SAYFALAR

23 Aralık 2012 Pazar

Monos Arkein 2012


Gördünüz mü nasıl da bindirdi başbakan üniversiteye, hocalara, öğrencilere! Tahammül sıfır bir lider.. Birden elime 3 Ocak 2007’de yazdığım Monos Arkein 2008 başlıklı yazım geçti. Biraz kısaltarak yeniden yayınlamanın tam zamanı...
*** 
“Yılbaşı kargaşasında nihayet beklediğim gelişmelerden biriyle karşılaştım: RTÜK’ün kendini mahkeme yerine koyarak medyaya çeşitli yayın yasakları koyması yetmedi. Şimdi de Başbakan Erdoğan’ın kendi uygun gördüğü anlarda gazetelere yayın yasağı koyabilmesi için yasa önerisi hazırlanıyormuş... (Bu hazırlığın  2007’de devamı gelmedi, ama şimdi belki de tam zamanı, yeniden, iki ünivresiteyi başbakana bağlamak hiç de fena fikir olmayabilir!)
Şaşıracak bir şey yok! Monos arkein (tek yönetici)’nin isteklerinin sonu yoktur. Her bir adımda, tek yöneticinin iktidarını (mutlakiyetini!) güçlendirecek bir adım daha atılır. Özellikle kazanılmış zaferler varsa birbirardına gelen, Monos Arkein arkasında daha çok güç artar!
Zafer, kişiye güç dağıttırmaz, güç biriktirtir! Daha çok mutlak yetki, zaferin doğal karşılanan taçlarıdır! Yüzde 47’lik seçim sonucu, Türkiye’de yarım yamalak, uyduruktan demokrasiyi de tehlike sınırlarına sürükledi!
Zafer, partiyi, milletvekillerini daha çok tekleştirdi ve liderin arkasında, tek kimlik halinde sıraladı! Parti içinde, ilk dönemdeki “demokratik” sesler ayıklandı; parti içinde bir şeyler varsa bile, zaferin ağır gölgesi altında kimliksizleşmiş durumda!
Erdoğan iktidarında parlak güneş altında renklerın soluklaştığını görüyoruz.
***
Erdoğan’ın demokrasiye inancının sıfıra yakın olduğunu sanıyorum.
Demokrasi, yetki ve sorumlulukları, kuvvetleri dağıtan, kendi kendini denetleyen bir sistemle ayakta durabilir.
Oysa, AKP, iktidarı boyunca, açıkça, kuvvetleri “merkez”de toplayan bir rejim-yönetim serüveni içindedir.
Kuvvetler ayrılığı, Erdoğan için büyük bir siyasal nefret konusudur! Bu nefretini bulduğu her fırsatta dışa vuruyor! Danıştay, örneğin iktidarın koyduğu bir kararı yasadışı mı buluyor? Hemen dişlerini gösteriyor! Ve bunu “azınlığın çoğunluğa tahakkümü” olarak görüyor! Tek istenen, iktidara, kendine, kararlarına tabiyet!
Erdoğan, yaptığı herşeyi, “demokratik” görünen ne varsa, daha çok demokrasi için değil, iktidarını güçlendirmek için yapmakta. Bu da etraftaki destekçi zevata, “demokrasi istiyormuş”muş gibi geliyor.
Bana bir tane, RT Erdoğan’a yaramayan, ancak gerçekten ülkemizde demokrasinin genişlemesine ve gelişmesine hizmet edecek önemli bir adım gösterin!
Tam tersine, kendini güçlendirmeyecek demokratik açılımlara yanaşmayan bir tür Monark ile karşı karşıyayız!
“Demokratik” görünen bütün politikalar, kararlar, yasalar, AKP’nin giderek monarşileşmekte olan (parlamenter monarşi!) iktidarını güçlendirmekte!
İnsan hakları mı? Demokrasi mi? Yasa, etki, yetki mi?
Hepsi AKP’ye, Erdoğan’a, mutlak ikitdarını pekiştirmeli!
***
Şimdi Monos Arkein en büyük güç gösterisini, yeni Anayasa ile sahneye koyacak. Eğer kendine sonsuz güveni üzerinde bu yıl bir takım gölgeler dolaşmazsa, yeni Anayasa 2008’e damgasını vuracak; kabul edilirse, Monos Arkein yönetiminde, parlamentonun biçimsel varlığını sürdürdüğü, AKP monarşik iktidarı tam kurulmuş olacak! (2010 referandumu ile bu yolda önemli adım attı, şimdi Monos Arkein tek kişi anayasası istiyor!)
Demokrasi, ülkemizdeki demokrasinin mezar kazıcılığını üstlenen “demokrasi düşmanları” tarafından (her türden!), “çoğunluğun her istediğini yaptığı” yönetim biçimi olarak sunuluyor!
Oysa demokrasi, azınlığın, çoğunluğun alacağa kararlara katılmasını öngören; kararlarda, payı, sorumululuğu, uzlaşısı, fikri olması gereken bir rejimdir!
Düşünsenize: iktidarda bir mutlak çoğunluğa sahip bir parti ve 5 yıl boyunca bütün kararları tek başına, muhalefete rağmen, alıyor!
Bu tür bir demokrasi işleyişinde, AKP’nin, örneğin bütün basını kapatmayı öngören bir yasa çıkartmasını önleyecek hiç bir engel yoktur!
Bu yaklaşımın saçmalığını göstermek için uç noktada bir örnek verelim: AKP isterse bütün üniversiteleri kapatacak bir yasa bile çıkartabilir! Önünde yasal bir engel yoktur!
Ülkemizdeki “demokrasi anlayışı”nın (ve demokrasinin!) ne kadar sakat olduğunun bir göstergesidir bu! “Demokrasi”, parlamenter diktatörlüklere kolayca zemin hazırlayabilmektedir; özellikle katılımcılık, uzlaşı anlayışının neredeyse sıfır olduğu ve kerametin daha çok kuvvet ve güç toplamakta olduğuna inanılan, Başkanın mutlaklaştırıldığı bizim gibi az gelişmiş ülkelerde!
2008 Demokrasi Savunma Yılı’dır! (2013 diyelim!) Bütün siyasal Monarklara, Monos Arkein’lere karşı!”
--23 Aralık 2012 / Bilim ve Siyaset- Orhan Bursalı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder