Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

3 Aralık 2013 Salı

Evet, Cemaat İzleniyormuş

Hürriyet’in “Bavulcu’nun dönüşü” manşet haberiyle duyurduğu Mehmet Baransu’nin “ilk bavulu” ne kadar sahtekarlıklarla, uydurulmuş senaryolarla doluysa, “ikinci bavulu” da o kadar gerçek belgeler içeriyor.
Balyoz darbe planı” CD’lere yazılmış kötü bir senaryoydu. Baştan aşağı rezil, aptalların kotardığı, içinde binbir sahtelikler olduğu gösterilmiş (2000 adet!), ve altında tek bir imzanın da bulunmadığı, amacı tamamen Ordu’nun defterini dürmek ve çoğu denizci 365 seçkin subayın ordudan atılmasına yönelik, ve tek bir ıslak imzanın da bulunmadığı bir kağıt yığını..
Yani aslında bir hukuku değer taşımayan, bir hukukiliği de asla kanıtlanamamış, Yargıtay kararını bile ciddi hukukçuların kıyasıya eleştirip çöpe attığı yok değerinde bir sahtekarlıklar manzumesi..
Önemli olan “Balyoz” senaryosunun gerçek olması değildi..
Kurulan ve yargıçları seçilmiş mahkemenin eline böyle bir uyduruk dosya tutuşturmak ve ne pahasına olsun olsun bir mahkumiyet kararı verdirmekti..
Mehmet Baransu, bu CD’lerdeki dosyaları kağıda basmış, bir bavula doldurup savcılığa götürmüştü. Adı da bu nedenle “bavulcu”ya çıktı. Bavul olayı “belgelere bak belgelere..” dedirtecek bir kamu oyu reklam oyunuydu. Yoksa 1 cm kalınlığındaki CD’leri savcılığa götürmesi o etkiyi yapmayacaktı!
Baransu, sahte planın hep savunucusu oldu.. Planın kotarılmasında (yazım işinde!) bir katkısı varmıydı, yokmuydu, sadece taşıyıcı mıydı bilemem. Bu ileride ortaya çıkacak.
Bir kaç kez yazdım: Gazeteciler Cemiyeti, Balyoz’u yayınladığı için Baransu’ya Gazetecilik ödülü vermişti. Bunu iptal edin, bu zırvalığa alet olmayın, dedim. Ama henüz susuyorlar! Yahu, atlet dopingli ise madalyasını iki yıl sonra bile geri alırlar, bu ahlakı tavrı gösterin artık!
Belki Baransu, en azından “kandırıldım” diyerek madalyasını Cemiyet’e iade eder.. O günlere doğru gidiyoruz, hissediyorum!
***
Baransu’nun, 2004 tarihli Milli Güvenlik Kurulu toplantısında alınan ve cemaatin izlenmesini, mali kaynaklarının araştırılmasını öneren kararını açıkladığı belge ise, altında Gül ve Erdoğan dahil, MGK’ya katılan üyelerin ıslak imzalarını içeren gerçek bir belge.. Hepsi kabul etmiş ve paşa paşa imzalamış. Tek karşı ses de çıkmamış! Bravo!
Tartışmalar, açıklamalar gırla.... Yok, iktidar 2004 yılında henüz güçlü değilmiş.. bu nedenle köprüyü geçinceye kadar “ayıya dayı” demek zorunda kalmışmış.. O günkü şartlar bunu gerektiriyormuş.. Zaten bu karar uygulamaya konmamışmış.. Bir dizi hikaye..
Baransu ikinci bir belge ile küt diye kesti bu hikayeyi: Milli Eğitim Bakanlığı (Ömer Dinçer) Cemaatin dershanelerini ve okullarını “fişlemeye” başlamış meğer..
Güldüm, iki yıl önce her ikisinin ayrı siyasi gövdeler olduğunu ve çatışmanın süreceğini yazdığımda, Cemaat ile AKP etle tırnak gibidir, biribirini yemezler, onlar yeminli müslümanlardır, iyi polis kötü polis oyunu falan filan.. diyenler vardı...
AKP’nin, iktidar olarak, Gülen Cemaatini ve yayılışını gözlemek ve denetim altında tutmak istemesi, bütüncül yönetim anlayışı gereğince normaldir! İşbirliği yapıyor, ama bir yandan da kendisi için tehdit derecesini izliyor!
Tehdit derecesi, adım adım yükselmiş ki, 7 Şubat 2012’de MİT üzerinden iktidara yönelen darbe operasyonu, en yüksek düzeyde alarmları çaldırmış.. Baransu neden şaşırıyor?!
Dershaneler, iplerin koptuğu nokta değildir.. İpler çoktan kopmuştu! Dershane konusu her iki dinci anlayışın çocuklarımızı devşirme konusunda birbirlerinin yolunu kesmeye girişmeleridir. Bekir Çoşkun’un dünkü yazısı bu noktanın altını çiziyordu!
***
Baransu “bavulundan” çıkarttığı belgelerle Cemaat, aslında Balyoz ve Ergenekon’u da çöpe atmaktadır. Bu konuda iki gelişmeye dikkatinizi çekerim:
Fethullah Gülen geçen hafta Silivri’deki siyasi esirleri kastederek  elimde olsa masumların hepsini serbest bırakırım” dedi..
İkincisi ise üç gün önce: “CD’ler oluşturmak, chiplere değişik şeyler yüklemek, bazı kimselerin haysiyet, şeref, namus ve iffetiyle alakalı bazı şeyleri teşhir etmek suretiyle onları yıkmak ve devirmek, bir mü’minin yapmaması gereken şeylerdir..”(www.hurriyet.com.tr/gundem/25244928.asp)  dedi! Böylece Cemaatin şimdi de Balyoz davasından ilk yan çizmesi gündeme geldi!
Şimdi arkalarında en önemli utanç verici konu olan uyduruk davalardan kimin paçayı sıyıracağı gündemdedir. 
Burada iki yez yazdım: “Eliniz altındaki adamlara söyleyin, inanları boşu boşuna içeride tutmasınlar, bu davlar üzerinizde kalacak sonra, diye.
O günlere hızla geliyoruz!


--2 Aralık 2013 Pazar / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder