7 Mart 2019 Perşembe
/ Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
“Toplumun cemaatleşmesi, nasıl ve
neden” üzerine yazılarıma okur katkıları da geliyor.. İnönü
Üniversitesi’nden bir okur diyor ki:
“Öğrencileri kapma operasyonları birçok tarikatlar eli ile, üstelik üniversiteler
yönetimleri eli ile ve artarak sürdüğü gözlemimi aktarmak isterim. Başta
Diyanet Vakfı olmak üzere birçok tarikat resmen kampüs içinde kayıtlar ve okul
açılma döneminde günlerce stant açarak devam ediyor. Hem de üniversitenin resmi
öğrenci kulübü imiş gibi yılın her günü faaller. Örnekler;
- Akleden
Gençlik Topluluğu
- Birlik Genç Akademi Hanımlar
Topluluğu
- Bilinçli Gençlik Topluluğu
- Fıkıh Topluluğu
- Genç Birlik Akademik Topluluğu
- İnsani Değerler Topluluğu
- Kelam Topluluğu
- Kurtuba Topluluğu
- Milli Gençlik Topluluğu
- Üniversiteli Akil Gençlik Topluluğu
Ne yazık ki bunlar bir zamanların bilim, sanat,
kültür merkezi yolunda ilerleyen İnönü Üniversitesi'nde devlet eliyle kuruldu.
Mesela bir haber: Genç
Diyanet tarafından belirli aralıklarla düzenlenen "Söz Ehlinde"
programlarının bu haftaki konusu “Güncel Hadis Tartışmaları” oldu. İnönü
Üniversitesi Mediko Sosyal Tesisleri’ndeki Diyanet Gençlik Çalışmaları
Merkezi’nde düzenlenen programa konuşmacı Dr. Öğr. Üyesi Serkan
Demir hadisle ilgili İslam âleminde bir farklılaşma, tartışma ve parçalanma
olduğunu vurguladı.... Bu örnekler artık İnönü Üniversitesinde
olağan.
Kampüsü inleten vaazlar
“Akademisyenin tarikata kapılanması konusuna gelince.. Her hafta
Cumaları üniversite kampüsleri adeta birer tarikat merkezine dönüşmekte,
hoparlörlerden avaz avaz yayınlanan ve nerede ise 1,5 saat süren vaazlarla
kampüs inletilmektedir. Bir camii yetmedi, 5000 kişilik ikincisinin inşaatı
tarikatlar desteğinde sürüyor. Bu esnada adı profesör olan şahsiyetler belki de
bir imam hatip lisesi mezunu birini ağzı açık dinlemekte.”
Tabii okurun naklettikleri üzerine
merak ettiğim: Acaba öğrencilerin yüzde kaçını saflarına çekebiliyorlar, hala
azınlık olduğunu düşünüyorum. Aynı soru “akademik topluluk” için de geçerli. Bu
tür faaliyetler bu iktidar döneminde öne çıkıyor, peki etkisi? Ve nedeni? Bunu
sonra yazacağım.
KADINLAR GÖĞÜN YARISI
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlarım. Hemen her alanda erkek
egemenliğinin zincirleri kırıldıkça ve toplumda kadın görünürlüğü eşitlik,
liyakat, ücret, özgürlük, yöneticilik.. temelinde arttıkça, şüphesiz daha
dengeli bir toplum olacağız.
Öncelikle kadınlara eğitim koşullarında ayrıcalık, teşvik... Kadın
cinayetlerini, kadınların evlilik süreçlerinde uğradıkları erkek şiddetini
nasıl azaltacağız? Tabandaki en önemli sorun, bu bir erkek sorunu şüphesiz!
Acaba evlilikten önce eş olacaklara
tarafsız kurumlarca ciddi bir eğitim sertifikası programı kurulabilir mi? Evet
bu öneriyi naif ve komik bulabilirsiniz. Ama unutmayın ki evlilikte devlet bazı
koşulları dayatıyor, mesela akciğer röntgeni, kan sayımı, bazı hastalık
araştırmaları...
Ama mesela İş hayatına gidişte savcılıktan sabıka belgesi isteniyor, ama evlilik gibi çok önemli bir
sözleşmede istenmiyor. Erkeğin geçmişi nelerle dolu?
“KÜRT KAPANI”
Murat Yetkin, “Kürt Kapanı, Şamdan İmralı’ya
Öcalan” kitabını, “Yakalanışının 20.
Yılında” yenileyerek, genişleterek okura sundu.
Murat Yetkin, bir Kürt
Sorunu veya bir PKK kitabı yazmadı, geniş sunuş yazısında diyor ki, Abdullah
Öcalan’ın yakalanışıyla sonuçlanan siyasi sürecin röntgenini çekiyor. Bu
yönüyle Ankara merkezli bir uluslararası siyaset araştırması. Perde gerisinde
kalmış olayları ön plana çekiyor.
Kitap çok yakın bir
tarihi, bugüne uzanan siyasetin göbeğinden anlatıyor. Öcalan niye teslim
edildi? Hemen sonra neler oldu, Amerikalıların amacı neydi, mesela Irak’ta
Barzani – Talabani özerkliğine ve bağımsızlığına gidecek bir Kürt devleti ve
yapılanmasına Ankara’yı ikna etmek mi?
Batı Avrupa’nın PKK ile
dansından tutun, Süleyman Demirel, Ecevit ve o dönemdeki etkili askerlerin açık
sözlülükleriyle örülmüş bir kitap. Olayların siyasi geri planını da yeniden
keşfetmek için...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder