Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

5 Aralık 2019 Perşembe

“Karanlık tünel”den “Kurtarıcı”ya yakından bakış, Babacan ve yeni partisi


2 Aralık 2019 Pazartesi / Bilim ve Siyaset -  Orhan Bursalı

 Ülke “karanlık bir tünelde”... ve “kurtarıcı” olarak Babacan meydanlara çıkıyor!
Babacan “karanlık tünel” derken kastettiği esas olarak ekonomik kriz. Buradan yola çıkarak ülkenin içinde bulunduğu durumu tarif ediyor. Şöyle soralım: ekonomik kriz olmasaydı Babacan da kendisine “ihtiyaç” da olmayacaktı, öyle anlaşılıyor. Oysa karanlık her alanda, üstelik yeni de değil, 2015 Kasımına kadar kendisi hükümette iken de adalet, demokrasi, ifade özgürlüğü, dış politikada derin sorunlar vardı.
Ama Babacan ortalıkta yoktu, daha doğrusu sorunların parçası ve ortak sorumlusu olarak vardı.
Hadi diyelim, ekonomiden sorumluydu. Peki ekonomi iyiye mi gidiyordu, o ayrıldıktan sonra pardon Bakanlar Kuruluna seçilmeyince ve bunun sonucu olarak mı ekonomi krize girdi?! Babacan ekonominin harika çocuğu muydu..
Babacan’ın şu tablosuna bakalım (TÜİK verileri, kişi başı milli gelir $): 2006> 7.906; 2007> 9.656; 2008>10.931;  2009 > 8.980; 2010> 10.560; 2011 > 11.205; 2012 > 11.588; 2013 >12.580; 2014 > 12.112; 2015 > 11.019; 2016 > 10.883; 2017 > 10.602; 2018 > 9.632. Bu yıl ise daha aşağı gerçekleşecek.
Türkiye ekonomisi tıkanmış, Orta gelir tuzağı adı verilen 12 bin dolarlarda kalakalmış, sonra da baş aşağı gitmeye başlamış, emperyalist güçlerin oyun alanının bir parçası olmuş, çünkü bir tweet ile berhava edilecek bir kırılganlık ve zayıflıkta kalmış.

Borç ekonomisinin adı
Babacan, borç ekonomisinin adıdır. Finansal araçlarla ülkelerin refaha ulaşabileceğini kalkınabileceğini düşünenler ekolündendir.
Nitekim Türkiye ekonomisinin ulaştığı kişi başı 12 bin küsur bin dolar milli gelire paralel artan dış borçları giderek alacaklılar açısından riskli olmaya başladı. 2019’da milli gelire olan borç oranı yüzde 61’i geçti. (30.9. 2019, Hazine açıklaması).. 2009’da 269 milyar dolar olan dış borç basamak basamak yükselerek 2019’da 447 milyar dolara ulaştı.
Dolara bakalım (ortalama alış fiyatı TL)
2006 >1,4318; 2007>1.3015; 2008 >1,2930; 2009 >1,5474; 2010 >1.5011;  2011 >1,6708; 2012 >1,7921; 2013 > 1,9020; 2014 >2.1881; 2015 > 2,7209; 2016 >3,0123> 2017 > 3,6491; 2018 >   4.8154; 2019 > 5,6523
Babacan bu tabloya bakarak, “bakın ben gittikten sonra her şey baş aşağı gitmeye başladı mı diyecek?
Babacan’ın ekonomide yeni bir sözü var mı? Yoksa adalet ve demokrasinin gelişmesiyle Türkiye’ye yeniden güven gelir, para akar ve biz de kalkınırız gibi, artık ucubeleşen eski ekonomik anlayışın politikcısı mı?

Parti kursun tabii ki
Hayır, Babacan ve arkadaşları niye parti kuruyor diyecek değilim. Amacım bugün tüm alanlarda dibe vurmakta sorumluluğu olduğunu anımsatmak. Bir bellek tazelemek.
Babacan, RTE sona doğru hızlı adımlarla koşarken, yeni bir AKP doğurmaya çalışıyor. Çizdiği politikayla aynı yolda. Şansı var mı? AKP ve RTE’den kopanların gideceği kolay ve kestirme yol oraya mı çıkar? Ne kadar şansı var, bilinmez.
Bu arada, RTE – AKP’nin iflasındn kaçanlar, Babacan’ın partisine mi yoksa Davutoğlu’na mı akarlar?
Davutoğlu AKP taban teşkilatında daha mı etkili? Sanki. Babacan’ın yanında Gül’ün varlığı, her iki liderin etkisini de dengeler mi?
Ortada bir AKP – RTE mirası olacağı açık. Bu mirasa iki lider de hevesli..  Ama belirtelim ki, artık AKP ve mirasçılarının ülkeye vereceği ne var, sorusunun yanıtı yok.
CHP ve muhalif yol arkadaşları içinde bulunduğumuz koşulları iyi değerlendirirlerse, mirasçılar umduklarını bulamazlar.
Son söz olarak şunu belirteyim: Henüz işin başındayız ve siyasi tablo çok renklenecek ve yepyeni olasılıklar ortaya çıkacak.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder