Mustafa Balbay, Tuncay Özkan’a
16 celse, Doğu Perinçek’e son
savunmaya kadar duruşmalara katılmama cezası veren bir mahkeme, öyle
anlaşılıyor ki şunu istiyor yargılananlardan: Bütün haksızlıklar, beş yıla
yakın süren hukuksuzluklar ve uyduruk suçlamalar karşısında sesini
yükseltmeyeceksin, elini kolunu kaldırmayacaksın.. Ses çıkarmayacaksın..
Otur-kalk, tuvalete git-gel, kımıldama, konuşma, sesini yüksetme, haksızlıklara
karşı direnme...
Ya ne
yapacaksın? Boynunu eğeceksin, ellerini dizlerinin üzerine koyacaksın, her gün
günde beş rekat özür dileyeceksin hatta bunu bir namaz gösterisine
dönüştüreceksin.. Mahkemelerin arkasındaki güçlere, özellikle Pensilvanyaya beş
rekat selam göndereceksin.. Aflar dileyeceksin..
Hukuk ve
yasalara dayanarak hak aramak, bütün iddiaları çürütmek, vicdanlarda hiç bir
kımıltı yaratmıyorsa, insanlığın tarihsel en büyük dramlarından biri sahneye
konmuş demektir.. Dersiniz ki, insanlık, bu kötülükleri hem de en bayağısından
çok yaşadık! Gözlerimizin önünden, bugüne kadar yaşanan bütün ahlaksızlıklar,
düşmanlıkların filmi geçiyor.. Bugün seyrettiğimiz perdedeki görüntülerin öz
itibariyle geçmiştekinden farkı nedir?
Söylüyorum,
yargılamalar işkenceye dönüşmüştür, uzun zamandır. Bu tiyatroya kim
dayanabilir?
***
Balyoz davası,
tıpkı bugün sahte dijital delilerden çöken Odatv davası gibidir.
Davanın tek bir
delili yoktur! 365 subay – subay emeklisi, ailelerin bize ilettikleri bilgiye
göre, belki de Cuma günü ağır cezalarla karşılaşacaktır.. Aileler soruyor:
Orada verilecek karar içinize siniyor mu?
Mahkeme, sanık
ve avukatların ortaya koydukları bütün deliller ve iddianamayı tam bir tuvalet
kağıdına dönüştüren savunmaları karşısında, susuyor, kaça güreşiyor.
Sanık ve
avukatları, Vardiya Bizde Platformu
adına Evren Özdemir diyor ki:
Deliller değerlendirilmedi, en önemli tanıklar
dinlenmedi, tümü dijital belgelerle kurgulanmış davada mahkeme tarafından
teknik bilirkişi raporu alınmadı ve iddianamedeki 1560 maddi hata ve 23 teknik
bilirkişi raporu masumiyetimizi ispatlamasına rağmen yakınlarımız yılardır
tutuklu olarak yargılanmaya devam ediyor.. Üstelik, durum buyken, bu hafta
sonunda muhtemel bir hükümle de karşı karşıya kalacaklar.
Söylediklerinde
tek bir yalan-yanlış yok! Böyle bir durumu bir mahkeme mahkemeyse nasıl kabul
edesilir? Bütün “Sır” burada!
Özdemir diyor
ki, mahkemeden bazıları için olumlu hüküm
de çıkabilir.. Evet, mankeme ya bugüne kadarki yargılama yöntemine, amansız
davranmasına, savunmanın delil-inceleme vb isteklerine tek bir yanıt bile
vermeme tutumuna zerre kadar toz kondurmayacak, hepsine “suçlusunuz” cezasını
bastıracak.. Ya da bugüne yattıklarını yeterli görüp uyduruk suçtan bazılarını
suçsuz görecek ve salıverecek.. Geride “işte darbecilerilen başı” diye gösterme
cesaretinde bulunabileceği komutanlara basacak cezayı...
Zerre kadar
kukum yok, işte yazıyorum buraya, beraat dışında verilecek bütün mahkumiyet
kararları, en son noktada, mahkemeye rücu edecektir.. Düşünüyorlar ki kim öle
kim kala!
Soruyarlar
sanık yakınları: Bu kararlar kimin içine sinecek?
***
Sanık yakını İrem Kutluk diyor ki:
*Birçok ulusal
ve uluslararası bilirkişi raporlarıyla gerçeklikleri
şüpheli hale gelen dijital delillerin mahkeme
tarafından atanacak tarafsız bir bilirkişi heyeti tarafindan tekrar
incelemesi için defalarca yapılan taleplerin tümü reddedildi.
*Sanıkların
aylar boyunca yaptığı savunmaların bir satırı bile dikkate alınmadı, iddianamenin
kopyası şeklindeki ve çoğu sanığın reddettiği Esas Hakkındaki Mütalaa henüz tüm
sanıkların ön savunmaları bile tamamlanmadan kabul edildi.
*Tüm
sanık ve avukat taleplerinin reddedilmesi üzerine
avukatlar adil yargılanma yapılmadığı gerekçesi ile duruşmalara girmeyi
reddettiler.
*Avukatların
duruşmada olmadığı gerekçesi ile sanıklara söz bile vermeyen mahkeme, son
bir karar ile avukatları olmasa da sanıkların son savunmalarını yapmasına karar
verdi.
*Böyle olmakla
birlikte heyet duruşmaları geciktirenin sanıklar ve avukatları olduğunu iddia
ediyor.
*Sahte olduğunu
iddia ettiğimiz CDleri kimin hazırlamış olacağı ile ilgilien ufak bir ŞÜPHE
uyanmadı heyette.
*İşte, davanın
sonuna tüm bu olumsuzluklarla birlikte geldik.. Soru işaretleri ile dolu bu
süreç sonunda mahkemenin vereceği anlaşılan hüküm/karar İÇİMİZE SİNEBİLİR Mİ?
***
Sinmez,
kimsenin sinmez, beraat dışında bütün kararların şaibeli olacağı konusunda
sanık ve yakınlarında ve toplumda mahkeme sürecinde oluşan kanaat budur..
--- 20 Eylül 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder