5 Aralık 2019 Perşembe/ Bilim ve
Siyaset - Orhan Bursalı
“Ya
her isteğime evet diyeceksin, her arzuma ram olacaksın, diz çökeceksin önümde
ya da öleceksin..”... Durup dururken olmuyor, git-geller konuşmalar,
kapışmalar, kısa süreli ayrılmalar, özürler, bir daha yapmamlar... Ama değişmez
bir vahşi ve katil erkek karakteri, kadının artık kesin kararı ve reddi.. Erkek
zavallı, yalnız, çaresiz, ayakta durmakta aciz, bir sürüngen gibi... Yaşamayı
öğrenememiş.. Gelsin cinayet.
Giderek şiddeti sayısı artan bir salgın yaşıyor ülke, farkında mısınız?
Şili’li kadınlar kendi bakanlıkları önünde müthiş bir gösteri yaptılar,
2019’da orada 11 kadın öldürülmüştü. 2019’da bizde öldürülen kadınların sayısı
400 civarında ve hala günde 1-2 cinayet sürüyor. Bu yıl rekor kırılabilir.
Katillere adeta yardımcı olan bir örgütlü devlet sistemi ve uygulaması
yürürlükte. Eskişehir’de Ayşe Tuba
23 kez suç duyurusunda bulunmasına rağmen devleti yönetenler “uzlaşma- aile
birliği” gibi pek çok olayda imkansız olana fırsat verme bahanesiyle cinayete
kapı aralıyorlar. Milletvekili Utku
Çakırözer, hemşerisinin cinayetinin gelişimini gazeteci fikri takibiyle,
arkadaşlarımızla birlikte adım adım izledi ve egemen zihniyeti ortaya çıkardı.
Adalet Bakanlığı kadını henüz kasten yaralama suçu işlenmemişse, karı
kocayı uzlaştırın talimatı veriyor polise.. Kadın ise koruma istiyor. Kasten
yaralamaya sıra gelince de zaten çatışma cinayete varıyor. Barış ve uzlaşma
adına cinayetten başka bir çıkış yolu bulamayan erkeğin hayatları söndürme
eylemi. Yapılacak iş öncelikle erkeği, epey uzun süreli bir psikolojik tedaviye
mi yoksa beyin yıkamaya mı almak... Kadına kesin koruma mı sağlamak.. Veya her
ikisi birden.
Kadın cinayetleri salgın gibi arttığına göre, devletin sistemi çalışmıyor.
CHP Giresun milletvekili Necati
Tığlı’nın 2018 raporlarına bakıyorum. 15 yılda cinayetler dehşet artmış:
yüzde 429.
Dünya Ekonomik Forumu’nun 2018 Cinsiyet Eşitliği Raporunda Türkiye’de
2003’te öldürülen kadın sayısı 83 gözüküyor. 2018’de ise 439!
Nedenine bakınca net fotoğraf gözüküyor: Türkiye cinsiyet eşitliği veya
eşitsizliğinde 140 ülke arasında 130.sırada.
17 yıldır bu ülkeyi kimler, hangi anlayışlar yönetiyor? Acaba şöyle geri
dönüp hem uygulamaların hem de aynada yüzlerine bakarlar mı?
Sadece cinayetlerden bahsediyoruz, her türlü darpe, tecavüze, ağır hakarete
uğrayan kadınlar?
Televizyon dizilerinde kadınlara şiddet sahneleri tüm senaryolardan
kesinlikle kaldırılmalıdır.
PISA’da 2012’ye dönüş
3 yılda bir yapılan çok geniş kapsamlı PISA araştırmaları ülkelerin öğrenci
fotoğraflarını çok ne ortaya koyuyor. Türkiye okuma, matematik ve fen
alanlarında ortalamanın altında seyretmesi, Milli Eğitim Bakanını ve hükümet
pohpohçusu medyayı çok sevindirmiş. Oysa varılan yer 2009 ve 2012 PISA
sonuçları! 2015’de dibe vurmuşuz ve gitmiş 2012 düzeyine çivi çakmışız.
Başa güreşenlerin hepsi yükselmekte olan ülkeler. Düne kadar Finlandiya
idi, başarı, onun yanın yeni ülkeler geliyor, Estonya ve Çinliler.
Londra’da neyin
ittifakı
Cumhurbaşkanı Londra’da İngiltere, Fransa ve Almanya ile baş başa oturup
Suriye’yi konuşup anlaşmışlar. Yayınladıkları bildiride Suriye’de bugünkü
konumu savunmuşlar.
Mesele şudur: Ankara bir yandan Suriye’nin toprak bütünlüğü ve ülke birliği
derken, Suriye’nin toprakları üzerinde siyasi egemenliğini es geçiyor. Ankara,
Suriye’deki bugün kontrol ettiği topraklarda hiç bir değişiklik istemiyor.
Suriye’nin tüm faaliyetlerini durdurması için, bu ülkenin parçalanmasından yana
olan Batılı güçlerle –ve tabii ki ABD ile– ortak hareket ediyor.
Sürdürülemez bir açmaz içinde, sonuç vermeyecek bu politika, ülkeye zaman,
para, can ve mal kaybettirmeye devam ettirecek..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder