9 Aralık 2019 Pazartesi
/ Bilim ve Siyaset - Orhan Bursalı
Pazar günkü konuyu mutlaka
sürdüreceğim, ama araya Şehir Üniversitesi, Cumhurbaşkanı ve Davutoğlu girdi.
Amaçları, yeni bir toplum ve ekonomi modeli tartışmasını sabote etmek (!)
biliyorum, ama tartıştıkları da, bir
süredir kabak nereden patlayacak ve giyilen mintanların düğmeleri atacak
beklentisi içinde olduğum konu...
Doğrusu kayıtsız
kalamam!
Bu işin öyle tatlı
sularda particilik oynayarak sürmesi mümkün değildi. Partinin en üst düzeyinden
dışlanacaksın, veya ayrılacaksın; gidecek üstelik 2 parti kurmay soyunacaksın,
“Cumhurbaşkanına fazla dokunmadan”
işi sürdürmeyi düşüneceksin... olacak iş değildi. Eee, sen dokunmasan o başında
bombayı patlatacaktı:
“Halk Bankasını dolandırmaya kalkıştılar”
Vavvv! Kimler bunlar?
Davutoğlu, Babacan, Gül, Şimşek! Hürriyet varakası resimlerini boy boy dizmiş,
üstünde de alavere dalavere manşeti!
Anlayın artık!
Üniversite 2008’de
kuruluyor. Kurucular arasında Davutoğlu da var. Şehir Üniversitesi’nin arazi
tahsisini 49 yıllığına Başbakanlığı döneminde RTE yapıyor, bunu söylüyor zaten.
2009’da Dragos (Maltepe) kampüsünde inşaat çalışmalarına başladıklarına göre,
tahsis de 2008 veya o 2009’da yapılmış olabilir.
Fakat, 2014’te Cumhurbaşkanı
RTE görevi devir alır almaz, Parti Başkanlığına ve Başbakanlığa Ahmet Davutoğu’nu
getir(il)di.
Mülk devriyle kredi
Özelleştirme Yüksek
Kurulu, 2015’te çok değerli tahsisli araziyi, yine eğitim amaçlı kullanılmak
üzere, bu kez tapunun, yan mülkün Şehir Üniversitesine bedelsiz devredilmesini
kararlaştırır. Yüksek Kurul’un altındaki imzalar, Başbakan Davutoğlu, Başbakan
Yard. A. Babacan, Maliye Bakanı, Mehmet Şimşek vb var.
2016 yılında da
Üniversite Halk Bankasından her halde 500 milyon civarında kredi alıyor.
Arazinin bedelsiz
tapulanması belli ki büyük bir kredi alabilmek için. Devraldıkları mülkü teminat
gösteriyorlar. Yani her şey devlet eliyle, kredi dahil (HB da, devlet bankası)
Cumhurbaşkanına göre, bugünkü
değeri 2,5 milyar lira olan hazine – devlet malı bir taşınmazın böyle bedelsiz
devredilmesi, daha önce hiç görülmemiş yapılmamış.
Hepsi sustu, neden?
Taa 2018’de kadar,
hükümeti ve devleti elinde tutan herkes sustu.
Tamam, bedelsiz devir
diyelim ki bugüne kadar hiç olmadı. Aradan üç yıl geçti.
Cumhurbaşkanı, daha
önce tahsis ettikleri arsanın bedelsiz devrini bilmiyor muydu? Biliyordu.
Peki sesini çıkardı
mı, böyle şey olmaz dedi mi, hayır! İstese müdahale edebilirdi. Arkadaşlar
böyle değil diyebilirdi.
Cumhurbaşkanı bu
bedelsiz devrin, bankadan kredi almak için teminat olarak gösterileceğini
bilmiyor muydu? Bence biliyordu (Davutoğlu konuşabilir!) Ama onayladı tüm
işlemleri, yasal veya zımnen. Ses çıkarmamak da bir onaydır.
Olay ne zaman patladı?
Mimarlar Odası’nın “bedelsiz devrilemez” davasının Danıştay’da 2018’de karar
bağlanması, mülk devrinin iptal edilmesiyle.. Borca karşılık teminat
karşılıksız kalınca ve Ş. Üniversitesi de geri ödeme güçlüğü çekince ve banka
tüm gelirlere el koymaya girişince.
Her şey normal!
Fakat anormal işler
var: Danıştay Kararı, Banka’nın el koyması vb tüm bunların hepsi, Davutoğlu –
Babacan ile Saray’ın derin ayrılığı ve siyasi düşmanlığı- rakipliği başlayınca
oluyor.
“Beyefendi neden engellemediniz?”
Bu arada Abdullah Gül
bey, hala aralarında eski yoldaşlık ve ideolojik siyasi ilişki kaldığı zannıyla
Cumhurbaşkanına telefon edip, isterseniz şu Şehir Üniversitesi işini
halledersiniz diye ricada bulununca.. Cumhurbaşkanının eline bulunmaz bir koz
geçiyor, Halk Bankasını dolandırmaya kalkıştılar diyor ve Hürriyet gazetesine
de, sayfa tepesine 4’lünün fotoğraflarını dizip üzerlerine alavere dalavere
manşeti atmak düşüyor.
Cumhurbaşkanı diyor
ki: “Bunlar dürüstlüğü kimseye bırakmışor değil mi? Öksüz, yetimin hakkını
kalkıp kurduklarız üniveresiteye tapu devri yapmak suretiyle, Özelleştirme
Yüksek Kurulu Başkanı sıfatıyla bunu sağlıyor Peki bu nasıl doğruluk, Peki
yanında kimler var?” (sayıyor hepsini..)
Cumhurbaşkanı bunları
AKP İstanbul İl Danışma Meclisi toplantısında söylüyor.
Her iki yavrulanmış
partinin kuruluş aşamasında.. Tam yeri ve zamanı söylemenin.
Çünkü kurucuların
hemen hepsi AKP’den kopanlar, ayrılanlar vb.
Kimse sormuyor, “Beyefendi engelleyebilirdiniz, yapmadınız,
niçin şimdi?
Bari biz soralım..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder