, azınlığın, çoğunluğun alacağa
kararlara katılmasını öngören; kararlarda, payı, sorumululuğu, uzlaşısı, fikri
olması gereken bir rejimdir!
Düşünsenize: iktidarda bir mutlak çoğunluğa
sahip bir parti ve 5 yıl boyunca bütün kararları tek başına, muhalefete rağmen,
alıyor!
Bu tür bir demokrasi işleyişinde, AKP’nin,
örneğin bütün basını kapatmayı öngören bir yasa çıkartmasını önleyecek hiç bir engel yoktur!
Bu yaklaşımın saçmalığını göstermek için uç
noktada bir örnek verelim: AKP isterse bütün
üniversiteleri kapatacak bir yasa bile çıkartabilir! Önünde yasal bir engel yoktur!
Ülkemizdeki “demokrasi anlayışı”nın (ve demokrasinin!) ne kadar sakat olduğunun
bir göstergesidir bu! “Demokrasi”, parlamenter diktatörlüklere kolayca zemin
hazırlayabilmektedir; özellikle katılımcılık, uzlaşı anlayışının neredeyse
sıfır olduğu ve kerametin daha çok kuvvet ve güç toplamakta olduğuna inanılan,
Başkanın mutlaklaştırıldığı bizim gibi az gelişmiş ülkelerde!
2008
Demokrasi Savunma Yılı’dır! (2013
diyelim!) Bütün siyasal Monarklara, Monos
Arkein’lere karşı!”
--23 Aralık 2012 / Bilim ve Siyaset- Orhan Bursalı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder