CBT Gündem, sayı 1397, 27 Aralık 2013
Geçen hafta
değindiğimiz intihal, yani başkalarının eserlerini çalıp çırparak kendine mal
etme, yani fikir ve bilim hırsızlığı konusu ülkemizde nasıl da dal budak salmış..
Yeni öğrendiğim bir vakayı anlatayım, şimdilik isim vermeyeceğim: Bir yardımcı
doçent, bir profesörden 40-50 sayfa çalıntı yapmış. Tabii etik kurula taşınıyor
olay ve adama bir yıl doçentliğe başvurmama cezası veriliyor.
Buraya kadar iyi ve
normal de, sonrası acaip: Hırsızlığı yapan, eserini çaldığı akademisyeni itibarımı zedeledi, 20 bin lira tazminat
istiyorum, diyerek mahkemeye veriyor! Yerel mahkeme bu başvuruyu haklı
buluyor ve 20 bin TL değil ama 2.000 TL tazminata hükmediyor. Tabii Yargıtay’a
taşınan dava bozuluyor ve hırsızlığı yapan hırsızlığı ile kalıyor.
Bilim hırsızlarının,
yüzsüzlüğü nerelere tırmandırdığını gösteren bu olayı okuyunca şaşırmam mı gerekir
bilemedim! Geçen haftaki Gündem’de yazdığımız, Danıştay’ın YÖK Disiplin
Yönetmeliğindeki bilim hırsızlığına ceza verilmesini öngören maddeleri,
yasalarımızda karşılığı yok gerekçesiyle iptal etmesi ve dolayısıyla intihalin
serbest kalması üzerine, Bilim Akademisi
Derneği Yönetim Kurulu bir açıklama yaptı. Aşağıya alıyorum:
***
“Danıştay’ın
intihal ile ilgili son yorumu yaygın ve derin bir ahlaki ve bilimsel sorun olan
intihal konusuna çarpıcı bir biçimde dikkat çekmiştir.
Mevcut yasa ve yönetmeliklerin Danıştay’ca
yapılan bu yorumuna göre
intihal yapanlar üniversite öğretim üyeliğinden çıkarılamayacaktır.
İntihal, başkalarının
eserlerinden alınan unsurları, çalıntı bilgileri kendi eseri olarak
saiplenmektir. Intihalin ahlaki açıdan hırsızlık veya sahtekarlık yoluyla çıkar
edinmekten farkı yoktur. Üniversitelerde, eğitim ve bilim
dünyasında, bilgi vermek iddiasındaki her türlü yayında bilginin doğruluğu,
kökeni ve sahipliği konusunda sahteciliğin yaptırımsız kalması genç nesillerde
ve toplumda ahlak standartlarını düşürür.
Sahteciliğin bilgi alanında olması da bu ortamda yetişen gençlerin
mesleki yetkinliklerine, dolayısıyla da toplumun üretkenliğine ve refahına
olumsuz etki yapar.
Tıpkı maddi alandaki
yolsuzluklar gibi intihal de ciddiyetle, açıklıkla ve hakkaniyetle izlenmeli, intihal yapanların
sorumlulukları ünvan, konum ve bağlantılarına bakılmaksızın ele alınmalı, ceza ve yaptırımlarla
karşılanmalıdır. Yargı mevcut yasa ve yönetmelikleri yorumlarken intihalin
yaptırımsız kalacağı sonucuna ulaşıyorsa üniversiteler ve YÖK bunu aynen kabul
etmek yerine intihal konusunda etkili ve adil bir yasal düzenleme için çalışma
yapmalı, önerilerini en kısa zamanda Yasama ve Yürütme organlarına iletmeli ve
kamuoyu ile paylaşmalıdır. Üniversiteler akademik dürüstlük ve intihal
konusunda ilkelerini açık şekilde duyurmalıdırlar.
Siyasi partileri ve milletvekillerimizi bu konuda açık ve adil düzenlemeleri
gerçekleştirmeye çağırıyoruz.”
Evet,
üniversiteler ve siyasi partiler iş başına.. Bakalım bu önemli konuyu gündemine
alacak babayiğit olacak mı..
DİVRİĞİ
ULU CAMİ İÇİN SORU ÖNERGESİ
Bir
kaç sayı önce kapağa taşıdığımız ve Gündem’de de “son çağrı” başlıklı yazı
yazdığım, Doğan Kuban hocanın
Divriği Ulu Cami yazısına ve feryadına, CHP Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan kayıtsız kalmadı ve
29.11.2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’da, Kültür ve Turizm
Bakanı Ömer Çelik’in yanıtlaması
isteğiyle bir soru önergesi verdi. Şöyle:
“UNESCO’nun dünya miras
listesinde de yer alan, İslam sanatının en büyük taş oyma yapıtlarından Divriği
Külliyesi’nin, gösterilen çabalara karşın durumunun kötüleştiği belirtilmektedir.
1-Bilim insanları,
Divriği Külliyesi için tek kurtuluş yolunun, binanın cam kafes içine
yerleştirilmesi, gerekli klima kontrolleriyle müze koşullarının yaratılması
olduğunu vurgulamaktadır. Divriği Külliyesi için böyle bir proje hazırlanmış
mıdır? Hazırlanmışsa uygulamaya ne zaman geçirilecektir?
2- Divriği Külliyesi’nin bütün taç
kapılarının askıya alınarak olası bir depremde zarar görmelerine engel olunması
bilim insanlarının önerdiği bir başka koruma yöntemidir. Bu yönde bir hazırlık
var mıdır?
3- Bürokratik engeller
ve hızlı hareket edilememesi nedeniyle Divriği Külliyesi’nin daha fazla zarar
görmesi durumunda sorumluluk kime ait olacaktır?”
***
Ulu Cami konusunda
şüphesiz yapılan bir şeyler var, röleveleri de hazırlanıyor vb.. Ama burada üzerinde
durduğumuz, Ulu Cami için müze koşulları
yaratılması ve zamanın ve dış etkenlerin yıpratmasına karşı örneğin bir cam
yapı içinde bu büyük eserin korumaya alınması.. Başka hiç bir şey Ulu Cami’nin
olağanüstü taş oyma taç kapılarını yokolmaktan kurtaramaz.
***
Bu sayımızla 2013’e
elveda diyoruz. Geçen yılın önemli bilim ve teknoloji olaylarını her zamanki
gibi yayınlamayı sürdürüyoruz..
Yeni yılınız kutlu
olsun.. 2014 bilim dünyamıza ve ülkemize hayırlı olsun, diyelim..
Mutlu yıllar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder