Abdullah
Öcalan,
PKK ve destekçilerine “bölücü” derler ya! Şimdi soracağım: Bölücülüğün tek
çeşidi mi var? Kimisi sorabilir bile, hangi bölücülük en tehlikelisi diye ve
tartışılabilir bulurum!.. Milleti bölmek, üniversiteleri bölmek, öğrencileri
bölmek.. halkı bölerek Alevileri dışlamak, laiklerin canına okumak,
Atatürkçüleri içeri tıkmak.. Bu ülkenin tarihini silip-kesip atmak!..
Bunun da çok ötesinde bir durum var: Bölücülüğün en dik âlâsı nedir biliyor
musunuz: Benim gibi düşünecek, benim gibi
davranacak, benim dediğimi yapacaksınız.. Yoksa hepinizi silerim..
İşe bakın: üniversiteler birbirine düştü.
Rektörler birbirine düştü, rektörler ile öğretim üyeleri birbirine düştü.. Öğrenciler
ile rektörler birbirine düştü.. Erdoğancılar da, saldırmak için ellerine yeni
bir taş aldılar..
***
Bir ülke liderinin ODTÜ’ye ve akademisyenlere
bindirmeyi sürdürmesi, yeni bir şey mi? Ne üniversite üzerine kopartılan
gürültü bir ilk, ne ülke ile kurumlarını germe ve çatışma yaratma bir ilk, öyle
görülüyor ki ne de sonuncu olacak. Saptama yapalım: Lider, düşünce ve siyasi
rant konusunda, bu çatışmacı ve gerilimci kültürden besleniyor... Milleti
ayırdıkça ve çatıştırdıkça, oyları mı artıyor?
Ama şunu söyleyebilirim: Ülke içinde ve
üzerinde yüksek bir gerilim
birikiyor yıllardır. Gerilim ise enerji demektir: Yüksek enerji ülke üzerine
karabulutları, gök gürültülerini, şimşekleri, yıldırımları çağırır.. Bu millet
birbirini keser bile kardeşim! Zaten kesip durmalar büyük boyutlara ulaşmadı
değil, bu “erkeksi siyasi enerji” özellikle kadınlar üzerinde patlıyor! Toplu
kesimlere mi gideceğiz!
***
Dedik ki en kötü bölücülük, “benim
gibi düşüneceksin” dayatmasıdır!
Hayır, bin kez hayır ki sizin gibi düşünmeyeceğim,
milyonlarca insan hep farklı düşünecek, düşünmeyi sürdürecek.. Bu düşünce
farklılığı, giderek hemen her konuyu kapsamaya başladı artık! İnsanlar diyor
ki, sen oraya ben buraya! Ne
yapacaksınız?
Sizden farklı
düşünenlere bu ülkede, özellikle devlet ve birimlerinde bütün kapıları
kapatıyorsunz! Bu bölücülüğün babasıdır. Ekmeğiyle oynuyorsunuz bu
milletin! TÜBİTAK’ın yeni yönetimi, 500
kişiyi kapının önüne koyuyor! Göktürk-2’yi gerçekleştirenlerin çoğu ortak
orada değil!
Ama millet yine de farklı düşünecek.. ODTÜ ve
öğrenciler konusunda asla sizler gibi düşünmeyeceğiz..
Bir üniversiteye gideceksiniz diye, 3 bin
polisinin bütün üniversiteyi işgal etmesi nerede görülmüştür? Önce bunu
açıklamalılar!
Yanıtım
şu:
ODTÜ düşman bir yer, beni sevmezler.
Zaten rektörü de benim adamım değil. Öğrencisi de cevval.. Şu binlerce polisimi
göndereyim de, devletin ve iktidarımın gücünü görsünler, sözle uslanmayanın
hakkı kötek!
Oraya Göktürk-2’nin
fırlatılış törenine mi gidiyorsunuz, yoksa üniversiteyi polis gücüyle dize
getirmeye mi?! Böyle bir silahlı ordu ile üniversiteye girmeyi, hangi siyasi ve
düşünce etiği ilkesi ile açıklıyorsunuz!? Bütün yerleşkeyi, çocuk yuvası dahil,
biber gazına boğan bir polis gücü ve başkomutanı adeta..
İkinci
nokta:
Gençleri kışkırtıp duruyor iktidar. Pankart mı açtı, parasız eğitim mi istedi,
doğru içeriye! Vur copu, sık biber ve kimyasal gazı... Sanıyorlar ki, bu yöntemle ortalığı sütliman ederiz..
Gerici ve şiddet yanlısı iktidarların hepsi böyle davranmıştır ve hiç biri de
geçmişten ders alamamıştır. İktidar gençlere hoşgörülü davransaydı bugüne
kadar, ODTÜ olayları gerçekleşir miydi.. (*)
ODTÜ’yü işgal, böyle bir çatışmaya adeta
çağrıydı! Planlı programlı sanki!
Bu çatışmacı ortamın yaratılmasıyla, YÖK’ün
üniversiteleri içine sokmaya çalıştığı, anayasaya bile aykırı yasa taslağı
bozuntusu arasında, gel de bire bir eşleşme yapma! “Yök’taşı” ODTÜ’ye düştü!
İktidarbaşı, parmağıyla ODTÜ’yü gösteriyor!
Sorayım: ODTÜ’yü özel yasayla kendine bağlamaya kalkışır mı?! Acaba ODTÜ
ihaleye çıkartılsa, kaç para eder?!?
***
Başbakan gibi düşünmek zorunda hiç kimse
değil. Laik ve özgür ülkenin yetişkin çocukları, biad kültürüne yabancıdır.
Üniversitelerin tepelerine atadığınız rektörler de, üniversitelerinde biad
kültürü yaratamaz. Üniversite kavramı buna yabancıdır. Üniversiteler geleceğin
kurucularıdır ve onlar üniversitelerin asli unsurlarıdır, yani akademisyenler
ve öğrenciler! Rektörlerin ise burada esamesi okunmaz.. Hele hele iktidarın
uzantılarıysalar.. Haydi onlara koca bir güle güle!
ODTÜ’ye bindirenler daha bugünden tarihin
sillesini yemiş durumdalar..
---
(*) Gençler polis- ajan provokasyonlarına dikkat etmeli. MİT-
Polis KCK tepelerine bile adamlarını soktu; Kadıköy Bahariye’de Noel gündüzü
bir gurup hristiyan Türk yürüyüş için toplanmıştı. Aralarında eşofmanlı bir
genç kadın/kız, telefonu ile konuşurken “ben
izlemek zorundayım, polisim” diyordu! MİT-Polisin, hemen her hareketin
içine girdiklerini peşinen kabul etmeli..
--27 Aralık 2012/ Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder